Beyin nasıl öğreniyor?
Abone olAkıl yani beynimiz insanoğluna verilen en en değerli hediye. Peki ama beynimiz gerçekte nasıl öğreniyor?
Beynin nasıl öğrendiği konusunda son yirmi yıl içinde ilginç
gelişmeler oldu. Beyninin her iki lobundan biri alınan hastalar
üzerinde gerçekleştirilen çalışmalar hızlı öğrenme ve hafıza
eğitimi metotlarında çığır açtı.
Bunca gelişmelere rağmen beyin, hâlâ insan vücudunun çalışması
hakkında en az şey bilinen organ olma özelliğini koruyor.
Konunun uzmanlarına göre birçok kişi beyin potansiyelinin ancak
yüzde 4-8 arasındaki bir kısmını kullanıyor. Beyin gerçekleri,
başarılı bir eğitimin, insanın öncelikle kendini tanıması ve
keşfetmesine; nasıl öğrendiğini öğrenmesine bağlı olduğunu
gösteriyor.
Bu gelişmeler, “Başarılı insan” kavramında da değişikliğe yol açtı.
Günümüzün başarılı insanı, beyninin her iki yarısını da
etkili ve dengeli bir şekilde kullanabilen ve gerektiğinde birinden
diğerine kolaylıkla geçebilen insan olarak
değerlendiriliyor. Beyin hücreleri arasındaki bağlantıları
gelişmemiş insanlar, beyinlerine ne kadar bilgi yığmış olurlarsa
olsunlar, düşünce, muhakeme, akıl yürütme becerileri gelişmemekte,
bu yüzden de eğitilmiş sayılmamaktadır.
Beyin nasıl öğreniyor? Beynin öğrenme ile ilişkisi nedir?
Şimdi bunları ele alacağız.
Hipokamp ve Etkili Öğrenme
İç içe üç bölüm hâlinde bulunan beynimizin orta beyin bölümünde yer
alan “Hipokamp” (hippocampus) hafızanın merkezi durumundadır. Bu
merkez, beynin yazıcısı gibi faaliyet gösterir.
Beynin yazıcısını kendi isteğimizle çalıştırıp, istediğimiz
bilgileri kaydedebilir miyiz?
Hipokamp bölgesi bilgilerin kalıcı hafızaya geçip, geçmeyeceğine
karar veren merkezdir. Çeşitli şekillerle bize ulaşan bilgiler,
verdiğimiz önem derecesine göre beyne kaydolmaktadır. Merak ve ilgi
duymadığımız, önemsemediğimiz; kısacası duyguların hareketlenmediği
olaylarda gelen bilgiler düşük frekanslı elektrik sinyalleri
şeklindedir. Sonuçta, zayıf sinaptik bağlar oluşur ve beyin
hardiskine (korteks) kayıt işlemi gerçekleşmez. Çünkü böyle
durumlarda alıcılar (duygular) harekete geçmemektedir. Duyguların
uyandığı olaylarda ise hipokamp hareketlenmekte ve kortekse kayıt
işlemi tamamlanmaktadır.
Dış beyin kısmını teşkil eden korteks, beynin düşünen, konuşan,
yazan, yeni buluşlar yapan, merak eden, plân yapan, öğrenmenin,
zekanın ve hafızanın oluştuğu bölüm olup, sınırsız bir kapasiteye
sahip görünmektedir.
Üzerindeki görme, duyma ve diğer algılama merkezleriyle ve dış
dünyayla sürekli iletişim halinde bulunur. Bu kapasiteyi nöronlar
arasında kurulan ilişkiler sağlamaktadır. Merak ve ilgi eksenli
bilgiler, duyguları uyandıran olaylar olduğundan, orta beyindeki
hipokamp, giriş vizesi vermekte, bilgiler beyin korteksi üzerine
kaydedilmektedir.
