Orada karşılaştığı bir usta aktör onun kaderini değiştirdi. İşte piyango bileti satarken hayatı değişen ve önünde şöhret yolu açılan Öznur Kula'nın öyküsü... Kula; aslında bir oyuncu olmak istiyordu, hayattaki en büyük hayali buydu... Ama 2003'ün Kasım ayında Kuledibi'ndeki Neve Şalom Sinagogu'nda meydana gelen patlama onun hayatını değiştirdi. Datça'da kafe işleten babası iflas edince İstanbul'a taşınıp piyango bileti satmaya başlamışlar. Kula'nın annesi, babası ve kardeşleriyle birlikte oturduğu ev sinagoga çok yakındı. Patlamayı TV'den öğrendi... Evlerinin çöktüğünü de.. O anda dünya da başına yıkıldı. O anı " Bayılıp kalmışım. Ayıldıktan sonra çıplak ayakla dışarı fırlayıp minibüse bindim. Mahalleye geldiğimde kendimde değildim. Oğlumun, annemin, babamın ve kız kardeşlerimin isimlerini haykırdığımı hatırlıyorum" diyerek anlatıyor Kula. Sonra devam ediyor: "Benim için konservatuvar hayalleri bitmişti. Eskisi gibi piyango bileti satmaya devam ettim. Bir gece Nevizade'de bilet satarken, Mustafa Alabora'nın öğrencileriyle oturduğu masaya yanaştım. Öğrencilerine "Oedipus'u biliyor musunuz" diye sordu." İşte o soru Öznur Kula'nın hayatındaki dönemeçlerden biri olmuş.. Başlamış Oedipus'u anlatmaya Alabora da ona "Sen yarın okula gel" demiş. Sonuçta Oedipus'un yardımıyla Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin hazırlık sınıfına başlamış Kula. Sonra da adını herkese duyuran Takva filminin kadrosuna girmiş. İlk profesyonel işi ise 2000 yılında Gösteri Sanatları Merkezi’nden Esin Işık’ın yönettiği İstanbul’un İki Yakası adlı belgesel olmuş. Belgesel çekildiği dönemde hamileymiş Kula. O projeyi şöyle anlatıyor: "Esin Işık, İstanbul’da yaşam kavgası veren üç kişinin hayatını anlatıyordu. Türk kadınını temsilen benim hayatımı çekti. Piyango bileti satışım, aile hayatımı, evliliğim, hamileliğim, tiyatroya gönül verişim, sınavlara hazırlanmamı, kısacası hayatıma dair her şeyi çekti. Diğer öyküler ise Tan Sağtürk ile bir üniversite öğrencisinin yaşamlarını konu alıyordu. Belgesel, festivallerde ödül aldı. Daha sonra Füsun Demirel ile tanıştım. Onun sayesinde Takva filminde rol aldım." Daha sonra da Fatih Akın’ın da Yaşamın Kıyısında adlı filminde devrimci bir kızı oynamış Kula. Ardından da Murat Ergün'ün Kiralık Oda filmi gelmiş. Kula son olarak Benim ve Roz'un Sonbaharı filminde rol aldı. İşte diğer yıldızların kaderlerinin değiştiği o anlar... Türk sinemasının Sultan'ının babası devlet demir yollarında memur olan Halit Şoray annesi de ev hanımı Meliha Şoray'dı. Ekonomik açıdan sıkıntılı bir ailede büyüyen Şoray'ın babası bir süreliğine işini bırakıp polis memuru oldu. Annesi de bir lastik fabrikasında çalışmaya başladı. Kız kardeşi Nazan Şoray dünyaya geldikten sonra ünlü yıldızın annesi ve babası arasındaki geçimsizlik de iyice arttı. Sonunda çift boşanma kararı aldı. Boşanmanın ardından Şoray, annesi ve kız kardeşiyle birlikte Karagümrük'e taşındı. Şoray'ın kaderini değiştiren olay ise yeni taşındıkları bu semtte ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız'la