Bilal Erdoğan ses kaydı ortalığı karıştırdı
Abone olBilal Erdoğan ve Başbakan Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen ses kaydı, ortalığı karıştırdı.
BİLAL Erdoğan ve Başbakan Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen
ses kaydı Ankara'ya karıştırdı. Bilal Erdoğan ve Başbakan
Erdoğan'ın telefon konuşmalarına ait olduğu iddia edilen ses
kaydıyla ilgili olarak savcılık harekete geçerken, Başbakan Erdoğan
kayıtların montaj olduğunu söyledi iddiaları reddetti.
Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında 17 Aralık'ta
geçtiği iddia edilen ses kayıtları, tartışılmaya devam ediyor.
Ses kayıtlarıyla ilgili olarak savcılık, gazete ve internet
sitelerinde çıkan haberleri ihbar kabul ederek, soruşturma
başlattı.
BİLİŞİM SAVCILIĞI BAKACAK
Başlatılan soruşturmanın bilişim suçlarına bakmakla görevli
büroca sürdürüleceği kaydedildi. Savcılık kaynakları gazete ve
internet sitelerinde yer alan haberleri ihbar olarak kabul
etiklerini bu nedenle resen soruşturma kararı verdiklerini
belirtti.
EN SERT TEPKİ CHP'DEN
EN SERT TEPKİ CHP'DEN
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gruptaki konuşmasına
eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın istifa ederken
yaptığı açıklamayı hatırlatarak başladı. Bayraktar'ın Başbakan
Erdoğan'ın da istifa etmesi gerektiği ve bütün imar planlarının
talimatının Başbakan tarafından verildiğini belirttiği sözlerini
hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları söyledi:
"İlk kez Cumhuriyet tarihinde bir bakan istifa ederken
yolsuzlukların asıl kaynağının Başbakan olduğunu ifade ediyor.
Bütün TV ekranlarının önünde. Yetiyor mu bu? Hayır.
"Tablo bugün çok net ortaya çıkıyor"
Başbakan bir açıklama yaptı: 'Oğlum Bilal'in üzerinden bana
ulaşmaya çalışıyorlar'. O zaman toplum bunu kavrayamadı. 'Oğlu
Bilal'in neyi var ki, onun üzerinden Başbakana ulaşmaya
çalışıyorlar?' Bugün o tablo çok daha net ortaya çıkıyor. Hemen
şunu yaptılar; savcıları, emniyet müdürlerini değiştirdiler.
Başbakan Aksaray'a özel uçağını gönderdi, Aksaray Valisini
İstanbul'a getirip Emniyet Müdürü yaptı. Bakın ortada İçişleri
Bakanı falan yok.
"Rıza Sarraf diye bir adam 4 bakanı teslim
almış"
Sonra 4 bakanı teslim alan Rıza Sarraf diye biri ortaya çıktı.
O kadar teslim almış ki, bakanları, İçişleri Bakanı telefonda 'Sana
bir şey olmaz, sana bir şey olursa, ben önüne yatarım' diyecek
kadar kendisini satmış bir adam.
Bunlar bütün milletin gözü önünde oldu. Herkes biliyor
bunları. Olması gereken neydi? Yolsuzluk bir ülkede olabilir ama
idareciler yolsuzluğun üzerine kararlılıkla gider. Biz şunu
bekledik; Başbakan çıkacak TV'lerin önüne 'Bu ülkede yolsuzluk mu
var? Sonuna kadar üzerine gideceğim' diyecek. Ama gitmedi.
Gitseydi, 'Biz helal olsun başbakana' diyecektik. Ama tam tersini
yaptı. Aksaray Valisini getirdi İstanbul Emniyet Müdürü yaptı. İlk
iş Emniyete talimat verdi, 'Yargı kararlarını uygulamayacaksınız'
dedi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez Emniyete böyle bir
talimat verildi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 'Anayasanın 138. maddesi hükmünü
kaybetmiştir. Yargı bitmiştir tükenmiştir dedi. Bununla bitti
mi?
"Siyasi iktidar Bakanların yolsuzluk fezlekesini
hasıraltı etti"
Adalet Bakanlığı Müsteşarı, savcıya telefon açıyor, 'Hemen bu
akşam gidip savcıyı görevden alacak, dosyayı kapatacaksın, bana da
bilgi vereceksin. Burada bekliyorum' diyor. Bunu söyledik. O
müsteşarın orada kalmaması gerektiğini söyledik. Ama sonradan
öğrendik ki, sadece müsteşar değil Bakan da telefon etmiş savcıya.
Dört bakanın fezlekeleri bakanlığa geldi. Adalet Bakanının da
fezlekesi geldi. Fezleke günlerce bekledi. Adalet Bakanının
fezlekesi Meclis'e geldi, TBMM Başkanı, 'Bize gönderemezsin'
diyerek iade etti. Onlar da Adalet Bakanlığı'na gönderdiler onlar
da aynı gerekçeyle iade etti. Bakanların yolsuzluk fezlekesi siyasi
iktidar tarafından hasıraltı edildi.
