İzmir'de kafalar karışık. Ahali
hizmet ve ideoloji arasında gidip geliyor. Binali
Yıldırım'ı izlerken kendinden
geçen Zafer Topçu'nun da dediği
gibi, İzmirliler hizmet özlemi
çekiyor. 31 Mart'ta kime oy vereceğine şimdiden
karar kılanlar, Binali Yıldırım'a oy vererek, o
özlemi sonlandırmak istiyor.
*
İzmir'in meydanları henüz sıcak değil.
Binali Yıldırım havayı ısıtmak için
erkenden yola çıkıyor.
Yalvaç'ta AK Parti ilçe binasının
açılışı yapılacak. Yollar kesilmiş, bayraklar
elde, coşkulu bir kalabalık müzik
eşliğinde İzmir'de Belediye Başkanı olarak görmek
istedikleri Binali
Yıldırım'ı karşılıyor.
Karşılama izdihama dönüşünce trafik aksıyor. O hengamede bir
tek Binali Yıldırım'ın aklına geliyor duran trafiğin akışını
sağlamak:
- Yolu açın!
- Efendim bugün bizim
bayramımız.
Binali Bey itiraz etiyor:
- İyi ya, bayramımızı halka eziyet etmeden kutlayalım.
Biz orada bayram yaparken, işi gücü olan vatandaş arkada
beklemesin. Biz bayram yaparken, hayatı onlara zindan
etmeyelim.
*
Binali Yıldırım kürsüde
konuşurken, İzmir'in etkin siyasetçilerinden
Yıldırım Ulupınar ile derin bir sohbete
daldık.
Dedi ki:
- Binali Bey'in, bu seçimin sonunda başı öne eğik
olmayacak.
- ...?
- Yaptıklarını anlatsın yeter!
*
İzmirliler bu seçimi yakın takibe
almış. CHP'ye oy verenler bile bakıp görmek
istiyor. İzmir'de siyaset ön plâna çıkarsa eğer,
yani kutuplaşma olursa, sertlik hüküm sürerse,
Binali Yıldırım'ın getireceği hizmetler altın kaplamalı da olsa kâr
etmez.
İzmirliler bir telefriğe hasret iken,
karşılarında Marmaray'ın mimarı Binali Yıldırım
çıkıyor. İzmirliler adı uzatmalı sevgiliye çıkan
metroya hasret kalırken, karşılarında İstanbul'da
üçüncü köprünün ayağını şaha kaldıran Binali
Yıldırım'ı buluyorlar.
Kafalar bu yüzden karışık!
İzmir halkı bu yüzden kutuplaştıran, ayrıştıran
siyasete karşı.
Binali Bey her şeyin farkında olduğu
için aşırı hassas davranıyor. Aziz
Kocaoğlu'nun adı geçtiğinde, AK
Partililer'in "yuh" çekmesine
bile rıza göstermiyor. "Temiz
siyaset" adına ne gerekiyorsa onu
yapıyor. Yalanlar üzerine siyaset yapmak yerine
şeffaf olmayı tercih ediyor:
- Size iki ayda şunu yaparım dersem inanmayın bana.
İzmir'e hizmet iki aylık iş değil.
*
Binali Yıldırım'ın kazanma şansı var mı
peki?
"Zor" diyenler çok!
Yola çıkarken, zorlukları görmek, o zorlukların
üstesinden geleceğine inanmak çok önemli.
1999 yılında İnternet gazeteciliği için yola
çıktığımda, kardeşim Baki Özışık korku içindeydi. Benim de
endişelerim vardı. Süleyman Özışık cesaretiyle iki ağabeyini de
yarı yolda bırakmıştı.
O cesaret bugünlere getirdi bizi.
Allah'a şükürler olsun ki, iki kişi ile başlattığımız mücadele
bugün 60 kişi ile devam ediyor.
*
Binali Yıldırım 31 Mart'a dair
inancını yitirmiş değil.
Yaninda bir iki Baki Özışık var
:)
Onlara da aldırış etmiyor.
"Kazanacağım!" diyor...
Binali Yıldırım farklı bir
siyasetçi.
Bu seçimde kazançlı çıkması zor değil.
Yeter ki farkını farkettirebilsin!