tanışması olur. Yıldız sayesinde Yeşilçam'a adım atan Şoray yapımcı TÜrker İnanoğlu'nun dikkatini çekince şöhret basamaklarını da hızla tırmanmaya başlar. Annesi başlarda kızının oyuncu olmasını istemese de sonunda maddi zorluklar nedeniyle kabul etti. Şoray; Köyde Bir Kız Sevdim filmi ile sinemaya başladı. O gün bugündür de sinemadan hiç kopmadı. HÜLYA KOÇYİĞİT Koçyiğit aslında annesinin desteği sayesinde küçük yaşta bale eğitimi almaya başlamıştı. İlkokul eğitimini İstanbul ve daha sonra taşındıkları Ankara'da tamamlayan Koçyiğit, Muhsin Ertuğrul'un tavsiyesi üzerine Ankara Devlet Konservatuarı'nda tiyatro eğitimi almaya başladı. İki kızkardeşi de İstanbul Şehir Tiyatroları’nda oyuncu olan Koçyiğit, ablası Nilüfer'in rol aldığı Bir Yetim'in Hasreti filminin setinde Muhterem Nur'un da aralarında olduğu dönemin ünlü oyuncularıyla tanışma fırsatı buldu. Daha sonra Metin Erksan'ın Çocuk Hırsızları filminde oynaması için ablasını seçmesi sayesinde ünlü yönetmenle tanışma fırsatı bulan Koçyiğit için bu tanışıklık hayatının dönüm noktası olacaktı. Koçyiğit, Metin Erksan'ın yönetmenliğini yaptığı 1963 tarihli Susuz Yaz filmiyle ilk kez izleyici karşısına çıktı. Film; Berlin'de büyük ödül Altın Ayı'yı kazandı. Böylece Koçyiğit mesleğin daha ilk basamağında çok iyi bir çıkış yapmış oldu. FATMA GİRİK Fatma Girik, ailesine maddi açıdan yardımcı olmak zorunda kaldığı için eğitimini ortaokul ikinci sınıfta yarım bıraktı. Para kazanmak için annesiyle birlikte filmlerde figüranlık yapıyordu. İlk filmi yönetmenliğini ve senaristliğini Seyfi Havaeri'nin yaptığı Leke'ydi. Leke'yi oyuncu olarak adından bahsettirmeyi başaramadığı birkaç iddiasız yapım daha izledi. Fatma Girik'in performansıyla dikkatlerden kaçmayacağı film, Memduh Ün'ün yönetmenliğindeki 1960 yapımı Ölüm Peşimizde'ydi. Memduh Ün'le tanışıklığı Girik'in hayatındaki dönüm noktalarından biri oldu. HANDE YENER Hande Yener, hayali olan şarkıcılığı gerçekleştiremeyince bir mağazada tezgahtarlığa başladı. Yener'in hayatı, çalıştığı mağazaya Hülya Avşar'ın gelmesiyle değişti. Avşar onu keşfettikten sonra Sezen Aksu'yla çalışmaya başladı. TATİLE GELDİ OYUNCU OLDU Yaprak Dökümü'nde Necla karakterini canlandıran Fahriye Evcen de yaşadığı Almanya'dan tatil için Türkiye'ye gelip oyuncu oldu. Tatil için geldiği Türkiye'de Oya Aydoğan'ın programına seyirci olarak katıldı Evcen. Daha sonra Aydoğan onu yapımcı İbrahim Mertoğlu ile tanıştırdı. Telefon numarası alış verişinden sonra Evcen Almanya'ya döndü. Ama sonda telefonu sir türlü susmak bilmedi. ''Asla Unutma'' ve ''Hasret'' dizilerinde rol aldı. Ama asıl büyük çıkışını Yaprak Dökümü ile yaptı. TÜLİN ŞAHİN 14 yaşında Danimarka'daki bir hamburgercide keşfedildi. Ünlü bir fotoğrafçı, onun tek kare fotoğrafını çekip modellik yarışmasına gönderdi. Yarışmada birinci oldu, dikkatleri çekti. BİR YARIŞMAYA KATILDI HAYATI DEĞİŞTİ Başkent Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni bitiren Beren Saat'in asıl amacı akademik kariyer yapmaktı. Öğretim görevlisi olmayı