Bila, yılmayan gazetecileri kutladı

Abone ol

Milliyet'te Abdi İpekçi Ödülleri sahiplerini buldu. Fikret Bila "MİT-Yargıtay-Çakıcı" üçgenini ortaya çıkaran muhabirleri kutladı. Muhabirlerin kararlılıklarını yazdı.

Fikret Bila, başlıklı yazısında MİT-Yagıtay-Çakıcı üçgenini ortaya çıkaran ve bu yolda engellerle karşılaşan gazetecileri kutladı.

Yazı : Fikret Bila
Kaynak :


Abdi İpekçi anısına ilk kez düzenlenen "Yılın Gazetecilik Ödülü" dün sahiplerini buldu.
Ödüle, haber dalında "MİT - Yargıtay - Çakıcı" haberleriyle, Milliyet'ten Tolga Şardan ve Gökçer Tahincioğlu; fotoğraf dalında da Sabah'tan "Alibeyköy Sel Baskını" fotoğrafıyla Güngör Karakuş layık görüldü.
Üç meslektaşımızı da kutluyorum.
Milliyet'in evrensel değerdeki gazetecilik anlayışının temellerini atan Abdi İpekçi anısına düzenlenen ödülü, mesleğe gözünü Milliyet'te o ilkelerle açan ve o ilkelerden hiç ödün vermeden yetişen Tolga ve Gökçer'in alması bizler için ayrı bir anlam taşıyor.
Mesleğimizin bu iki başarılı genç temsilcisinin taşıyacakları onur, biz Milliyet mensupları için de her zaman gurur kaynağı olacak.
Ödüle layık görülen haberlerin peşinde koşarken çektikleri zorlukların en büyük ve anlamlı karşılığı Abdi İpekçi Ödülü'nü almaları oldu. Geceli gündüzlü, yüksek stres altında yaptıkları haber takibi, hak ettikleri bu ödülü getirdi.

Gerçeğin huyu
"MİT-Yargıtay-Çakıcı" ilişkilerini konu alan haberleri gerek ortaya çıkarma aşamasında, gerek haberleştirdikten sonra habere konu olan kişi ve kurumların özel konumlarından kaynaklanan baskı ve engelleme çabaları, Milliyet'i, Tolga'yı ve Gökçer'i hiç yıldırmadı.
Bu süreçte değişik kesimlerden gelen yoğun engelleme çabaları ve baskılar, gerçeği gizleyemedi. Bu baskılar, bu iki meslektaşımız hakkında 3 yıl hapisle cezalandırılmalarını öngören davalar açılmasına kadar vardı. Mantık, hakkaniyet, iyi niyet ölçülerini zorlayan tutarlarda açılan seri tazminatlar da cabası.
Yine bu çabalar içinde bazı meslektaşlarımız da dahil olmak üzere gerçekleri çarpıtmaya çalışan, arkadaşlarımızı eleştiri ölçülerini aşarak, "suçlu" ilan eden girişimleri de saymalıyız.
Bütün bu karşı duruşa rağmen Abdi İpekçi Ödülü'nün yanı sıra Tolga ve Gökçer'in ortaya çıkardıkları resmi belgeler, bir tür karalama girişimine dönüşen bu çabaların haksızlığını ve yersizliğini de kanıtladı.
Erdal İnönü'den dinlediğim ve bu tür kampanyalara da karşı her zaman anımsadığım değerli bir söz var:
"Gerçeğin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır."
"MİT - Yargıtay - Çakıcı" ilişkilerindeki gerçekler, ortaya çıktı, çıkmaya devam ediyor.
Milliyet'in dünkü manşetinde yine Tolga Şardan imzasıyla yer alan belgeli haber gibi.
Abdi İpekçi Ödülü'ne layık görülen bu haberler ise gazeteciliğin zorluklarının yanı sıra, gerçeğe ulaşmadaki işlevini de kanıtlıyor. Mesleğimiz açısından yaşadığımız bu örnek sayılabilecek sürecin en güzel karşılığı bu çok anlamlı ve değerli ödül oldu.
Bu heyecanı paylaşmak çok güzeldi...
Günün Önemli Haberleri