Bilim Kurulu üyesi Zeliha Koçak Tufan'dan uyarı! Aşı geliştirilemezse...
Abone olBilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan, kitle bağışıklığının sağlanması için toplumun yüzde 75’inin virüsle karşılaşması gerektiğini söyledi. Tufan, "Aşı geliştirilmediği takdirde gelecek sene için de epeyce hasta ile karşılaşmamız olası" dedi.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi ve YÖK
Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan, Bilim Kurulu
üyeleri tarafından hazırlanan TÜBİTAK Turkish Journal of Medical
Sciences Dergisi'nin 'COVID-19 Özel Sayısı' ve salgında gelinen son
aşama ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Özel sayıya Bilim Kurulu üyelerinin yanı sıra uluslararası kamuoyunun tanıdığı Japon, İtalyan ve Danimarkalı akademisyenlerin de bilimsel makaleleriyle katkıda bulunduğunu belirten Tufan, salgının başlangıç döneminde hazırlanan derginin Türkiye'nin 'Covid-19' ile mücadeledeki tecrübesini yansıttığını söyledi.
Sağlık sistemimizi yakinen takip eden ülkeler
var
Tufan, "Bizim gibi deneyimli bir ülkenin, bu kadar fazla uzmanı
olmayan, bu deneyimleri yaşamamış ülkelere de anlatacakları vardı.
Onlar için de referans olacağını düşündüğümüz başlıkları ele aldık.
Özellikle Asya'da, Afrika’da, Orta Doğu'da bizim sağlık
sistemimizi, yorumlarımızı, kılavuzlarımızı yakinen takip eden
ülkeler var. Onlara da önderlik etmiş olduk. Tabi Avrupa ve ABD'ye
de kendi uygulamalarıyla bizim uygulamalarımızı karşılaştırma
fırsatı verdik. Nitekim salgının başlangıcındaki bakış tarzımızın
süreç ilerlediğinde ne kadar başarılı olduğunu da görmüş olduk"
diye konuştu.
Şehir hastanelerinin yapılması çok büyük
avantaj
Alınan tedbirler sayesinde virüsün Türkiye'ye diğer ülkelerden daha
geç geldiğini hatırlatan Tufan, "Diğer ülkelerin deneyimlerinden
çok yararlandık ve bunların hepsini ortaya koyup
değerlendirebileceğimiz bir fırsat zeminimiz de oldu. Enfeksiyon
kontrol önlemlerimizin, akademisyenlerimizin iyi olması, sağlık
personelimizin hasta bakma kapasitesinin çok iyi olması Türkiye’yi
diğer ülkelerden farklı kıldı. Nitekim şehir hastanelerimizin
yapılmış olması çok büyük bir avantaj olarak karşımıza çıktı. Şehir
hastaneleri doğrudan pandemi hastanesi olarak kullanılabildi.
Odalar yoğun bakıma çevrilebildi. Türkiye’nin yoğun bakım yatak
kapasitesi, solunum cihazı kapasitesi çok iyi ve olmazsa olmaz
sağlık personelinin hasta bakma kapasitesi çok iyi. Yani biz
yıllarca çok yoğun hasta gören ekipler olarak salgında da çok
başarılı bir süreç yönettik, diye düşünüyorum. Hiçbir hasta
dışarıda kalmadı" dedi.
DSÖ lokal derken pandemi planını
güncelledik
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) virüsün pandemiye ilerleyeceğini
öngöremediği bir dönemde Türkiye'nin mücadeleye başladığını
vurgulayan Tufan, şunları kaydetti:"Türkiye çok erken başladı. Ocak
ayında daha DSÖ bunun bir pandemiye ilerleyeceğini öngörmemişken,
‘bu bir SARS virüsüdür, lokal kalacaktır’ öngörüsüne sahipken 10
Ocak’ta Bilim Kurulu toplandı ve 2019 yılında oluşturulmuş olan
pandemi planı revize edilerek bir rehber oluşturuldu. Bilim Kurulu
üyelerimiz farklı alanlardan, halk sağlığından, anestezi yoğun
bakımdan, acilden, enfeksiyon hastalıkları uzmanlarından oluşan bir
ekipti. Tüm çıkan yayınları ve dünyada olanları, Çin’de olanları
çok yakinen takip ederek ön alınabildi. Bu çok önemliydi Bilim
Kurulu’nun oluşması. İkinci olarak kamu kurumları ve kuruluşları da
akademisyenlerin önerileri doğrultusunda tedbirlerini aldılar.
Türkiye akademisyenlerle birlikte hareket etti."
Normalleşme, eskiye dönme olmamalı
Türkiye'nin 'Covid-19' salgınında geldiği aşamayı da değerlendiren
Prof. Dr. Tufan, normalleşme süreciyle ilgili uyarılarda bulundu.
Tufan, "Normalleşme dediğimiz şey tamamen eskiye dönme asla
olmamalı. Pandemi devam ediyor. Bitmedi. Ülkemiz için pandemi
kontrol altında, iyi gidiyoruz; ancak sosyal mesafeye dikkat
ettiğimiz, toplum içerisinde maske taktığımız sürece iyiyiz. Çünkü
vaka sayısının azalması, sıfırı bulması ya da sporadik (seyrek)
vakaların dönemine henüz gelmedik. Buna ‘yeniden normalleşme’
diyoruz. Yeniden normalleşme sürecinde evet hayat devam ediyor ama
tedbirleri elden bırakmadan. Tedbirleri elden bıraktığımızda
gelebilecek olan artçı vaka artışları kaçınılmaz da olabilir.
Tamamen eskiye döndük, eskinin normali, diye bir şey yok" dedi.
Aşı geliştirilemezse 2021’de de
karşılaşabiliriz
'Covid-19' aşısı ile ilgili çalışmaların kısa zamanda
sonuçlanmasını beklemediğini, aşının birkaç yıl içinde
geliştirilebileceğini dile getiren Prof. Dr. Tufan, şöyle konuştu:
"Kitle bağışıklığı açıkçası toplumun yüzde 75’i virüsle
karşılaştığında olacak bir şey. Yüzde 75 rakamına birkaç yıl içinde
ulaşırsak bir sorun yok; ama 1- 2 ay içinde ulaştığınızda çok ciddi
çok yüksek rakamlarda insan kayıplarıyla karşılaşabilirsiniz.
Nitekim İtalya’da olan buydu. Vaka sayısının çok hızlı
tırmanmasıyla birlikte sağlık hizmet sunumu bunu karşılayamadı.
Belki de kurtarılabilecek olan pek çok vaka İtalya’da kaybedilmiş oldu. Son 100 yıl içerisinde yaşanmış büyük pandemilere bakıldığında 1918 pandemisi, 1919'da da görülmüştür. 1957 pandemisi 1958'de de görülmüştür. Bir sonraki yılda bağışıklığı olmayan ve henüz virüsle karşılaşmamış olan kitle karşılaştığında, gerçekten yüksek sayılarda yine istenmeyen sonuçlar görülmüştür. Dolayısıyla aşı geliştirilmediği takdirde gelecek sene için de epeyce bir hasta ile karşılaşmamız olası.