hayal eden Saat bir yandan master yapıp bir yandan da İngilizce'sini geliştirmeye çalışırken annesinin ısrarı ve o dönemde birlikte olduğu sonra bir trafik kazasında kaybettiği erkek arkadaşının desteğiyle Türkiye'nin Yıldızları yarışmasına katıldı. Yarışmayı birinci değil ikinci olarak tamamladı. Ama Aşka Sürgün, Hatırla Sevgili, Aşkı Memnu gibi çok izlenen dizilerde oynadı. Güz Sancısı filmindeki performansıyla da beğeni kazandı. FATİH AKIN ONU SOKAKTA KEŞFETTİ Fatih Akın'ın yönettiği Duvara Karşı Berlin'de büyük ödül Altın Ayı'yı kazanınca Sibel Kekilli adını da bütün dünya duydu. Geçmişte porno sektöründe çalıştığı da filmin ödül almasından sonra ortaya çıkan Kekilli'yi Fatih Akın ilk olarak sokakta yürürken fark etti. Onun ısrarıyla Kekilli seçmelere katıldı. Yüzlerce oyuncu adayı arasından seçildi ve kaderi değişti. NBA'DE BASKETBOL OYNAYACAKTI Adını ilk kez 2002'de 'Best Model Türkiye' birincisi, ardından da 'Best Model World' birincisi olarak duyuran Kıvanç Tatlıtuğ, doğum yeri olan Adana'da Fiskobirlik, Güney Sanayii, Çukurova Kulübü, Devlet Su İşleri ve Tarsus Amerikan Kulübü'nde basketbol oynadı. 1997'de babasının ciddi bir kalp ameliyatı geçirmesinin ardından ailesiyle birlikte Adana'dan İstanbul'a taşındı. İstanbul Kalamış Lisesi'nden mezun olan Tatlıtuğ'un aklı fikri basketboldaydı. Tek hayali NBA'de basketbol oynamak olduğu için Ülkerspor'dan gelen cazip teklifi hemen kabul etmiş ve orada iki yıl forma giymiş. Sonra bir yıl Beşiktaş, bir yıl da Fenerbahçe'de oynamış. Ancak dönüş yaptığı Beşiktaş takımında sakatlanması tüm hayallerini suya düşürmüş ve profesyonel basketbol hayatına son vermiş. O dönemlerde yakın çevresinin sürekli fiziğine iltifatlarda bulunduğunu, model olması için kendisini yönlendirmeye çalıştığını söylüyor Kıvanç Tatlıtuğ. O ise bunlara hiç kulak asmamış. Ta ki annesinin yaptığı sürprize kadar! Annesi, Beylikdüzü'ndeki bir marketin camında 'Profesyonel mankenlerle çalışır mısınız?' ilanını görünce, Tatlıtuğ'un yanında bulunan bir fotoğrafını gönderdi. İlan verilen şirketten kendisini aradıklarında şaşkına döndü ama teklifi de kabul etti. 'Ben sporcuyum ne işim olur mankenlikle' derken bir anda kendini defilede buldu. Daha sonra gelen teklifleri değerlendiren Kıvanç, işin hoşuna gitmesiyle bu mesleğe profesyonel olarak başladı. MECBUR KALIP BİR AJANSA KAYDOLUNCA Kavak Yelleri dizisiyle yıldızı parlayan Pelin Karahan oyunculuğa nasıl başladığını da şöyle anlattı: 'akınlarım 'Pelin yüzün çok güzel. Bir reklam ajansa yazıl en azından reklam filminde oynarsın' diyordu. Ama ben bunu hiç istemiyordum. Fakat İstanbul'daki zor hayat şartları karşısında mecbur kalıp ajansa yazıldım. İlk reklam filmimi Çağan Irmak çekti. Onunla başlamak büyük şans. Ajanstan aradılar ve görüşmeye gitmemi söylediler. Görüşmeye gittim. 