"Doğrudan müdahale ediyorlar, çünkü zamanları
yok"
Savcıları değiştirdiler, değiştirdikleri savcıları yeniden
değiştirdiler. Doğrudan müdahale ediyorlar. Adli Kolluk
yönetmeliğini değiştirdiler. Arama yapacaksanız, 'Önce hırsızı
arayacak, ondan sonra arama yapacaksınız' dediler. HSYK itiraz etti
ve Danıştay bu yönetmeliği iptal etti.
Şimdi önemli bir adım daha atıyorlar. Yasal yollarla elde
edilen yolsuzluk ve rüşvet delillerini, çıkaracakları yasalarla yok
etmek istiyorlar. Bunun için bir yargı paketi getirdiler. HSYK'da
değişiklik yapıyorlar, teklif yasalaştı; internet düzenlemeleri
getiriyorlar, teklif, MİT yasası getiriyorlar, teklif. Bunların
hiçbirisi Bakanlar Kurulu'nda görüşülen yasa tasarıları değil.
Sayın başbakanın 'tuzluk' diye tanımladığı milletvekillerinin yasa
teklifleri. Neden böyle geliyor? Çünkü zamanları yok, zamana karşı
yarışıyorlar. 'Acaba biz yolsuzluk ve rüşvet davasını' nasıl
kapatırız?' Bunun için yapılıyor. Bütün çaba cumhuriyet tarihinin
en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu kapatmak.
"Dünyada bunu örtecek boyutta bir bez
yok"
Neydi? Bakanların çocukları, yatak odalarındaki kasalarda
çıkan milyon dolar ve avrolar, yandaş medya için 630 milyon dolara
oluşturulan havuzlar, müteahhitlere yapılan savunmalar... Bütün
bunları yok etmek istiyorlar. Bütün bunları yok edebilirler mi?
Emin olun edemezler. Boyutları o kadar büyük ki, dünyada bunu
örtecek bir bez daha dünyada üretilemedi.
Bunların bir Bakanı var, Ali Babacan. 'Bizde olanları
yabancılar anlamıyor.' demiş. Yahu ahlaklı adamlar onlar. Topluma,
inanca saygısı var. Yolsuzluk olunca hemen bırakıyorlar. Senin gibi
saygısız değil ki bunlar.
"Başçalan"
Ben Recep Tayyip Erdoğan'a 'Başçalan' demiştim. o zaman
arkadaşlar beni eleştirdi. Ama bugün anladık ki artık kendisi
'Başçalan".
O ses kayıtlarını dinletti
Kılıçdaroğlu daha sonra grup toplantısında Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği ifade edilen
ve internete düşen ses kayıtlarını dinletti. Daha sonra konuşmasını
sürdüren Kılıçdaroğlu, bu kayıtlara ilişkin tapeleri de okudu.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Operasyonun yapıldığı sabah 08:02'de Başbakan oğlunu arıyor,
'Oğlum evinde ne var ne yok, sen bunları çıkar, tamam mı?' diyor.
Sonra cevap veriyor 'Ben de ne olabilir ki baba, senin paran var
kasada diyor'. Saat 11:17, aynı gün. Aileyi topluyorlar, bütün aile
birarada, parayı nasıl sıfırlayacaklar onun derdindeler. Erdoğan
'Parayı tümüyle sıfırlamakta fayda var' diyor. Bilal'de 'Tümüyle
sıfırlayacağız' diyor. Saat 15:39'da Erdoğan soruyor 'Sana verdiğim
görevler tamamlandı mı?' diyor. Bilal 'Bir kısmını hallettik, geri
kalan kısmını da karanlık olunca halledeceğiz' diyor. Aynı gün,
gece 23:15, Bilal 'Büyük ölçüde şey yaptık' diyor. Erdoğan 'Büyük
ölçüde şey yaptık derken, parayı sıfırladınız mı?' Bilal 'Bir 30
milyon Euro gibi bir miktar daha var." diyor. O gece geçiyor,
ertesi gün saat 10:58. Baba yine soruyor 'Tamamen sıfırlandı mı?'
Hala para var. Ve Erdoğan uyarıyor 'Açık konuşma, izleniyoruz'
diyor. Bunları söyleyen bu ülkede Başbakanlık koltuğuna oturan
biri. Beni rahatsız eden bu. Bir ülkenin başbakanı, ülkesini
soymakla görevlendirilmiş adeta. Çoluk çocuk bütün aile. Emin olun
Erdoğan'a üzülmüyorum, üzüldüğüm çocukları. Kendi hırsızlığına
ortak ediyorsun. Nasıl babasın sen?"