İstatistikler, bir toplumda ancak yüzde 7-10’luk öğrenci kesiminin
her şeye karşı meraklı olduğunu gösteriyor. Bunlar ek bir
motivasyona ihtiyaç duymadan ilgi ve meraklarının yüksekliği
sebebiyle öğrenmeyi her ortamda başarırlar. Bu durumda eğitimde
temel kaygı ve hedef, yüzde 90’lık büyük çoğunluğun nasıl motive
edileceği üzerinde düğümlenmektedir. Bu yüzden aktif ve doğru
eğitim modelleri, öğretmenin iyi ders verme ve iyi ders
anlatmasından farklı bir durum ortaya koymakta; “iyi motive etme ve
merak ve ilgi uyandırmayı” öne çıkarmaktadır.
Bu yüzden de “Merak ilmin hocasıdır” denilmiştir. İnsanlar,
yalnızca öğrenmeyi isterlerse öğrenirler. Kendilerini, merak ve
ilgilerini beslerlerse geliştirebilirler. Enerji ve güçlerinin
kaynağı kendileridir. Bir bilgiyi bilinçli olarak istemeyen ve
bulduğunu da bilinçli olarak özümsemeyen ve kullanmayan kişi
aslında öğrenmeyi başaramamış demektir.
Beyin Loplarının Öğrenmedeki Yeri
Birçok test sonucunda, beynin sol lobunun, konuşma, matematiksel
işlemler, diziler, sayılar ve analiz gibi konularda çok üstün
olduğu, mantıklı ve doğrusal çalıştığı tespit edildi.
Araştırma sonuçları beynin sağ lobunda, ritim, hayal kurma,
renkler, boyut, hacim, müzik gibi fonksiyonların yapıldığını ortaya
koymaktadır. Beynin sol tarafı bilgiyi mantıklı ve doğrusal olarak
işlemekte, sağ lop ise artistik tarafı oluşturmakta, detaydan çok
resmin bütünüyle ilgilenmekte ve bilgiyi şekil ve hayal gücüyle
işlemektedir.
Sağ lobun duygular, inanma ve hayallerin etkisinde olduğu ve
fotoğrafik, yani bütünsel öğrendiği ortaya çıktı. Bu yüzden bilgiyi
sıra ile işleyen sol lobun aksine, sağ lobun öğrenmede çok daha
hızlı ve etkili olduğu anlaşıldı. Ayrıca, insanın mucitlik ve
üretkenlik kısmı sağ lop fonksiyonları arasında yer almaktadır.
KİTAP OKUMAK BEYNİ GELİŞTİREN EN ÖNEMLİ FAALİYETTİR
Kitap okurken genelde her iki lop birlikte koordineli
bir şekilde çalışmak zorunda kaldığından kitap okumak beyin
loplarının dengeli gelişiminde en faydalı faaliyetlerdendir. Sol
lopça takip edilen ve kavranan sözel kavramlar, sağ lopla tasvir
edilir, şekil, imge ve yeni düşüncelere dönüştürülür,
canlandırılır. Halbuki, televizyon izleme sağ lobu genelde pasif
durumda bırakmaktadır. Bu yüzden de beyin gelişimine olumlu bir
katkı sağlamamaktadır.
İnsanların yüzünü kolayca hatırlarken, ismini hatırlamada
zorlanışımız sağ lobun öğrenmede sol lopdan ne derece etkin
olduğunu gösterir. “Bin defa duymaktansa bir defa görmek yeğdir”
Çin atasözü de bu gerçeğe parmak basmaktadır. “Hafıza şekillerle,
temsillerle çalışır ve bilgiyi resimlerle işler” şeklinde ifade
edilen hafıza gerçeği aslında, sağ lobun şekil, resim, hareket ve
boyuta duyarlılığı; hayallerin ve üretici düşüncenin merkezi olması
vesilesiyle öğrenmede olağanüstü etki ve fonksiyona işaret
etmektedir.
Bazı insanlar okuduğu, gördüğü ve duyduğu bilgileri kolayca ve
hemen hatırlıyorlar. Bunlar fotoğrafik hafızaya sahip insanlardır.
Fotoğrafik hafızaya sahip insanlar üzerinde yıllar süren bilimsel
araştırmalar yapılmıştır. Bunların en önemli özellikleri beynin her
iki lop fonksiyonlarını birlikte ve dengeli olarak
kullanmalarıdır.
Kaynak: Paopüler Bilim