Bilim Kurulu Üyesi Kenan Midilli: Üçüncü dalga riski var, kısıtlamaların gevşetilmesi için erken
Abone olKorona salgınında aşıların kullanıma girmesiyle bir umut ışığı belirse de İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya'da ortaya çıkan yeni mutasyonlar bilim dünyasını endişelendiriyor. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kenan Midilli de dünyadaki ve Türkiye'deki son durum hakkında değerlendirme yaptı ve 'kısıtlamaların gevşetilmesi için henüz erken' dedi.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi
Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Tıbbi Viroloji Bilim Dalı Başkanı ve
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kenan
Midilli, virüslerin mutasyon geçirmesinin beklenen bir durum
olduğunu, ancak bu mutasyonların yakından takibinin, hem vaka
tespiti ve izolasyonu için, hem de salgınla mücadele stratejileri
açısından çok önemli olduğunu vurguladı.
Bunun için de gerçek zamanlı olarak pozitiflik saptanan örneklerin yüzde 2'sinde virüsün genom diziliminin çıkarılarak değişikliklere yakından bakılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Midilli, Türkiye'de de rutin Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde, virüs DNA dizi analizi takip sistemi organizasyonu yapıldığını söyledi.
Türkiye'de de virüsün gen dizilimi yakın takibe
alınacak
Virüsün
bulaşıcılık özellikleri ve hastalık üzerindeki seyri üzerindeki
etkilerini erkenden fark edebilmek için yakın takip edilmesi
gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Midilli, "Bunu da belli orandaki
pozitif örneklerden seçip bunlara tam genom analizi dediğimiz 30
bin bazlık RNA'sının dizilimini çıkararak yapıyoruz (sekanslama).
Bunun belli periyodlarda değil, neredeyse gerçek zamanlı olarak
izlenmesi gerekiyor. Dünya Sağlık örgütü de o gün ya da o hafta
pozitif tespit edilmiş örneklerin, yüzde 2 ila 10'unda sekanslama
yapılmasını öneriyor. Türkiye'de bu salgının başından itibaren
düzenli dizi analizleri ile virüs takibi yapılamadı. Ciddi bir
altyapı gerektiren bir işlem bu. Ancak bu varyantlar ve DSÖ'nün
önerileriyle, bunun için harekete geçildi. Halk Sağlığı Genel
Müdürlüğü koordinatörlüğünde düzenli bir DNA dizi analizi ile takip
sistemi kurulacak" dedi.
"İmmün plazma gibi bağışıklık tedavileri mutasyonu
tetiklemiş olabilir"
Kovid-19 virüsünün bu kadar fazla
mutasyon biriktirmesinin endişe yarattığını söyleyen Prof. Dr.
Midilli, "Virüslerin normalde ayda bir kere değişime (mutasyona)
uğramasının bekleriz. Yılda toplam 24, bilemediniz 30 tane mutasyon
biriktirmesi bekleniyordu. Ama şu son zamanda karşımıza çıkan bu üç
varyantta, neredeyse bir yılda biriktirecek kadar mutasyon var ve
bunların biz atalarını (aşama aşama geçmişini) görmüyoruz. Virüs
evrimleşmesini epey ilerlettikten sonra karşımıza çıkmış durumda"
dedi. Pandemi süresince hastalığın tedavisinde kullanılan immün
plazma gibi bağışıklıkla ilgili tedavilerin, bu mutasyonları
tetiklemiş olabileceğinin düşünüldüğünü belirten Prof. Dr. Midilli,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu tip tedaviler virüs üzerinde
seçtirici baskı dediğimiz (tedaviden kaçmayı öğreten) bir etki
yaratıyor. Bu mutantlar büyük ihtimalle bağışıklık sorunu
olan yani virüsü kolaylıkla kontrol alına alamayan ya da (immün)
plazma tedavisi görmüş kişilerde meydana gelmiş ve ondan sonra
toplum içinde yayılmaya başlamış gibi görünüyor"
"İngiltere mutasyonu dünyada üçüncü dalga korkusuna yol
açıyor"
İngiltere'de
(varyant 1), Güney Afrika (varyant 2) ve Brezilya'daki (varyant 3)
mutasyonların en büyük tehdit olarak algılandığını söyleyen Prof.
