Bilim Kurulu PCR kuralını kaldırdı herkes şaşırdı Asıl sebep maddi yükü mü?
Abone olKoronavirüs Omicron varyantıyla hızlı bir yükselişe geçmişken Bilim Kurulu'nun PCR test zorunluluğunu kaldırması herkesi şaşırttı. Pozitif vakalar artık 7 gün izolasyon sonrası testsiz çıkabilecek. Kuralların neden esnetildiğine dair sorular masaya yatırıldı.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal, PCR testi zorunluluğunun kaldırılmasına ilişkin, "PCR maliyeti yüksek bir testtir. Uygulayacak yetişmiş personel, ekipman ve özellikleri geniş KİT’ler gerekir. Vaka sayılarının böylesi hızla arttığı bir dönemde, bir süre sonra lojistik sıkıntı olabilir" dedi
Hürriyet'e konuşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal, 5 soruda cevapladı.
Alınan kararlar doğru mu?
“Bir kararın doğruluğunu şartlara göre değerlendirmek lazım. Tüm dünyada test ile belirlenen vaka sayısı günlük 3 milyon. Türkiye’de ise 77 binlerin üzerinde, ki bugüne kadar görülen en yüksek vaka sayısı. Şükür ki aşı sayesinde, virüsün ağır hastalığa dönüşmesinin yavaş olduğu bir dönemdeyiz. Bu şartlar altında PCR testinin neye mal olduğu, ne kadar yapılabilir olduğunu doğru değerlendirmek gerek. PCR maliyeti yüksek bir testtir. Uygulayacak yetişmiş personel, ekipman ve özellikleri geniş KİT’ler gerekir. Vaka sayılarının böylesi hızla arttığı bir dönemde, bir süre sonra lojistik sıkıntı olabilir. O nedenle eldeki PCR testlerini daha doğru yerlere yönlendirmek zorundasınız.”
Bugüne kadar uygulandı ama...
PCR testi ne demek?
Gel önce bunu anlatayım. Kişinin burun, boğaz ya da balgamından örnek alıp o örnek içindeki aktif ya da inaktif, halk tabiri ile ölü ya da canlı virüsü çıkarırsınız. Ne bakıyoruz virüste? SARS-CoV-2’ye ait nükleik asit, yani RNA. Bunu alıyor ve ortamda çoğaltıyoruz. Sonra da o RNA, COVID-19 RNA’sı mı yoksa başka bir virüsün RNA’sı mı kodlamasına bakıyorsunuz. Kodlama COVID-19 derse ‘Pozitif’ diyoruz. Yani PCR testi, çoğaltma işlemi de yapıldığı için hassasiyeti ve güvenirliliği yüksek ancak öte yandan maliyeti, tecrübeli eleman, ekipman, KİT ve zaman gereksinimi de çok yüksek bir test. O nedenle de böyle komplike bir testin Omikron gibi hızla yayılan bir varyant karşısında, rutin olarak herkese uygulanabilmesi imkânsız.
İzolasyon süresi neden 7 güne düşürüldü, peki?
PCR testi genetik koda bakar. Bu genetik kodu inaktif yani ölmüş, hastalık yaratma şansı olmayan virüs parçalarından bile elde etmek mümkündür. Yani ‘PCR pozitif’ demek o virüs illa bulaştırıcı ya da hastalık oluşturur durumda demek değildir. Virüsün canlı, aktif olup olmadığı nasıl anlayacağız? Bunun için de virüs kültürü yapmak gerekir. Ancak virüs kültürleri sadece araştırmalarda yapılır çünkü zahmetli, pahalı, özel laboratuvar donanımı, yüksek biyogüvenlik önlemleri gerektiren bir yöntem. İşte böyle bir araştırma yapıldı ve sonuçları da The New England Journal of Medicine’da yayınlandı. Araştırmanın sonucuna göre; kültür ile virüs üretme süresi, hastane yatışı gerekmeyen hafif vakada 7, ağır vakalarda 12 gün ile sınırlı. Yani 7 gün sonunda virüs çoğalmıyor, bulaşma yeteneği kalmıyor. Karantina süresinin kısaltılması bu araştırmaya dayanıyor.
PCR yerine yapılabilecek bir test yok mu?
Bak bu iyi soru. Bunun altını kalınca çizmek isterim. Temaslılar ile özellikle de okullar, toplu çalışılan yerlerde başka testlerin yapılması gerekiyor, ki bu da antijen testtir. Maalesef Türkiye’de tarama testi olarak Sağlık Bakanlığı algoritması içinde antijen testleri yok. Bunlar daha pratik, daha çabuk sonuç veren ve daha ucuz testler. Tüm dünyada işleyiş şu; siz antijen test yaparsınız, sonuç pozitif çıkarsa PCR testi yapılır. Antijeni pozitif çıkanların yüzde 89’unda PCR’da pozitif çıkar. Başı boş bırakmak yerine temaslılar ve tarama için de antijen testlerin acilen algoritmaya sokulması şart!
AŞI-maske-PCR testi karşıtları bu durumu ‘zafer’ gibi görüyor. Öyle mi?
Sağlık Bakanlığı’nın aldığı bu karar kimsenin zaferi değildir. Onlar komplo teorileri ile yol almaya çalışıyorlar. Oysa bilim dinamiktir. Bazı sonuçlar üretir ve sonuçlarını da her zaman ‘Bu doğru mu?’ diye test eder. Bu testler sonucunda da bir karara varılır. Yarın başka bir araştırma ‘Karantina süresi 10 gün olmalı’ der ise o zaman ona dönülür. Bilimin gösterdiği kanıta göre hareket edilir. O nedenle kararların değiştirilebilir olması güvensizlik değil, güven unsuru olmalıdır. Bu bir modifikasyondur.