Bin yıl Türkiye'nin elektrik enerjisini karşılayacak element Eskişehir'de
Abone olNükleer enerjnin gelecekteki yakıtının uranyuma alternatif olan radyoaktif element olan toryum olabileceği görüşü sonrası gözler Türkiye'ye çevrildi. Çünkü Türkiye toryum rezervinde dünyada ikinci sırada bulunuyor.
Nükleer enerjinin ilk aşamalarında uranyum gibi toryum ile
çalışabilecek nükleer reaktörler de gündeme geliyor. Ancak toryum,
askeri amaçlı kullanıma kapalı olduğu için çalışmalar uzunca bir
süre rafa kalkıyor. Bununla beraber son yıllarda toryumun adı daha
sık gündeme gelmeye başladı. Çünkü "daha güvenli" bir nükleer
enerji alternatifi olabileceğini savunanlar var. Türkiye toryum
sayesinde kendi yakıtını kullanarak enerji üretebileceğini belirten
uzmanlar dışa bağımlılığın da azalabileceğine dikkat çekiyor.
TÜRKİYE DÜNYA İKİNCİSİ
Hürriyet'ten Merve Erdil, Toryum hakkında merak ettiklerimizi
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Avrupa Nükleer Araştırma
Merkezi (CERN) Bilim Komitesi Üyesi Prof. Dr. Saleh Sultansoy'a
sordu... TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde de öğretim
üyesi olan Sultansoy, "Şu anki bilimsel verilere göre,
Türkiye toryum rezervleri bakımından dünyada ikinci sırada. Aslında
birinci sırada çünkü Eskişehir'deki rezervler bilindiğinden daha
çok. Eskişehir'deki bilinen rezervler bin yıl boyunca Türkiye'nin
elektrik enerjisini karşılayabilir" diyor.
ENERJİ BAĞIMSIZLIĞI MÜMKÜN MÜ?
Toryum, tıpkı uranyum gibi bir nükleer enerji hammaddesi. Ancak
nükleer enerjinin ortaya çıkması ilk başlarda nükleer silahlar için
yapılan uranyum ve plütonyum araştırmalarıyla bağlantılı olduğu
için, toryum çalışmaları çoğunlukla terk ediliyor. Yine de son
yıllarda toryum yakıtlı nükleer santrallerle ilgili bir canlanma
söz konusu. Özellikle zengin toryum rezervlerine sahip ülkelerin,
toryumun endüstriyel ölçekte kullanımına yönelmesi bekleniyor. Bu
konudaki uzman isimlerden Prof. Dr. Sultansoy, toryumun Türkiye'nin
enerji bağımsızlığı açısından da önemli olabileceğini söylüyor.
Türkiye'nin cari açığının en önemli iki nedeninin enerji kaynakları
ve ileri teknoloji ürünlerin ithalatı olduğunu vurgulayan
Sultansoy'a göre, Türkiye toryum sayesinde kendi yakıtını
kullanarak enerji üretebilir. Sultansoy, "Türkiye'nin kurulu gücü
bugün 80 gigavat civarında. Türkiye'de kişi başına enerji tüketimi
dünya ortalamasının biraz üzerinde ama halen gelişmiş ülkelerin
üçte-dörtte biri kadar. O tüketim düzeyine ulaşmak için neredeyse
200-250 GW arasında güç kaynağı kurmak gerekiyor. Bunun yarısı
toryumdan olsa, dışa olan bağımlılık yarı yarıya düşüyor" görüşünü
dile getiriyor.