'Müzikle uğraşıyor musun?', 'Okullu musun?', 'Bir müzik aleti çalabiliyor musun?', 'Spor yapıyor musun?' gibi bir sürü soru sordular. Ben her soruya 'hayır' diyordum. Orada bir sürü insan vardı ve aralarında çok güzel fiziğe sahip mankenler de vardı. Onlara baktığımda hiç şansımın olmadığını düşündüm.' Hem tecrübesiz hem kısa boylu olduğu için seçilemeyeceğini düşünen Karahan bir süre sonra kendisini ciddiye aldıklarını fark etmiş. Sonunda dizideki Aslı rolü de onun olmuş. SAHNE ARKASINDA ÇALIŞACAKTI Asi dizisi ile Ortadoğu ülkelerinde de tanınan Tuba Büyüküstün aslında Mimar Sinan Üniversitesi Sahne Dekorları ve Kostüm Tasarımı bölümünü bitirdi. Yönetmen Tomris Giritlioğlu ile tanıştıktan sonra oyunculuğa başladı. Sultan Makamı adlı dizinin son dört bölümünde rol aldı. Çemberimde Gül Oya'daki Zarife karakterinin ardından Ihlamurlar Altında ve Asi dizilerinde rol aldı. BİR PROGRAMA GİTTİ HAYATI DEĞİŞTİ Bu sezon çok izlenen TV dizilerinden Küçük Kadınlar'da rol alan Hande Soral, Komedi Dükkanı dizisini izlemeye gitti, hayatı değişti. Soral, Tolga Çevik ile konuk oyuncu olarak sahneye çıktı. Sahnede 5 dakika kalması gerekirken tam 45 dakika kaldı. Çıkarken de Komedi Dükkanı'nın yapımcısı Fırat Bey; Soral'ı yanına çağırıp oyunculuk yapmak isteyip istemediğini sordu. Böylece Soral'ın ekran serüveni de başlamış oldu. GARSONLUK YAPIYORDU, BAŞROL OYUNCUSU OLDU Türk sinemasının genç kuşak ustalarından Zeki Demirkubuz'un keşfettiği Ufuk Bayraktar'ın oyuncu olmasının öyküsü benzerine romanlarda rastlanacak türden. Demirkubuz, Bayraktar'ı babasının Cihangir'deki kahvesinde çalışırken fark etti. Bir gün kahvede otururken de genç adamı yanına çağırıp "seninle konuşmak istiyorum" dedi. O sırada askerde olan ancak hava değişimi için geldiği İstanbul'da kalıp askerliğinin son bir haftasını da öyle "geçiştirmeye" çalışan Bayraktar; önce korktu hiç tanımadığı Demirkubuz'dan "Beni zorla kışlaya geri götürecekler" diye. Ama sonra Demirkubuz'un oyunculuk teklifini duyunca şaşırdı. Hayatında kamera bile görmeyen, mahallenin 'bıçkın' delikanlısı uzun uzun düşündü ve sonunda rolü kabul etti. Babası başlarda onun oyuncu olmasını istemese de sonunda Demirkubuz onu da ikna etti. Böylece Ufuk Bayraktar Zeki Demirkubuz'un yönettiği Bekleme Odası'yla kariyerine başladı. Sonra yine Demirkubuz'un Kader filminde bu kez başrolü oynadı. Ardından da Semih Kaplanoğlu'nun Yumurta filminde rol aldı. GECE KULÜPLERİNDE KORUMAYDI ŞÖHRET OLDU Yaprak Dökümü dizisiyle adını duyuran Nihat Alptuğ Altınkaya; 17 yaşında gece kulüplerinin önünde koruma olarak çalışmaya başladı. Bir gün İstiklal Caddesi'nde yürürken bir cast ajansı sahibi peşinden koşarak onu durdurdu. Ajans sahibinin 'seni çekebilir miyiz" sorusuna olumlu yanıt veren Altınkaya için kader işte o anda değişti. Bir hafta sonra Funda Arar'ın klibi için teklif geldi. Daha sonra da dizi oyunculuğu başladı. MAVİ YOLCULUK YAPMAYA GELDİ OYUNCU OLDU İlk oyunculuk deneyimi olan Hırsız Polis adlı diziyle yıldızı parlayan Özlem Düvencioğlu'nun öyküsü de ilginç. Almanya'da yaşayan Düvencioğlu, Türkiye'ye mavi yolculuk yapmak amacıyla geldi. Almanya'da modellik yapıyordu aslında. Bir kaç fotoğraf çekiminden biraz para kazanıp o parayla da mavi yolculuk yaptıktan sonra Almanya'ya