Big Bangin Romanı
Abone ol"Big Bang ne?" diyen hiç kimse kalmasın!
Dünyanın oluşumuyla ilgili Big Bang teorisini ve bu teoriye
kadar ortaya atılan tüm ilginç fikirleri ’ndan okuyabilirsiniz. En
ağır fizik hesaplarını bile basitçe anlatan bu kitabın yazarı ise
geçmişte CERN’de deneyler yapan fizikçi yazar Simon Singh
Önce gaz ve toz bulutu vardı.’ Dünyanın oluşumuyla ilgili bir teori
nasıl basitçe anlatılır aslında hepimiz biliyoruz. Zaten pek
çoğumuzun Big Bang (büyük patlama) ile ilgili bilgisi ilkokulda
aldığımız gaz ve toz bulutlu açıklamayla sınırlı kaldı. Big Bang
teorisi özetle şöyle: Big Bang, evrenin yaklaşık 13,7 milyar yıl
önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan
evrenin evrimi kuramı ve geniş şekilde kabul gören bir kozmolojik
model.
İlk kez 1920’lerde Rus kozmolog ve matematikçi Alexander
Friedmann ve Belçikalı fizikçi papaz Georges Lemaitre tarafından
ortaya atılan, evrenin bir başlangıcı olduğunu varsayan bu teori,
çeşitli kanıtlarla desteklendiğinden bilim insanları ve özellikle
fizikçiler arasında geniş ölçüde kabul gördü. İlk bakışta çok
karmaşık görünen kavramları sadeleştirmekle ünlü olan fizikçi-yazar
Simon Singh son kitabı Big Bang’in Romanı’nda -gaz ve toz bulutu
kadar basit olmasa da- Big Bang teorisini ve bu teoriye kadar olan
astronomi ve bilim tarihini sade ve anlaşılabilir bir şekilde
anlatıyor. Popüler bilim kitaplarında yeni bir sayfa açan yazar,
Big Bang’i daha önce kimsenin anlatamadığı kadar sade bir şekilde
romanlaştırmış.
‘DİNLERLE ASLA ÇELİŞMİYOR’
Big Bang’in Romanı adlı kitapta ayrıca birçok dahi ve tuhaf bilim
insanının statükoya, baskıcı ve tehditkar bilim anlayışına karşı
verdiği savaş da anlatılıyor. Özgür Yayınları’ndan çıkan kitapta
çocukken merak ettiğimiz basit sorulardan dünyanın çapının, Güneş’e
ve Ay’a olan uzaklığının nasıl bulunduğuna kadar birçok açıklama
var.
Yayıncısının, Simon Singh’le yaptığı röportajdaki bir bölüm ilgimi
çekti. ‘Big Bang teorisine dini görüşleri yüzünden karşı çıkan
insanlar var mı?’ sorusuna şöyle yanıt veriyor Singh: ‘Bence bilim
adamları Big Bang teorisini güçlü kanıtların ışığında
değerlendiriyor ve diğer etkenlerin bu konuda hiçbir ağırlığı yok.
Big Bang teorisinin İncil, Kuran veya başka herhangi bir dini
kitapla uyumlu olmasının hiçbir önemi yok. Yeter ki bu bilimsel
teori bilimsel kanıtlarla uyumlu olsun. Bununla birlikte din ve
bilim arasında herhangi bir çatışmaya gerek olmadığını
düşünüyorum.
Big Bang ve dini yazılar arasında da bir karşıtlık yok. Örneğin Big Bang teorisinin kurucularından biri olan Georges Lemaitre Katolik bir rahipti ve hem Tanrı’ya iman ediyor hem de bilime inanıyordu. Bir keresinde ‘Gerçeğe ulaşmanın iki yolu vardır. Ben her iki yolu da izlemeye karar verdim’ demişti. Başka bir deyişle bilim materyal dünyayı anlamamızı sağlar, din de ruhani dünyayı. Georges Lemaitre, imanını güçlendirmek için bilimi bilimsel teorilerini desteklemek için de dini kullanmamıştı.’ (Esra Cengiz)