Dr. Midilli, "Her üçünde de dikkat çeken noktalardan bir tanesi
bulaşıcılıklarının daha yüksek olmasıydı. İngiltere varyantının
bulaşıcılık ve ölüm hızının en az yüzde 30 daha yüksek olduğu
ortaya çıktı. Bu, pek çok açıdan sorun oluşturacak bir tablo.
Birçok ülkede Ocak başında ya da Aralık sonunda tek tük vakalar
görülmeye başlandı. Ama o ülkelerde başta Portekiz olmak üzere,
İsviçre, Danimarka'da (bu varyantı taşıyan) vaka sayıları çok kaygı
verici oranlara ulaştı. Özellikle Portekiz'de şu anda vakaların
neredeyse yüzde 60'ının kökeninde İngiltere varyantı olduğu tahmin
ediliyor. Diğer ülkelerde de yapılan projeksiyonlara göre, eğer
yeterince kontrol altına alınamazsa, bahar aylarında varyantı 1'in
bütün Avrupa ve Kuzey Amerika'da baskın hale gelmesi bekleniyor"
şeklinde konuştu.
"Her üç ülke de salgının ilk dalgasını çok ağır
geçirdi"
Varyantların
ortaya çıktıkları ülkelere bakıldığında, her üç ülkenin de salgında
ilk dalgayı çok ağır geçirdiğinin dikkat çektiğini belirten Prof.
Dr. Midilli, "İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya, birinci dalgayı
yoğun bir şekilde yaşamış ve çok etkilenmiş bölgeler. Bu
toplumlarda hastalığı geçirip bağışık hale gelmiş kişilerin
sayısının, diğer bölgelere göre daha yüksek olmasını bekleriz.
Nitekim Brezilya'da mutasyonun ortaya çıktığı bölgede, ikinci pikin
hemen öncesinde seroprevalens, yani antikor taraması yapıldı ve
antikor pozitifliğinin yüzde 76'nın üzerinde olduğunu bildiren
çalışmalar var. Bizi niye ürkütüyor bunlar? Yüzde 76'sı bağışık
hale gelmiş bir toplumda (tekrar) böylesine yoğun bir salgın
yapabiliyor olması nedeniyle. Yani doğal enfeksiyonu geçirseniz
bile, yeniden orada ciddi düzeylerde vaka sayılarına ve yeni bir
dalgaya yol açabilecek kapasitesi var demek bu. İkincisi de oluşmuş
olan bağışıklıktan demek ki kaçabilme kabiliyeti geliştirmiş virüs"
dedi.
"Güney Afrika ve Brezilya varyantları aşılarda sorun
yaratabilir"
Bu üç
varyantın içerisinde bağışıklık açısından en büyük sıkıntının Güney
Afrika ve Brezilya varyantları olduğuna işaret eden Prof. Dr.
