Bilim insanı uyardı! Yol kenarında büyük tehlike
Abone olÇUKUROVA Üniversitesi (ÇÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sertaç Özer, organik ile doğal gıdaların birbirinden farklı olduğuna vurgu yaparak, 'ev yapımı', 'köy ürünü' ve 'doğal' adı altında satılan ürünlere dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi. Özer, 'doğal' adı altında otoyol kenarında yapılan tarımsal faaliyetlerin egzoz dumanına bağlı ağır metal, kurşun, kadmiyum, cıva gibi bileşenler nedeniyle gıda kaynaklı riskler taşıdığını kaydetti.
Özellikle pandemi dönemiyle insanlar balkonlarında ve kent
içerisindeki evlerinin bahçelerinde organik düşüncesiyle küçük
çaplı üretimler yapmaya başladı. Birçok şehirde kent bostanı adı
altında otoyol kenarlarında sebze- meyve yetiştirildiğini belirten
ÇÜ Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sertaç
Özer, bunların çevresel faktörler nedeniyle gıda kaynaklı riskler
taşıdığının altını çizdi. Organik ile doğal ürünün birbirinden
farklı olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Özer, ev yapımı, köy ürünü ve
doğal adı altında satılan ürünlere dikkat edilmesi gerektiğini
kaydetti.
'Hangi ürünler organik ya da doğaldır'
Prof. Dr. Mehmet Sertaç Özer, organik ve doğal ürünlerin arasındaki
ayrımını şöyle anlattı: "Organik gıdalar, sürdürülebilir biçimde,
çevre ve insan sağlığına zarar vermeden, toprak verimliliği, bitki-
hayvan refahı ve gıda güvenliğini esas alan, hasat, depolama,
üretim, işleme ve tüketim aşamalarının kontrollü ve kayıtlı olduğu,
sertifikalı ve güvenilirliği kanıta dayalı ürünlerdir. Bunlar gıda
kaynaklı riskleri barındırmaz ve doğaldır. Ama doğal gıdalar
organik midir? Tarım Bakanlığı tarafından yetkilendirilen
kuruluşların toprakta, atmosferde, gübrelemede, sulamada ve
çevresel bütün girdilerdeki kontrolü sonucunda, bir ürüne organik
sertifikası verilebiliyor. Ama doğal ürünlerde herhangi bir şekilde
kontrol yok, kim tarafından ne zaman ne şekilde üretildiği de belli
değil. Üreticisinin gıda sicil, sertifika, kayıt ve benzeri bir
kavramı da yok. Dolayısıyla pazarlarda, çarşılarda, yol
kenarlarında satılan ve kontrol etiketi, Tarım Bakanlığı'nın logosu
olmayan, 'doğal' adı altında üretilen- satılan hiçbir gıdaya
güvenmiyorum. Gıda kaynaklı risklerin pek çoğunu doğal gıdalar
bünyelerinde barındırabilir. Örneğin mikrobiyolojik, toksikolojik
riskleri olabilir."
'Yol kenarındaki tarımsal ürüne dikkat'
Kent bahçeciliği, balkon tarımı ya da ev önlerindeki küçük
alanlarda yapılan bahçe tarımının da 'doğal' olarak düşünüldüğünü,
ancak çevresel faktörlerle çeşitli riskler taşıdığının altını çizen
Prof. Dr. Özer, şunları söyledi:
"Özellikle yol kenarlarında üretilen ve satılan ürünler egzoz dumanına bağlı olarak ya da bilinçsizce gübre ve pestisitlerin de kullanımıyla ciddi gıda riskleri taşıyabilir. Adana'da kentin hemen içinde, oturduğumuz yerlerde, otoban ve otoyol kenarında buna benzer birçok üretim modellemesi görebiliyoruz. Buralarda hava ne kadar temiz? Adana kent bostanının bulunduğu yerin çevresinde 26 tane yüzme havuzlu site var. Acaba buradan çıkan atık sular nereye gidiyor? Ayrıca o civarın yer altı suyu hiç de temiz değil. Yer altı sularının kirletici özelliği var. İkincisi otoyol kenarları egzoz emisyonlarının çok yüksek olduğu noktalar. Özellikle kurşun, kadmiyum, cıva gibi bileşenlerin çok yüksek olduğu yerler. Burada yapılan tarım hiç de masum olamaz. Doğal olanı iyi kabul edip, sürekli bunları tüketmeye yönelmek kanımca hiç de doğru bir yaklaşım değil. Bu tür üretimler sadık bir çevreci olarak söylüyorum, kesinlikle tasvip edilebilecek bir üretim modeli değildir."
'Ev tipi üretim, sağlıklı demek değildir'
Evlerdeki gıda üretimine de çok dikkat edilmesi
gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Özer, "Evde yaptığımız bütün
gıdasal üretimler illaki sağlıklı demek değildir. Güney illerinin
pek çoğunda evlerde yapılan domates konserveleri, uygun şartlarda
üretilmediği takdirde 'clostridium botulinum' dediğimiz
mikroorganizmaların yol açtığı ölüm vakaları duyduk. Özellikle
sebze konservelerinde uygun asitlik ayarlanmadığı takdirde bunların
bir kısmı zehir saçabilir. Biz bunların yerine tercihen cam
ambalajlarda ve otoklavlanarak üretilmiş endüstriyel konserveleri
tercih ediyoruz. Bir diğer örnek de şalgam. Adana'da bizim çokça
tükettiğimiz milli içeceğimiz. Şalgam çok lezzetli, probiyotik
etkileri bulunan, fenolik ve antioksidanlarca zengin, havucu lif
kaynağı olan harika bir ürün. Ancak şalgamcıların önemli bir kısmı
yol kenarında 'organik', 'el yapımı', 'anne eli değmiş' adı altında
kontrolden tamamen uzak, ne tip ortamda üretildiği belli olmayan,
hatta asfaltın hemen kenarında satışı yapılan pek çok şalgamcı ile
karşı karşıya gelmemiz mümkün. O şalgam hiçbir şey yoksa o asfaltın
tozunu yutuyor. Yine cıva, kadmiyum, kurşun gibi ağır metaller
içerme ihtimali yüksek. Bir de bunlar çok da uygun olmayan pet
ambalajlara konuluyor. Bu durumda yüksek asitli bir gıda olan
şalgama geçebilecek istenmeyen birtakım bileşenler olabiliyor" diye
konuştu.