Uçağın havalanmasını beklerken yan koltuktaki yolcu adama
dönmüş ,
"Bir yerde okumuştum eğer yolculuk esnasında yanınızdaki
ile sohbet ederseniz, seyahat süresi daha kısa geliyormuş insana.
Sizinle sohbet edelim mi?" diye sormuş.
Okuduğu kitabı yavaşça aşağı indiren adam, gözlüklerinin üzerinden
bakmış, "Tabi ki… Hangi konuda sohbet etmek
istersiniz mesela?" diye sormuş.
"Bilmem. Nükleer enerji konusunda konuşabiliriz."
"Hımm" diye başını sallamış
adam. "Bu ilginç bir konu olabilir ancak nükleer
enerji konusuna girmeden önce size başka bir soru
sorayım.
Bir at, bir inek ve bir keçi, üçü de ot yiyerek
beslenmelerine rağmen, keçi misket şeklinde, inek sıvı şeklinde, at
ise kurutulmuş ot şeklinde dışkılar. Sizce bunun nedeni ne
olabilir?"
Sohbet etmek isteyen adam, ehem ühüm kem küm etmeye
başlamış:
"Yani bu konuda bir bilgim yok. Neden
acaba?" diye sormuş hayretle.
Adam kitabını usulca kaldırıp okumaya hazırlanırken söylenmeye
başlamış: "Hem bir b.k bildiğin yok, hem de nükleer enerji
konusunda sohbet etmek istiyorsun!"
Dünden beri Akkuyu Nükleer Santrali'nin yapımına yönelik yapılan
komik eleştirileri görünce aklıma bu fıkra geldi.
Durum hakikaten tam da bu yani!
Bi b.k hakkında bilgisi olmayan mercimek beyinli
çapulcular Aziz Sancar ile Prof. Dr. Bilge Demirköz'e hakaret
üstüne hakaret yağdırıyor.
Niye?
Akkuyu Nükleer Santrali'nin tanıdım filminde oynadılar diye...
Allah cahil cesareti versin dedikleri bu herhalde.
Eleştirdiklerinden biri Nobel Ödülü almış dünyaca ünlü bir
profesör, diğeri ise Unesco ödülü almış, Cern'de çalışan bilim
kadını...
İşleri sabah akşam atom parçalamak olan iki insandan
bahsediyoruz. Hani karşımıza geçip yüzümüze bir kerecik
üfleseler var ya!
Resmen aydınlanacağız yani, öyle insanlar!
Bunlar eleştiriliyor işte! Hem de hocalarda olan beyin hücrelerinin
binde birine sahip olmayan bakteriler tarafından...
Biri, "Türkiye herhalde Nükleer sızıntı
istiyor" diyor. Diğeri, "Çevreye zarar
vermeyecek o kadar enerji varken neden doğaya zarar verecek Nükleer
Enerji'yi övüyorsunuz" diye Greenpeace ağzıyla
konuşuyor.
Önlerine eşek yüküyle bilgi belge koyuyorsun:
"Dünyada şu anda 31 ülkede aktif 437 nükleer reaktör
bulunuyor. 14 ülkede 68 nükleer reaktörün inşaatı devam ediyor.
2030 yılına kadar 164 nükleer reaktörün yapılması planlanırken,
ülkelerin nükleer programlarındaki reaktör sayısı ise 317’yi
buluyor" diyorsun, olmuyor.
"Nükleer santrale sahip 31 ülkeden 7’si net enerji
ihracatçısı konumunda bulunuyor. Yani onlardan enerji
alıyoruz" diyorsun anlamıyor.
Bak canımın içi...
"ABD 104
Fransa 59
Japonya 55
Rusya 33
Güney Kore 23
Kanada 20
Hindistan 20
Çin 16
İngiltere 19
İsveç 10
Almanya ise 17 nükleer reaktöre sahip. Bak bunlar
dünyanın önde gelen ülkeleri ve dünya bu ülkelerden enerji ithal
ediyor" diyorsun.
Yok anam yok, kafa basmıyor.
"Ya bu ülkeler ya da biz çok salağız. Sence
hangisi?" diye soruyorsun, "Bilmiyorum
ama istemiyorum" diye diretiyor.
Yani tam da fıkradaki durum.
Hem bir b.k bilmiyor, hem de nükleer enerji konusunda ciddi
ciddi ahkam kesiyor. Hem beyni yok hem de beyin fırtınası
yapıyor!
Tam Nobellik yani!
SOSYAL MEDYADA TAKİP
İÇİN:
Twitter: twitter.com/slymnoz
Facebook: facebook.com/suleymanozisik
İnstagram: instagram.com/suleymanozi