Midilli, bunların özellikle aşılar açısından neden büyük endişe
yarattığını ise şu şekilde açıkladı:
"Güney Afrika ve Brezilya varyantlarında özel bir aminoasit değişikliği var. Bunların hem doğal bağışıklık, hem de aşıların oluşturacağı bağışıklıktan daha az etkilenme, yani kaçabilme ihtimali olduğu gösterildi. Aşı firmaları da açıkladı bunu. İngiltere'deki varyantın ilk halinin aşılardan etkilenmeyeceği açıklansa da birkaç gün önce yayınlanan bazı bilgiler, İngiltere'deki mutasyonda, Brezilya ve Güney Afrika varyantlarındaki kilit aminoasit değişikliğinin de eklendiği yönünde. Baştan beri en çok korkulan şeylerden bir tanesiydi bu. Yani bu üç varyantta da benzer mutasyonların olması, birbiriyle ilgisiz, farklı coğrafyalarda böyle değişikliklere uğraması, virüsün bu yönde evrimleşmeye gittiğini ve evrimleşme hızının da artmaya başladığını işaret ediyor. Bu da virüsün daha fazla mutasyon biriktirerek, belki tamamen dirençli hale gelme riskini ortaya çıkarıyor"
"Üç mutasyon dünyadaki tüm planları
değiştirdi"
Bu üç yeni
mutasyonun dünyada pandemiyle ilgili tüm planları değiştirdiğini
belirten Prof. Dr. Kenan Midilli, kısıtlamaların gevşetilmesi için
henüz çok erken odluğunu söyledi. Midilli, "Şu anda bütün
programlar ve beklentiler değiştirildi. Aşamalardan beklentiler,
kısıtlama önlemlerinden beklentileri değiştirdi bu mutasyonlar.
Virüs, antikorlara daha fazla direnç kazanmadan toplumun bir an
önce aşı ile bağışıklanması, yani salgının kontrol altına alınması
için aşılama çalışmalarının hızla yaygınlaştırılması gerekiyor.
Ancak burada da bütün dünyada yaşanan aşı tedariği problemi söz
konusu. Aşı firmalarının, bu yeni varyantlara karşı güncelleme
yapmaları gerekecek. Tüm bunlar aşılamaların gecikmesine sebep
olacak. Bu da salgının uzaması, hastanelerin yeniden dolması
açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. İşte bu nedenlerle
elimizdeki en güçlü silah yine kısıtlayıcı önlemler maalesef. Halk
sağlığı tedbirlerine devam etmemiz gerekiyor. Özellikle böyle
bulaşıcılık hızı yüksek, mortalitesi (ölüm hızı) yüksek bir
varyantın baskın hale gelme tehlikesi, hali hazırda devam eden
kısıtlama tedbirlerinin çok dikkatli bir şekilde ve çok tartılarak
gevşetilmesi zorunluluğunu ortaya çıkarıyor" dedi.
"Gevşeme planları kısa süreli ya da lokal olarak
yapılmalı"
Toplumun
kısıtlamalardan ruhsal ve ekonomik olarak çok yorulduğunu da
belirten Prof. Dr. Midilli, bu nedenle gevşeme planlarının kısa
süreli ya da lokal olarak uygulanabileceğini belirterek sözlerini
şöyle noktaladı: "Sorun neredeyse, orada daha sıkı kısıtlama
önlemleri uygulanabilir. Yerel olarak bazı yerlerde okullar,
özellikle küçük sınıflar açılabilir. Nitekim köy ilkokulları
açılabilecek. 9-10 yaş altı çocuklar hastalığı geçirse de
bulaştırma oranları çok düşük. Ama 10-19 yaş grubu, hem hastalığı
kolay kapıyor hem de çok mobilize bir yaş grubu olduğu için daha
fazla yayıyorlar.
Onun için okulların bütünüyle açılması, belki bu sene içinde çok mümkün olmayabilir.
Tedbirlere uyumu gönüllü olarak bıraktığımızda, bu iş birkaç hafta içerisinde tekrar aşılamanın sonuçları elde edilmediği sürece karşımıza çıkıyor vaka sayısındaki artışlar. Kısıtlama ve gevşetme periyodundan sonra yoyo etkisi gösteriyor. Bir sonraki dalga daha büyük oluyor. Bunu çok iyi gördük yaz sonu ve sonbaharda yaşadığımız ikinci dalgada. Bu nedenle bütün gevşetme tedbirlerinin ve bulaşmalar açısından kritik yerlerin açılmasında çok acele etmemek gerekiyor"