Bilim kurgu filmlerinde yaşamaya hazır olun! İşte geleceğin teknolojileri
Abone olHer geçen gün gelişen teknolojinin hızına yetişebilmek günümüzde artık pek de mümkün değil. Özellikle son dönemlerde sıklıkla ismini duyduğumuz yapay zeka, artık iyiden iyiye hayatımıza dahil olmaya başladı. Peki gelecekte bizi ne gibi teknolojiler bekliyor?
Bundan yıllar önce bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz ve oldukça
ilgimizi çeken teknoloji, artık yavaş yavaş günümüzde kullanılmaya
başlandı. Teknoloji bundan yıllar sonra da daha fazla
gelişecek ve şu anda aklımıza bile gelmeyecek durumlar hayatımıza
dahil olacak. Peki gelecekte bize ne gibi teknolojik icatlar
bekliyor?
İşte önümüzdeki yıllarda karşılaşacağımız geleceğin teknolojileri...
1. Yüzen şehirler
İçinde bulunduğumuz dünya hızlı bir şekilde sanayileşirken bu durum küresel ısınmayı da yanı sıra getiriyor. Atmosfere salınan karbondioksit gibi sera etkisi yaratan gazların, yer kabuğu ve denizlerin ortalama sıcaklıklarında artışa neden olması; küresel ısınmanın bir sonucu olarak kutuplardaki buzulların erimesine ve bununla birlikte kıyı kesimlerin tamamen sular altında kalmasına neden olacak. Bu da dünyadaki yaşanabilir alanı daraltacaktır. 2100 senesinde dünyanın ortalama sıcaklığının en az 1 derece yükseleceği öngörülüyor. Deniz seviyesinin yükselmesine neden olacak olan bu durum, dünyadaki yüzlerce şehri tehdidi altına alacak. Bilhassa Hollanda gibi rakımı deniz seviyesi ve altında olan birçok ülke ve şehir sular altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya.
Seasteading Enstitüsü bu duruma bir çözüm bulabilmek adına
uzun süredir "yüzen şehirler" projesi üzerinde çalışıyor.
Bu projenin bir benzeri Blue Frontiers tarafından yakın
zaman içinde hayata geçirilecek.
Teknoloji danışmanlığı Forth'un kurucusu Paul
Armstrong bu projeyle ilgili şu ifadeleri
kullandı:
Gelecekte yüzen şehirlerin birleşebileceğini ve birbirinden ayrılabileceğini öngörüyorum. Bunun tek sebebi deniz seviyesinin yükselmesi değil, aynı zamanda gelişen teknolojiyle birlikte okyanusların daha yaşanabilir bir hale gelmesi olacak.
2. İnsanlar daha uzun süre sağlıklı kalacak
Şu an dünyada yaklaşık 7 milyar insan bulunmakta ve bu kişilerin ortalama yaşam ömrü 71 yıl olarak belirlenmiş durumda. Birleşmiş Milletler bu sayının, 2100 senesinde 11.2 milyar nüfusa ulaşacağını tahmin ediyor. Fakat bu artış, yükselen doğumlardan ziyade yaşlı kişilerin daha sağlıklı olacağıyla da alakalı. Sağlık sektöründeki ve teknolojideki gelişmeler sayesinde kişiler daha uzun süre sağlıklı kalabilecek bu da yanı sıra daha uzun bir ömür getirecek.
Uzmanlar, ilerleyen zamanlarda kişiye mahsus ilaçların üretileceğini bildiriyor. Kişisel sağlık tedavisiyle birlikte tedaviden daha olumlu sonuç alınabilecek keza evlerimizdeki medi-podlar da rahatsızlıkları teşhis edip ve tedavi edebilecek.
3. Hava trafiği daha yaygın hale gelecek
Otonom sürüş teknolojisindeki gelişmeler ve drone’ların kullanım alanlarının yaygınlaşmasıyla birlikte önümüzdeki yüzyılda hava trafiğinin epey kalabalık olacağı düşünülüyor. Amazon’un teslimatlarda drone kullanmak istemesi bunu deliller nitelikte keza ülkemizde de PTT; 2018 senesinden itibaren Drone’lar aracılığıyla teslimat yapacağını açıkladı.
Günümüzde hava sahası; askeri ve ulaşım amaçlı hava araçlarının kullanılması için farklı hava koridorlarına bölünmüş durumda fakat bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi manada değişikliğe uğrayacağa benziyor. Drone Major Group’un kurucu ve CEO’su Robert Garbett, gelecekte hava sahasının herkesin yararına olacak şekilde daha esnek bir biçimde kullanılacağını ve gelişen Drone sanayisiyle birlikte gökyüzünün inanılmaz bir değere sahip olacağını bildiriyor. Garbett; gökyüzünü henüz kullanılmayan bir hava denizi olarak tanımlıyor.
22. yüzyılda uçan otonom araçları ve daha kalabalık bir hava trafiği göreceğimizi kolayca söyleyebiliriz.
4. İçme suyu miktarı artacak
Su insan yaşamı için inanılmaz bir öneme sahip. Birçok Afrika ülkesi ciddi manada su sıkıntı çekmekte ve çoğu insan bu nedenden dolayı yaşamını kaybetmekte. Hatta rivayetler, ilerleyen senelerde potansiyel su savaşları çıkacağı yönünde. İnsanlık, eğer deniz ve okyanuslardaki tuzlu suyu arıtıp içme suyu haline getirebilirse tüm bu sıkıntıların önlenebileceği düşünülüyor.
Arıtma tesisleri, denizlerdeki tuzu arındırarak deniz suyunu içilebilir hale getiriyor fakat bu tesisleri kurabilmek için bilhassa fazla enerjiye ihtiyaç var bu da maaliyeti bir hayli arttırıyor. New Mexico merkezli Atmocean firmayı, deniz suyunu fosil yakıt kullanmadan pompalar aracılığıyla tesislere ulaştırılabileceğini ve bunun daha az enerjiye ihtiyaç duyacağını düşünüyor.
5. Yapay zeka
1951’de ilk yapay sinir ağı temelli bilgisayarın yapılmasından bugüne dek, yapay zeka çok büyük ilerlemeler kaydetti. İnsanlar yapay zekanın, robotların dünyayı ele geçireceğine dair korkularından dolayı bu duruma oldukça fazla tepki gösteriyor. Tam da bu noktada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bir sözünü hatırlatmak isteriz: “Yapay zeka mevzusunda lider olan dünyaya hükmeder.”
Yapay zeka ve bilgisayarlar önümüzdeki yüzyılda toplumun bir hayli ihtiyaç duyduğu enerjiyi üretecek. Peki bunu nasıl yapacak? Gün geçtikçe yükselen enerji kullanımı ve buna bağlı olarak azalan enerji kaynakları ileride çok büyük sıkıntılara yol açacak. Tokamak Energy CEO’su Jonathan Carling, 2100 yılına kadar nükleer füzyonun enerji üretiminde çok büyük bir payı olacağını ve küresel enerji ihtiyacının yüzde15 ile yüzde35 kadarının bu yolla giderileceğini bildiriyor. Oldukça yüksek miktarda enerji açığa çıkmasını sağlayan bu çekirdek tepkimesinde yapay zekanın büyük bir rol üstleneceği öngörülüyor.