Binali Yıldırım'ın İstanbul'a Başkan
olmamasına çok hayıflanmıştım vaktinde.
İzmir'e gönderilmesine de...
Seçimi kaybedince...
"Hayırlısı" demişti...
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı dönemi Binali Yıldırım
için, çok zor bir süreçti. Erdoğan'ın gösterdiği vefa
örneğini, fitne ve fesat esnafı fırsata
dönüştürdü.
Binali Yıldırım'ı bertaraf etmek üzere özel bir ekip
oluşturuldu.
Binali Yıldırım'ın limanına sığınmak isteyenler, şu sözlerle
uyarıldı:
- Son kullanma tarihi geçti.
Bu sözlerin patentine sahip kişiler 1 Kasım seçimleri
sonrasında, geri vites yaptıysa da, her bir yerlerini fitne
ve fesatla donatan şeytana biat etmekten vazgeçmediler.
Yaptıklarıyla nam salan Binali Yıldırım'ı müsteşar engeliyle
durdurmaya çalıştılar.
O da yetmedi "kumar kumpası"na
yeltendiler..
Binali Yıldırım sabretti!
Tüm bu olup bitenler için, bir kez daha "hayırlısı"
dedi..
Öte taraf, "hayır"dan çok "şer" işleriyle meşgul olunca,
"öz" olmak yerine "özenti"yi tercih eden ekibin tasfiyesi
gecikmedi. "Ebediyet koltukları"na tutkal gibi yapışan
kötülüğün öncüleri, türlü entrika ve ayak oyunlarını
gerçekleştiremeden yok olup gitti.
Binali Yıldırım için söyledikleri gerçek oldu.
Son kullanma tarihleri geçti!
Fazla söze gerek yok...
"Hayırlısı" olsun!
Hayırlı olsun!
Gerçek lidere kafa tutmak yok
etti
15 Nisan 2016'da...
yazımda, Çarşamba'nın gelişini haber ettim.
İsim zikretmedim... Buna rağmen, yazdığım
mektubun Ahmet Davutoğlu'na postalandığını herkes
anladı.
Ahmet Davutoğlu'nu Erdoğan'a benzetmeye,
daha doğrusu onun gibi olmaya zorlayan kişiler de okudu
yazdıklarımı. Ama ne yazık ki, tersten okudular...
Fitne ve fesat ateşi yakanlar, kısa süre sonra o ateşte
cayır cayır yanacaklarını hesap etmedi. Binali Yıldırım'ın oğluna
kurdukları "kumpas"la sahneye aldılar yazımdan birkaç gün
sonra.
Ne diyelim...
"Hayırlısı...."