Başbakan Erdoğan'ın 1994'te belediye başkanı olduğunda
yolsuzluğun "babadan oğula" geçtiği yönündeki sözlerini hatırlatan
Kılıçdaroğlu, "Aynı bugünü tarif ediyor" dedi.
"Hırsızlık devlet sırrı olmaktan çıktı"
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Manisa'da genç bir üniversite öğrencisinin çantasından
'Hırsız var' diye bir bez çıkıyor, savcı, o öğrenciye 'Başbakana
hakaret ediyorsun' diyor. O savcıya seslenmek istiyorum. Başbakanın
hırsızlığı artık devlet sırrı olmaktan çıktı. O çocuğa hiçbir şey
yapamazsınız."
Hayatımın en üzüntülü gününü yaşıyorum. Allah kimsenin başına
böyle bir şey vermesin. Allah kimseyi yolundan şaşırmasın. Milletin
vicdanına sesleniyorum. Çocuğunuz işsizse kendine sorun,
geçinemiyorsanız kendinize sorun. Bu yolsuzluğun üstü kapatılamaz.
Çünkü ilk kez dünyada bir hükümet devleti soymaya kalkıyor.
'Başçalan' diyorum, bilinçli söylüyorum.
"Kontrol ettirdik Ağrı Dağı, Erciyes Dağı kadar
gerçek"
Başbakan Erdoğan'ın bugün partisinin grup toplantısındaki
konuşmasında "devletin kriptolu telefonunu dinlemişler" sözlerini
hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları söyledi:
"Bu bir itiraf. 'Benim sesim değil' demiyor, Bilal'in sesi
değildir demiyor. Bunlar montajdır diyor. Bugün bir itirafta daha
bulundu. Yolsuzluğu yap diye verilmedi sana kriptolu telefon.
Devletin işlerini yap diye verildi. Biz en az üç dört kanadan
kontrol ettik. Şimdi inaniyorum, Ağrı Dağı ve Erciyes Dağı ne kadar
doğru ve gerçekse bu tutanaklar da o kadar gerçek. Hayatı yalan
söylemekle geçen bir başbakandan bir şey beklenmez. Benim üzüldüğüm
ona hala inanan yurttaşlarım. Daha arkası gelecek bunların öyle
söyleniyor. Nasıl milletin önüne çıkıyorsun, nasıl milletin yüzüne
bakıyorsun sen? Ar damarı yok mu Allah aşkına, böyle bir tablo
olabilir mi?
"Hırsızdan Başbakan olmaz"
Hırsızdan başbakan olmaz. Cumhuriyet tarihinde ilk kez halkını
soyan bir başbakanla karşı karşıyayız.
Anlatıyorum aşama aşama belge belge döküman döküman. Hala
diyor ki 'Kriptolu telefonu da dinlemişler' Yani itiraf ediyor. Ses
mühendislerine sorduk. 'acaba burada bir şey olabilir mi?' dedik.
Dediler ki, 'Hiç endişelenmeyin. Hepsi gerçek'
"TİB kayıtlarını yayınlayın" çağrısı
TİB kayıtlarını yayınlayın. Sahte mahte ayaklarını bırak.
Kriptoyla ilgili bütün bilgiler TİB'de var. Onları yayınla.
Onları yayınlayabilir mi? Yayınlayamaz. Neden? Hırsızdan başbakan
olmaz.
Medya patronlarına sesleniyorum. Benim sesimi kesebilirsiniz.
CHP'nin sesini kesebilirsiniz. Ama, şunu söylüyorum, sokaktaki
yurttaş sizi affetmez. sizi havuz medyasıyla aynı kefeye koyar.
Başbakan yolsuzluk yapıyor, evinde stokluyor, gece yarısı
çocuklarını yolluyor ve siz görmeyeceksiniz bunu. Dünya görüyor,
siz görmüyorsunuz. Bunu göstermek zorundasınız. Göstermezseniz
'başçalan' kadar siz de sorumlusunuz.
Hükümetin meşruiyeti yoktur. Sayın Cemil Çiçek'e de
sesleniyorum. Meclis TV'yi kestiriyorsun. Niye kestiriyorsun? Yani
senin başbakanın hırsızlık yapıyor biz bunları açıklamayacak
mıyız?
"Ya helikoptere bin yurt dışına kaç ya istifa
et"
Medyaya doğrudan müdahale eden bir adam var. Ne yaparsan yap,
cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunu yapan adamsın. Bunlar
ortaya çıkmayacak mı sanıyorsun? Yarın öbür gün hepsi ortaya
çıkacak. Benim sana bir tavsiyem var. Ya helikoptere bin yurt
dışına kaç ya da başbakanlıktan istifa et. Devleti soyan
Başbakanlık koltuğunda oturamaz. O koltuktan gitmesi lazım."