Beyaz Saray'da komplo teorileri
Abone olMehmet Yılmaz'ın 'Neden komplo romanları çok okunuyor?' sorusunu cevaplayan Taha Kıvanç, ABD'de yaşanan bir komplonun hikayesini Ali Kırca'nın ağzıyla cevapladı.
Roman gibi gerçekten
Milliyet yönetmeni Mehmet Y. Yılmaz, etrafındakilerin harıl harıl
Dan Brown'un 'Da Vinci Şifresi', 'Melekler ve Şeytanlar' ile
'Dijital Kale' romanlarını okuduklarını görünce, "Neden?" diye
sorma ihtiyacı duymuş... O soruya benim cevabım şu: "İnsanlar
gerçekleri romanlardan öğrenebildiklerinin farkındalar...
Gazeteciler bile olayların perde arkasını anlamalarına yarayan
romanları gazetelerinde okuduklarına tercih ediyorlar..."
Mehmet Yılmaz'ın "Neden komplo romanları çok okunuyor?" sorusunu
Milliyet'te sorduğu sırada, Ali Kırca da Sabah'ta 'komplo teorisi'
yazılarıyla okurları karşısına çıktı. Cesurca bir çıkış. Televizyon
haberciliğinin inandırıcı yüzü Ali Kırca'nın "Aklını komplolarla
bozmuş" denilmeyecek bir yazı hayatı var. Bir hafta boyunca, adını
'komplo' koysa bile yüreği ve aklıyla inandığını belli ettiği bir
tezi gündeme taşıdı: "Monica Lewinsky Mossad ajanıydı..."
Ülkemizi ziyaret eden İsrail başbakan yardımcısı Ehud Olmert'e, çok
satan gazetelerden birinde, hemen her kamuoyu yoklamasında 'en
güvenilir televizyon habercisi' çıkan birinin, "Monica, İsrail'in
çıkarlarına aykırı davrandığında Bill Clinton'u devirmek üzere
devreye sokulan bir ajandı" tezini savunduğunu anlatmışlarsa ne
tepki vermiştir acaba?
Tezi Ali Kırca'nın kendi ifadeleriyle aktarayım: "Bill Clinton'ın
'ikinci başkanlık' döneminde başına sarılan 'Monica Skandalı'
aslında uluslararası bir komplonun parçasıdır. (..) Radikal Yahudi
grupları; ya 'Monica skandalı'nı başından beri tezgahlamıştır... /
Ya da bu 'ilişki'yi öğrendikten sonra olayı, Amerikan ve dünya
kamuoyuna 'skandal' boyutunda 'deşifre' etmek için kullanmışlardır.
/ Öyle ya da böyle... / Her iki halde de amaç bellidir: Başkan
Clinton'ı koltuğundan etmek... Beyaz Saray'ı terk etmesini
sağlamak... Yerine Al Gore'u getirmek... / Clinton'la 'özdeşleşmiş'
ya da Clinton'ın 'kafaya koyduğu' 'İsrail-Filistin' barış
girişimlerinin önünü kesmek... Böylece Arafat'ın Washigton'dan
ayağını kesmek! / İsrail devletine rahat nefes aldırmak!"
Biraz daha okuyalım: "Hikâyenin 'seks ve skandal' boyutu çok
yazıldı, çok çizildi... / Ayrıntıları da bu yazının konusu değil...
Ancak 18 ay süren 'Oval-oral' ilişkisinin hangi 'uygun momentum'da
skandal olarak patlatıldığı önemli: Netanyahu-Arafat görüşmesi
arefesinde!.. / Ve delillerin nasıl toplandığı... Skandalı
'patlatan'; genç stajyerin 'mesai arkadaşı' Linda Tripp'e,
'Monica'nın telefon konuşmalarını kaydet!' tâlimatını, New York'lu
Musevi yayıncı Lucianne Goldberg'in vermesi meselâ... / Skandal
patladıktan sonra, Monica'nın Musevi avukatı William Ginsburg'un
Clinton'a karşı yürüttüğü 'agresif' savunma! Vesaire, vesaire... /
Ve... The Jerusalem Report dergisi'nin yorumu: Teşekkürler
Monica!"
Burada dursa neyse, bir başka tesadüfe daha dikkat çekiyor Sabah
yazarı: "Ocak 1998'de, Monica skandalının 'Amerikan ve dünya
kamuoyu'nda bomba gibi patlamasından hemen önce İsrail Başbakanı
Netanyahu'nun resmi bir ziyaret için Washington'a geldiğini... /
Görüşmede Başkan Clinton'un; İsrail Başbakanı'na, 'Filistinliler'e
toprak bırakma konusunda ödün vermeleri' için baskı yaptığını... /
Bu talebin bir kez daha reddedildiğini... / Bu görüşmeden hemen
sonra Netanhayu'nun Washington'da, Clinton'ın 'muhalif'lerinden
aşırı sağcı 'evangelist-din taciri' Jerry Falwell'le buluştuğunu
'anlamlı' bir rastlantı olarak hatırlatabilirdiniz. / Ve Monica'nın
adının gazete manşetlerine bu 'trafik'ten birkaç gün sonra
düştüğünü de..."
Böyle bir konu durduk yerde gündeme taşınmıyor elbette; belli ki
Ali Kırca'nın zihninde başka bazı sorular daha var. Şu soru
sözgelimi: "Filistin sorunu, 1998 yılında, bütün tarafların ve
elbette İsrail devletinin 'kesin imza'sıyla 'nihai' çözüme ulaşmış
olsaydı... Bölgede kalıcı barışın temelleri 'o yıllar'da atılmış
olsaydı... / 11 Eylül yaşanır mıydı? / Irak işgali yaşanır mıydı? /
Bu sorulara 'evet' yanıtını verebilecek bir tek 'vicdanlı ve akıllı
kalem erbabı' var mıdır yer yüzünde?"
"Monica olayı yaşanmasaydı eğer..." diye özetlenebilecek merak
dizinin bir başka yerine şöyle sorularla da yansımış: "1998'ten
beri yaşadığımız süreç nasıl gelişirdi acep? / Evet, nasıl
gelişirdi? 11 Eylül yaşanır mıydı meselâ? Irak işgal edilir miydi?
/ Ortadoğu'da 'kan ve şiddet' konçertosunun notaları çalınmaya
devam edilir miydi? / Belki evet!.. Belki hayır!.."
Kadınlara zaafı olduğu bilinen Bill Clinton'un Monica Lewinsky ile
köşeye sıkıştırılmak istendiği, hizaya gelmeyince en uygun
zamanlamayla koltuğundan edilme operasyonunun başlatıldığı tezi
doğru olabilir mi? "Patenti bana ait" dediği bu tez, Ali Kırca'nın
aklına, Clinton'un yeni çıkan 'My Life' (Hayatım) adlı anılarını
okurken gelmiş... Ali Kırca, "Monica Lewinsky skandalıyla ilgili
olarak ulaştığımız bilgilerin hiç birinde Beyaz Saray'ın bu
'fettan' stajyeriyle, İsrail gizli servislerinin bağlantısı
olabileceğine dair hiçbir ipucuna hatta 'ima'ya rastlamadık. /
Adına ister 'komplo teorisi'; isterse sadece 'teori' deyin; olaylar
arasında kurduğumuz 'rasyonel' ilişkiler bizi ister istemez bu
sonuca götürdü." sözleriyle özetliyor konuya ilgisini...
Roman gibi değil mi?
Yazı: Taha Kıvanç
Kaynak: