Beyaz Enerji'de bakanlık iddiası
Abone ol''Beyaz Enerji'' davasında Yamula Hidroelektrik Santrali ile ilgili bilirkişi raporunda, barajın Bakanlığın yapım çalışmalarını ısrarla sürdürdüğü belirtildi.
''Beyaz Enerji'' davasında Yamula Hidroelektrik Santrali ile ilgili bilirkişi raporunda, barajın Türkiye'nin öncelikli projeleri arasında yer almamasına rağmen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın yapım çalışmalarını ısrarla sürdürdüğü belirtildi. Raporda, TEAŞ'ın elektriği özel firmadan önceden belirlenmiş fiyata alıp zararla satmasına neden olan anlaşmayı da bakanlığın dayatmasıyla imzaladığı ifade edildi. ''Beyaz Enerji'' davasında, Kayseri'deki Yamula Barajı'nın yapımıyla ilgili eski TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer Selvi ile yönetim kurulu üyeleri Ünal Peker ve Birsel Sönmez'in aldıkları iddia edilen rüşvetin niteliğinin belirlenmesi amacıyla hazırlatılan bilirkişi raporu, yargılamanın sürdüğü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. TMMOB'den üç mühendisin hazırladığı raporda, Kayseri ve Civarı Elektrik Türk A.Ş firmasının Yamula ve Bayramhacımlı hidroelektrik santrallerinin yapımı için girişimde bulunduğu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın rekabetçi ortam oluşturulduğu görüntüsü verecek şekilde şirketin fizibilite teklifi yanına ikinci teklif koyduğu ve şirkete kesin fizibilite hazırlaması için yetki verdiği ifade edilerek, bu konuda dönemin bakanı Cumhur Ersümer'in olurunun alındığı anımsatıldı. ''KEYFİYET FİRMAYA BIRAKILDI'' Danıştay incelemesinden sonra bakanlık ile firma arasında 26 Haziran 1998 tarihinde imtiyaz sözleşmesi imzalandığı anımsatılan raporda, işlerin sözleşme hükümlerine aykırı yürütüldüğü görüşüne yer verildi. Sözleşme hükümlerine göre şirketin yer teslimini talep edebilme ve işe başlama aşamasına gelememiş olmasına rağmen dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın 1 Kasım 1998 tarihinde yer teslimi yapılmayan tesislerin temelini törenle attığı kaydedildi. Raporda, sözleşme hükümlerine uyulmaması nedeniyle inşaat süreçlerinin kontrol mekanizması olmadan yürütüldüğü ifade edilerek, ''Kamu yararını ve yatırımın sağlıklı yapılmasını kollaması gereken bakanlığın yeterli ve gerekli denetim ve yönlendirme işlevini yerine getirmeyerek, süreci bütünüyle şirketin kendi keyfi ve ticari işleyişine teslim ettiği tespit edilebilmektedir'' denildi. Bakanlığın, firmadan kaynaklanan eksiklikler olması halinde sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme yetkisi olduğu belirtildi. ''BAKANLIK'TAN TEAŞ'A DAYATMA'' Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun uyarınca, bölgedeki elektrik dağıtımını yapmakla görevli şirketin Kayseri ve Civarı Elektrik Türk A.Ş olduğuna, bakanlığın ise elektrik satışına ilişkin tarifeyi belirleyeceğine işaret edilen raporda, şöyle denildi: ''TEAŞ, elektrik enerjisini, yürürlükteki tarifenin çok üstünde fiyatlarla, bütün üretilen veya emre amade enerjiye alım garantisi vererek, Kayseri Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş'den almaya, aradaki fiyat farkını Hazine'den kendisi karşılayarak daha ucuz tarife üzerinden Kayseri ve Civarı Elektrik Türk A.