Bilimkurgu'nun büyük ustası Arthur C. Clarke 'Çocukluğun Sonu' ile raflarda
Abone olİthaki Yayınları Bilimkurgu Klasikleri dizisi, Arthur C. Clarke'ın "Çocukluğun Sonu" isimli kitabı ile devam ediyor.
Bu hafta İthaki Yayınları Bilimkurgu Klasikleri dizisine
Arthur C. Clarke ile bir yenisini daha ekledi.
Dizinin beşinci kitabı olan Çocukluğun Sonu, Arthur C. Clarke’ın “usta yazar” olarak anılmasını sağlayan ilk eserlerden biri oldu.
2015’te televizyona uyarlanarak dizi haline getirilen ve bilimkurgu takipçileri için yeniden gündeme gelen bu eserin gücü, insanlığın geleceğine dair en özgün ve düşündürücü yorumlardan birini sergilemesinde gizli.
"Bilinmeyenin korkusu, geçmişten değil de gelecekten kalma bir hatıra olabilir mi?"
İTHAKİ BİLİMKURGU KLASİKLERİ
2015 yılında "Dune" ile başlayan Bilimkurgu Klasikleri okuyucularda büyük ilgi ve beğeni uyandırdı. İthaki Yayınları'nın bugüne kadar diziye dahil olan kitapları ise şöyle:
“Dune gibi bilimkurgu edebiyatında mihenk taşı olmuş, hatta türü değiştirmiş bir kitabı yeniden yayımlayacak olmak, hem de bu kitabın 50. yılını kutluyor olmak bizim için fazlasıyla önemli. Dil, kültür ve din konusunda muhtemelen başka hiçbir yazarın yapmaya cesaret edemediği kombinasyonlarla eşsiz bir dünya yaratmıştı.
Arapça ve Latinceyi birleştirip İngilizce potasında eritti; Katoliklik ve Zen Budizmini birbiriyle çarpıştırıp onları İslamiyetile kucakladı. Okuyucular ve diğer yazarlar da Herbert’ın yaptıklarının farkında olmalı ki, Dune’u, Hugo ve o tarihte ilk kez düzenlenen Nebula ödüllerine layık gördü. Ama buna rağmen Herbert’ın Dune’u kitap olarak yayımlatması hiç de kolay olmadı. Yirmi kadar red cevabı aldıktan sonra kitabını yayımlayacak yayıncı bile büyük bir hata yaptığını düşünüyordu. Şimdiyse Dune, tarihin en çok satan bilimkurgu romanı.”
“Pierre Boulle, Avrupa'dan çıkıp yazdığı bilimkurgu romanıyla vahşi batılı meslektaşlarıyla baş edebilen ilk, belki de son frankofon. Maymunlar Cehennemi ve diğer sinema uyarlamalarına da ilham kaynağı olan Maymunlar Gezegeni ise, insanlığın en derin korkularından birinin eşsiz anlatısı.”
KIYAMETE BİR MİLYAR YIL:
Arkadi ve Boris Strugatski, entelektüel açıdan kışkırtıcı, inanılmaz eğlenceli, cesur ve eleştirel kitaplarıyla "Sovyetler döneminin en büyük bilimkurgu yazarları" sıfatını hak eden yegâne ikili. Henüz taslak halindeyken sansürün hışmına uğrayan Kıyamete Bir Milyar Yıl ise yazarların en sıradışı ve aykırı romanlarından biri.
CESUR YENİ DÜNYA:
BİLİMKURGU KLASİKLERİ: İSTİKBAL GÖKLERDEDİR
İthaki Yayınları'nın "Bilimkurgu Klasikleri'ni" hazırlanış nedenlerini Alican Saygı Ortanca "İstikbal Göklerdedir!" dediği açıklamasında anlatıyor:
İyi bilimkurgu eserleri yayımlama idealizminin yarattığı bilinç, türe olan minnet ve yayınevi misyonu bir araya gelince, Bilimkurgu Klasikleri dizisi fikri ortaya çıktı.
“İstikbal göklerdedir!” diyerek, üzerine uzun süre kafa yorup nasıl bir şey yapmak istediğimize karar verdik. Öncelikle dizide klasik eserler olmasına karar verdik. Bu karar, “bilimkurguda kanonik eser” sorunuyla yüzleşmemize sebep oldu. Klasik bir yazarın yazdığı her eser bilimkurgu klasiği olabilir miydi? Ya da sadece tek eser vermiş, artık yalnızca tür üzerine emek verenler tarafından bilinen, buna rağmen bilimkurgunun gelişimi adına yaptıkları bir devrim niteliğinde olan yazarların kitapları bu klasikler arasında yer bulabilir miydi? İşte bu sorunla yüzleştiğimiz her durumda yine aynı cümle yankılandı zihnimizde: İyi bilimkurgu iyi edebiyattır.
Bu dizinin hayata geçmesi için yapılması gereken açıktı: klasik statüsüne koyabileceğimiz bilimkurgu eserlerini bir araya getirmek, SF Masterworks’ün yurtdışında yaptığına benzer bir dizi ortaya çıkarmak. Planladığımız kitaplar çıkarken, yeni kitaplar incelenip seriye eklenmeye devam edecek.
Dizi için ve bilimkurgu edebiyatının Türkiye’deki gelişimi için umutluyuz, sonuçta yıldızlar hedefimiz. Kapak konusunda en başından beri fikrimiz netti. Klasik eserleri modern, minimalist yorumlarla okuyucuya sunmak istiyorduk.
Bunun birkaç nedeni vardı tabii. Öncelikle –klasik eserler üzerinde çalışacak olsak da– yeni bir iş yapıyorduk. Bu açıdan, eskiyle yeniyi birleştirmek, sıradışı olmasa da diziye kimlik kazandıracak bir hareketti. Daha önceden Türkiye’de bile defalarca kullanılmış uzay çağı dönemi klasik illüstrasyonlarını kullanmak istemedik. Bir diğer sebep ise bu eserleri sadece türü sevenlere değil, türle yeni tanışacak olan ya da bilimkurgudan gözü korktuğu için uzak duran okuyuculara da ulaştırmaktı."