‘Kara Para Aşk' dizisinde ‘Nilüfer' karakterini canlandıran Bestemsu Özdemir, MBC4 kanalında yayınlanan ‘Turki Ekstra' programında kendisi ile ilgili bilinmeyen bütün soruları yanıtladı. Özdemir, eğitimi sırasında oyuncu olmayı hiç hayal etmediğini ‘Mücevher tasarımı' alanında eğitim görmek istediğini söyledi. Özdemir, üniversite sınavına girdiği yıl bu bölümün kapanması üzerine moda tasarımı eğitimine yöneldiğini ve halen İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Moda Tasarımı Bölümü öğrencisi olduğunu anlattı. Bir jeans firması için fotomodellik yaptığını, çekilen fotoğraflarının tüm dünyada kullanılması ile kendisine iş teklifleri geldiğini belirten Bestemsu Özdemir, "Modelliği sevmedim. Benlik bir şey değil. Halen menajerim olan Cem Tatlıtuğ'a mail attım. Fotoğraflarımı görünce, ‘Gel oyunculuk deneyelim. Ben model çalışmıyorum' dedi. Onun üzerine deneme çekimlerine gittim. Olmadı, oradan beni başka bir yere aldılar. Bir anda kendimi dizi setinde buldum, o iş bitti, başka bir iş geldi. Şu an bir şirketin oyuncularından biriyim. Bambaşka bir yere geldi" dedi. Bestemsu Özdemir'in yaptığı özel açıklamalardan bölümler şöyle: "PEK BİR ŞEY YEMİYORUM": Pek bir şey yemiyorum. İşin sırrı o. Çok sağlıksız bir şey bunu asla yapmasınlar. Bünyem artık buna alıştı. Annem de çok zayıf bir kadın; 48 yaşında olmasına rağmen 34 beden. Günde 1, en fazla 2 öğün genelde salata yiyorum. Ama içinde peyniri bir şekilde proteini olan salatalar yiyorum. Et, tavuk yerine balık tüketiyorum. Saat 19.00'dan sonra pek bir şey yememeye çalışıyorum. Abur cubur, ekmek, makarna, pizza, gibi birçok şeyi yemem. Benim için en güzel menü; ızgara sebze yanında bir salata falan müthiş. "54 BÖLÜM AĞLADIM": Kara Para Aşk'ı 54 bölüm çektik. Hepsinde ağladım. Biraz role inanmakla da alakalı aslında. Yengeç burcuyum çok ağlarım ben. İlk birkaç bölümde gözyaşı aksın diye destek aldım. Yönetmenimiz ‘Duygumuzu kullanalım' deyince dizi boyunca kendi kendime ağlamaya başladım. Bir köşeye çekilip doluyorum, sonra ‘hazırım' deyip sahnede hıçkırarak ağlayan bir kız oluyorum. TUBA BÜYÜKÜSTÜN İLE TANIŞIRKEN GERGİNDİM: Tuba Büyüküstün ile anlaşıldıktan sonra biz 'iki kardeş' Hazal Türesan ve ben onunla tanışmaya götürüldük. buluştuğumuzda ben çok gergindim; senelerdir televizyonda izlediğim biri ile karşılaşacaktım ve ilk defa bu kadar büyük bir projenin içindeyim. Nebahat Çehre, Erkan Can, Engin Akyürek, bütün kadro çok iyi bildiğimiz insanlardı. Tanımadığım Tuba ile ilgili gergindim açıkçası. İçeri girdiği an çok güzel bir enerjisi var. Bütün gerginliğimizi ilk bakışıyla zaten yok etti. Tanışma bittikten, yönetmenlerimiz gittikten sonra biz birkaç saat daha oturduk, orada çok büyük keyifle sohbet ettik. Enerjisi ve her şeyi ile çok iyi ve çok güzel bir insan. "İLK ÖPÜŞME SAHNESİNDE ZORLANDIM": En zorlandığım sahne ilk öpüşme sahnemdi. Hayatımda ilk defa bir dizi içinde biriyle öpüşme sahnesi çekecektim. Sonra kaçırılma sahnesi çektik ve onun dışında ben iki üç kere daha kaçırıldığım sahneler de benim için çok kolay değildi. Travması olan hem bir yanda çok korkan ve hem bir yanda ayakta durmaya çalışan çok duygu barındıran sahnelerdi. Ama ‘Nilüfer'i en çok sevme nedenlerimden biri de o açıkçası. KENDİ KIYAFETLERİMİ DE GİYDİM: Dizi içinde kendi pantolonlarımı giydim. Kara Para Aşk ve 'Nilüfer' benim için en popüler projeydi. Orada zengin, varlıklı ve havalı bir kızı oynadım. Kıyafetlerimi kostüm sorumlumuz getirtiyordu. Evden getirdiğim çok fazla kostümüm oldu. Moda tasarım okuduğum için o ister istemez bir noktada devreye giriyor ve oynadığım karakteri biliyorum, analizini herkesten iyi çıkarmak zorundaydık. Beste (kendisi) aslında Nilüfer'i yansıtıyordu. MISIRLI SANATÇI İLE KLİP; Mısırlı ünlü şarkıcı Mohamed Hamaki benimle klip çekmek için ilk geldiğinde çok şaşırmıştım. Beni seçtikleri için çok mutlu oldum. Dubai, Abu Dabi'ye gittik. 13 gün kaldık orada. Abu Dabi'ye gittiğimizde ülkenin kuruluş yıldönümü kutlamaları vardı. Her şeyi ile çok güzel çok farklı bir kültür. Aslında çok da uzak değiller bize. Çok farklı olduğumuz noktalar da var ama Müslümanlıktan da gelen bir yakınlık var. Kendimi çok yabancı hissetmedim . 2 YAŞINDAYKEN ANNEM BABAM BOŞANDI: Babam ile annem boşandıklarında 2 yaşındaydım. 2-3 sene Ankara'da anne annem, dedemle Ankara'da yaşadım. Baba tarafıyla uzak büyüdüm, çok fazla bir şey paylaşmadım . Hala da paylaşmıyorum. Annemler boşandıktan sonra şu anda 'Rober' diye bir beybabam var. Kötü beybabalardan değil. 16 senedir beraberiz. Bana babalık yaptı. O yüzden boşanmış ailelerin çocuklarının yaşadığı travmayı yaşamadım ben. "ERKEK ÇOCUKTUM": Bende genç kızlık dönemi biraz daha uzun sürdü. Ergenliğe giriş döneminde hepimizde bir erkeksi tavır bizde vardı. Ama bende biraz uzun sürdü. Ailem de biraz tedirgin olmuştu. Saçımı asla açmazdım. 16-17 yaşındaydım herhalde ve tek kaştım ve almayı hiç düşünmedim açıkçası. Okulda iddiaya girip kaşlarımı aldılar ben de ‘Fena olmadı' derken ailemle Fethiye'de tatil dönüşü etek falan bakmaya başladım. Nasıl olduğunu hiçbirimiz ben de bilmiyorum. Hep sordular ‘Aşık mı oldun, ne oldun?' diye. Hayır aşık olmadım, öyle bir şey hissetmedim. Neden değiştiğimi gerçekten bilmiyorum. Belki o süre dolmalıydı artık. Gerçekten bir erkek çocukken sürekli kavga eden maç yapan, erkeklerle takılan bir ‘Erkek çocukken', bir anda topuklu ayakkabı giyen, daracık pantolonlar, makyaj, saçımı yaptırayım falan diyen biri oldum. Nasıl oldum hiç bilmiyorum. RESİM İLE RAHATLIYORUM: Resim bir şekilde deşarj olma yöntemi her halde. Yoğun çalışan insanlarız. Resim sevdam ilk atölyeye gittiğimde başladı. Kara kalem çalışırken yağlı boya resim yapan insanları görünce çok özenip evde kendi kendime denemeye başladım. Bunun beni çok rahatlattığını fark ettim. Klasik müzik açıp resim yaptığımda bir şekilde rahatlıyor ve deşarj oluyorum. Heykel, seramik kendi kendime öyle başlayıp o da aynı şekilde çok iyi geldiği için devam ettim. Boş zamanım olduğunda uyuma yerine onu yapmayı tercih ediyorum. Resim yaparken kıyafet de çiziyorum. Yurt dışına satış yapan birkaç arkadaşım için daha önce deri ceket koleksiyonu hazırladım. Moda tasarımı gerçekten sevdiğim bir şey. Ufak koleksiyon adı altında çalışma yapabilirim o kadar. Örneğin İspanyol pantolonlar çok istediğim bir şey. Birkaç küçük tasarımım var. Yapmak istediğim daha pratik şeyler. Temellerini satıp yanına aparatlarını satabileceğim. Öyle geniş moda tasarımına dair çok fazla hayalim yok açıkçası.