Ş'ye satmaya bakanlık tarafından zorlanmaktadır. Bu zorlama ise bakanlık ile şirket arasında imzalanan imtiyaz sözleşmesine konulan hükümler ve o hükümlerin gereği olarak, TEAŞ ile şirket arasında imzalanması istenilen elektrik satış anlaşması ile dayatılmaktadır.'' ÖNCELİKLİ PROJE DEĞİL Yamula hidroelektrik santralinin, DPT'nin koordinatörlüğünde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, TEAŞ, DSİ ve BOTAŞ'ın katılımlarıyla yürütülen Elektrik Enerjisi Planlama Çalışması'nda tespit edilen öncelikli projeler arasında yer almadığının altı çizilen raporda, bakanlığın barajla ilgili çalışmaları ısrarla sürdürdüğü ifade edildi. Raporda, elektrik satış anlaşmasının TEAŞ tarafından imzalanmasının, hem kurum olarak TEAŞ'ın çıkarlarına uymadığı hem de öncelik verilmeyen bir santral yapımından dolayı Hazine'yi gelecek yıllarda yüklü ödeme yükümlülüklerine soktuğu için Hazine'nin ve kamunun çıkarlarına uymadığı görüşü dile getirildi. HAZİNE'YE YÜK Elektrik satış anlaşmasının imzalanması halinde Yamula hidroelektrik santralinin işletmeye geçtiği ilk yıl TEAŞ'ın üretilen elektrik enerjisini Kayseri Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş'den 8.98 cent/kwh'ten satın alacağı, Kayseri ve Civarı Elektrik Türk A.Ş'ye 3 cent/kwh'e satacağı anlatılan raporda, TEAŞ üzerinden Hazine'nin tarifeye yansıtılacak diğer etkenler hariç 25 milyon 252 bin 900 dolar ödeme yükümlülüğü altına sokulduğu belirtildi. İmtiyaz sözleşmesine göre elektrik satış anlaşması imzalanmadan önce Hazine Müsteşarlığı'nın olumlu görüşünün alınmasının zorunlu olduğuna işaret edilen raporda, TEAŞ ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 11 Ekim 1999 tarihinde mutabık kalınan anlaşmayı görüş için Hazine'ye gönderdikleri, ancak anlaşmanın 29 Eylül 2000 tarihinde Hazine görüşü beklenmeden Muzaffer Selvi ve Ünal Peker'in de katılımlarıyla yapılan TEAŞ yönetim kurulu toplantısında usulsüz olarak kabul edildiği, TEAŞ adına Selvi ve Seçkin Ülgen tarafından imzalandığı kaydedildi. Raporda, TEAŞ'ın, firmanın Hazine garantisinden feragat ettiğine ilişkin taahhütnamesi üzerine, 7 Mayıs 2001'de tekrar Hazine'den görüş istediği de belirtildi. ''SORUN SİYASİ YAPILANMA'' Raporun sonuç bölümünde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda ve bakanlığın etkilemesiyle bağlı kuruluşlarda şekillenen yapının, enerji sektöründe tanımlandığı gibi bir planlama anlayışının uygulanmasını imkansız hale getirdiği ifade edilen raporda, şu görüşlere yer verildi: ''Yamula projesi uygulamasında da açıkça görüldüğü gibi bu yanlış politikaların kamu adına yeterli ve yetkin bir denetleme ve yönlendirme yapılmaksızın, kamuya ait doğal kaynakların imtiyaz tekelleri oluşturacak şekilde özel sektör ve yabancı sermayenin yağmalamasına teslim edilmesi boyutu kazandığı görülmektedir. Siyasi erki elinde bulunduranlar, siyasi iradelerini, angaje oldukları bu yanlış anlayışlarına işlerlik kazandıracak yapılanmalar oluşturma, onunla uyum sağlayacak unsurları inisiyatif noktalarında görevlendirme yönünde kullanmışlardır. Kamu yararı gözetilmeksizin, belirli çevrelere menfaat sağlamaya yönelik uygulamaların içinde yer alan ve bu durumu bilen kimi insanların o menfaatten pay alma istekleri ve bu isteklerin belirli ölçülerde karşılanmasıyla söz konusu çarpık politikalar işlerlik kazanabilecektir. Olayımızda sanıkların suçlama konusu eylemlerinin de bu çerçevede cereyan ettiği anlaşılmaktadır. Projeye ilişkin gelişmelerle ilgili bilgilerini ve konumlarını kendilerine menfaat sağlama yönünde değerlendiren sanıkların, imzalanmaması gereken anlaşmanın TEAŞ yönetim kurulunda onaylanmasını ve kurum adına imzalanmasını sağladıkları anlaşılmaktadır.''