geri dönmeyi planlıyordu. O sırada bir arkadaşı onu casting ajansı sahibi Renda Güner ile tanıştırdı. Güner Düvencioglu'nun förür görmez "İşte Mavi Bb.u" dedi. Böylece Düvencioğlu Hırsız- Polis dizisindeki rolü aldı. ÇÖPTEN ÇIKAN FOTOĞRAFLAR HAYATINI DEĞİŞTİRDİ Baba Ocağı dizisinde oynayan Burak Özçivit'in şöhrete kavuşması tam da 'kader ağlarını ördü' diye ifade edilecek türden. Özçivit'in babası, oğlundan habersiz olarak fotoğraflarını Best Model yarışmasına gönderdi. Ancak bu fotoğraflar seçici kurul tarafından çöpe atıldı. Organizatörler son anda kendilerinden habersiz çöpe atılan bu 8 fotoğrafı fark ettiler. Böylece Özçivit yeniden yarışmacılar arasına katıldı. Özçivit, 2004 yılındaki bu yarışmada gelecek vaad eden model seçildi. 2005'te ise birinci oldu. Yani kısacası çöpten çıkan fotoğraflar Özçivit'in yaşamını değiştirdi. BİR TİŞÖRT SAYESİNDE ÜNLÜ OLDU 'Sahil Güvenlik' dizisi ve Playboy'a verdiği pozlarla yıldızı parlayan Pamela Anderson'ın hayatını ise bir tişört değiştirdi. Anderson öğrenciyken Lions takımının bir maçına gitti. Burada üstüne giydiği bira reklamlı tişörtüyle çekici bir sarışına dönüştü. Bira firması yetkilileri de onu keşfetmekte geç kalmadı; Anderson önce reklam kampanyasının, ardından da sinema dünyasının yıldızı oldu. EVANGELIE LILY Lost dizisinin yıldızı Evangeline Lily de sokakta keşfedilen ünlülerden. Bugün yapımcılar onu paylaşamıyor. KAVGA EDERKEN DİKKAT ÇEKTİ Şansını sinemada denemek için Los Angeles'a giden Charlize Theron'a annesi bir miktar para ve tek gidişlik bilet verdi. Haftalar geçmesine rağmen bir sonuç alamayan Theron, hesabında kalan son parayı çekmek için bankaya gitti. Çeki kabul etmeyen veznedarla kavga ederken menajer John Crosby'nin dikkatini çekti. Crosby; Theron'a oyuncu olup olmadığını sordu. Theron ise "Değilim ama olmak istiyorum" yanıtını verince oyunculuk kapılarını araladı. CAMERON DİAZ Long Beach'te yetişen Cameron Diaz ergenlik çağından itibaren sürekli Hollywood'daki partilere katılmaya başladı. Yine bu partilerden birinde dans ederken onu, Jeff Dunas adlı bir fotoğrafçı keşfetti. Bu ünlü isim, Diaz'ın Elite mankenlik ajansına girmesine yardımcı oldu. Mankenlikteki beş yılın ardından Diaz, 'Maske' filminde Jim Carrey'nin kız arkadaşı oldu. PAZARDA SEBZE SATARKEN TOP MODEL OLDU Doğup büyüdüğü Nizhny Novgorod'un kent pazarında meyve satarken keşfedilip kısa zamanda podyumların gözde mankeni olan Natalia Vodiavona'nın hayatı da tıpkı bir peri masalı gibi. 2004 Pirelli takvimindeki nefes kesen pozları, Loreal ve Calvin Klein'ın yüzü olan Vodianova, dünyanın en güzel kadınlarından biri. 1982 doğumlu Vodianova, 2002 yılında mavi kanlı bir İngiliz ailenin oğlu olan Justin Portman ile evlendi. Lucas Alexander adında bir oğlu ve Neva adında bir kızı var. Üçüncü oğlu Victor ise geçen eylül ayında dünyaya geldi. ALIŞVERİŞ YAPARKEN KEŞFEDİLDİ Mankenlikten sonra oyunculuğa da başlayan Vanessa Hessler 15 yaşında bir mağazada alışveriş yaparken keşfedildi. Hessler olup bitenleri tıpkı filmlerdeki gibiydi diye anlatıyor.