Bin yıldır cüzzam!
Abone olBilim adamlarının yaptığı araştırmalar cüzzama neden olan bakteriyel DNA’nın bir milyon yıl önceden var olabileceğini gösterdi.
Cüzzam hastalığına neden olan patojenin, Modern ve Orta
Çağ genomlarını yeniden yapılandıran araştırmacılar, hastalığın son
bin yılda değişim göstermediğini tespit etti
Uluslararası bir araştırma ekibi, Danimarka, İsveç ve İngiltere’de yapılan kazılarda ortaya çıkarılan iskeletler üzerinde DNA analizi gerçekleştirdi. Analizlerde, Mycobacterium leprae adı verilen cüzzam patojeninin gen dizilimi, Orta Çağ’dan kalmış beş iskelet sayesinde tekrar yapılandırdı.
10’uncu ve 14’üncü yüz yıllardan kalan iskeletlerden elde edilen
sonuçlar, daha sonra 11 cüzzam hastasından alınan biyopsi
bulgularıyla karşılaştırdı.
Şaşırtıcı bir şekilde, cüzzam bakterisinin kalın ve balmumu yapılı hücre duvarından dolayı eski cüzzam DNA’sının pek değişmemiş olduğu bulundu. Bu durum, bakteriyel DNA’nın bir milyon yıl önceden var olabileceğini gösterdi.
ORTAK SOYDAN GELİYOR
Araştırmanın sonuçları, cüzzamın genetik
yapısında geride kalan 1000 yılda büyük değişikliklerin
yaşanmadığını gösterdi.
Sonuçlara göre, 16 antik ve modern cüzzam hastasının genomlarında sadece 800 mutasyon gerçekleştiği anlaşıldı.
Araştırma, cüzzamın evrimsel tarihini hakkında yeni bilgiler sunarken, hastalığın ‘4 bin yıl önce var olan ortak bir soydan geldiğine’ işaret etti. Aynı zamanda, bazı Orta Çağ Avrupası’nda görülen cüzzamın, günümüzde Amerika’da görülenlere benzer özellik gösterdiği anlaşıldı. Bu bulgu, Amerika’daki cüzzam hastalığının Avrupa kökenli olabileceğine işaret etti.
CÜZZAM ORTA ÇAĞ SONLARINA KADAR
AVRUPAYA YAYILDI
Cüzzam, Orta Çağ sonlarına kadar Avrupa’da yaygındı. Şimdi ise
hastalık her yıl yaklaşık 200 bin kişiyi etkiliyor.
Almanya’nın Tübingen Üniversite’si arkeoloji bilimi profesörü ve çalışmanın yazarlarından Dr. Johannes Krause, cüzzam araştırmalarının geleceği hakkında, “Bir sonraki adım daha da geriye giderek, M. Leprae’nın zamanla olan adaptasyonunu incelemek ve bakterinin hedef aldığı genleri öğrenmek istiyoruz. Böylece tedavi için yeni ilaçlar yapılabilir” dedi.
Araştırma 14 Haziran tarihinde Science dergisinde yayımlandı.