BU İŞİN BABASI ALVIN WEINBERG
Sultansoy, başlangıçta uranyuma yönelmenin nedeninin askeri amaçlı
olduğunu vurgulayarak, "Toryum askeri amaçlı kullanılabilse o da
olurdu" diyor. Bugün toryumun önündeki engellerden birinin
geleneksel nükleer endüstrisi olduğunu da savunan Sultansoy,
şunları anlatıyor:
"ABD'li nükleer fiizkçi Alvin Weinberg ve takımı Oak Ridge
laboratuvarlarında bu konuda çalıştı ve çalışır durumda enerji
üretecek düzeyde bir şeyler yaptılar. Fakat bu konu 1960'ların
sonunda birden bire kapatıldı. Birinci ikincil nesil nükleer
teknolojiler bombaya yönelik geliştirilen teknolojilerdi, sonradan
enerji üretimine dönüştüler. Üçüncü nesil reaktörlerde patlama
mümkün değil, atık problemi vardı. Toryum reaktörleri atık
problemini de çözüyor. Almanya, Çin, Hindistan epey bir şeyler
yapmış. Çalışabilirliği gösterilmiş, enerji de üretilmiş, gereken
destek olmadığı için süreç devam etmemiş. Son 15 yıldır toryuma
yönelim var. Engellere rağmen epeyce gelişmeler var bu konuda.
Toryum kullanmak için üç yöntem var: İlki geleneksel reaktörlere
yüzde 90-95 civarında toryum eklemek, yüzde 5 uranyum veya
plütonyum kullanarak, bunun ticarileşmesi önümüzdeki 5-10 yıl.
Üçüncü nesil teknolojilerin yaklaşık yarısı bu şekilde çalışabilir.
İkinci yöntem ‘molten salt' denilen erimiş tuz reaktörü, geleneksel
teknolojiden biraz farklı ama daha güvenli bir sistem.
Ticarileşmesi 10-15 yıl. Avrupa Birliği'nde bu konuda çalışılıyor.
Ne kadar azalsa da atık problemi kalıyor onda. En optimum sistem
hızlandırıcı sürümlü sistem, proton hızlandırıcısı kullanılıyor.
Hızlandırıcı sayesinde nötron üretebiliyorum. Bu nötronları
toryumda kullanabiliyorum. Uranyum ve plütonyum gereksinimi yok.
Tam bağımsız bir şey oluyor çünkü plütonyumu dışardan almak,
uranyumu zenginleştirmek gerekiyor. Hızlandırıcı sürümlü sistemin
ticarileşmesi ise 15-20 yıl. Bununla ilgili çalışmalar Çin,
Hindistan, İngiltere'de, Japonya'da ve Kore gibi ülkelerde devam
ediyor.
DÜNYANIN ENERJİ KAYNAĞI OLMAYA ADAY
Sultansoy, toryum reaktörlerinin 2030'lu yıllarda dünyada ana
enerji kaynağı olmaya aday olduğunu vurguluyor. Toryumun uranyuma
göre bir avantajının da dünyada daha yaygın bir coğrafyada
bulunması olduğu belirtiliyor. Buna göre uranyumdan üç kat daha
fazla toryum var. Toryumun bu kadar bol miktarda bulunmasının da
gelecekte toryum yakıtlı nükleer reaktörler açısından yeni
alternatifler sunması bekleniyor.
TORYUM NEDİR?
Uranyum ve plütonyum atomlarının çekirdeklerinin parçalanması
sonucu elde edilen nükleer güç, günümüzde çeşitli ülkelerde,
insanoğlu için kontrol edilebilir enerji teminine önemli katkılarda
bulunmaktadır. Uranyum gibi, toryum da bir nükleer enerji
hammaddesidir. Uranyum gibi toryum da doğada serbest halde
bulunmaz, fakat 60 civarında mineralin içinde rastlanır. Bunlardan
sadece monazit ve thorite, toryum üretiminde kullanılır. Bu
mineraller de genellikle nadir toprak elementleri ile birlikte
bulunmaktadır. Toryuma dayalı nükleer santrallerin henüz ticari
yapılabilirliği olmayıp, deneme safhasında bulunması ve bu sektörün
dışındaki kullanımının sınırlılığı nedeniyle, dünyada bugüne kadar,
doğrudan toryum aramalarına fazla önem verilmemiştir.