Bestekar Hacı Arif Bey vefat yıl dönümünde anılıyor
Abone ol"Kürdilihicazkar" makamı ve "Müsemmen" usulünün sahibi 19. yüzyılın en önemli Klasik Türk müziği bestekarların Hacı Arif Bey'in vefatının üzerinden 138 yıl geçti.
Asıl adı Mehmed Arif olan usta bestekar, Eyüp Mahkemesi başkatiplerinden Ebubekir Efendi'nin oğlu olarak 1831'de Eyüp'te dünyaya geldi.
Küçük yaşlarındayken sesinin güzelliğiyle dikkati çeken ve gittiği mektebin ilahicibaşısı olan Hacı Arif Bey, ilk musiki derslerini komşusu bestekar Şahinbeyzade Mehmed Bey'den aldı.
Musikide ilerleme kaydedince hocası Mehmed Bey onu Hamamizade İsmail Dede ile tanıştırdı, usta bestekar bir müddet de İsmail Dede'den ders gördü.
Ünlü bestekar genç yaşta mabeyinci oldu
Muzıka-yi Hümayun'un Türk musikisi kısmına kaydolan Arif Bey, 1844'te Bab-ı Seraskeri Kalemi'nde katip yardımcısı olarak göreve başladı.
Hacı Arif Bey, Sultan Abdülmecid'den yakınlık gördü ve 20'li yaşlarında mabeyinci oldu. Bir müddet sonra ise Harem-i Hümayun'daki cariyelere meşk hocası tayin edildi.
Sarayda çeşitli görevlerde çalışan usta bestekar, bazı bestelerini Harem-i Hümayun'daki serhanendelik ve meşk hocalığı vazifelerinde ortaya koydu.
Hamamizade İsmail Dede'den sonra özellikle şarkı formunda Türk musikisinin en önde gelen sanatkarı kabul edilen Arif Bey, bir gecede sekiz şarkı besteledi. Hatta Sultan Abdülaziz'in verdiği bir güfteye yedi ayrı makamda beste yaptı.
Bekir Sıtkı Sezgin, Hacı Arif Bey'in İslam Ansiklopedisi'ndeki maddesinde Türk musikisinde "neo-klasik" ve "romantik" denilen sanat akımının kurucusu olduğunu belirterek, şunları yazmıştır:
"Kendisinden önce neo-klasik tarzda III. Selim, Hamamizade İsmail Dede, Şakir Ağa gibi bestekarlar şarkı bestelemişse de Hacı Arif Bey bu alanda çığır açmıştır. Ritim çeşitliliği, melodi renkliliği ve zenginliğiyle dikkati çeken şarkı bestekârlığındaki üstün seviyesiyle Hacı Arif Bey bu formun gerçek anlamda ihya edicisi kabul edilmelidir. 'Fasl-ı atik' ve 'fasl-ı cedid' olarak ikiye ayrılan Muzıka-yi Hümayun'un fasıl takımındaki fasl-ı atik kadrosunda yer alan ve saraydan ayrı kaldığı yıllarda da bu çalışmalarını devam ettiren Arif Bey'in tesirinde kalmayan şarkı bestekarı yok gibidir. Bunlar arasında, aynı zamanda talebesi olan ve sanat anlayışının en güçlü temsilcisi kabul edilen Şevki Bey'in farklı bir yeri vardır. Ayrıca Kanuni Mehmed Bey, Mustafa Servet Efendi, Santuri Edhem Efendi, Leon Hancıyan, Giriftzen Asım Bey ve Lemi Atlı gibi musikişinaslar da onun meşhur talebelerindendir."
Ezberinde binlerce eser bulunurdu
Kuvvetli bir hafızaya sahip olduğundan ezberinde binlerce eser bulunan bestekar, aynı zamanda Türk musiki tarihinin sayılı hanendeleri arasında yer aldı. Okuyuşundaki güzel tavrı hocası Haşim Bey'den alan Arif Bey, müstesna bir icra üslubuna sahipti.
Hacı Arif Bey, 1876'ya kadar beş yıl süreyle Şura-yı Devlet'te katiplik ve Beykoz'da maliye müdürlüğü görevlerinde bulundu.
II. Abdülhamid tahta çıktığı zaman Zincirlikuyu'daki çiftliğinde münzevi bir hayat yaşayan bestekar, padişah tarafından kolağası rütbesiyle yeniden Muzıka-yi Hümayun'a alındı.
Hacı Arif Bey hiçbir sazı çalmasını, hatta nota yazısını dahi öğrenmediği halde bestekarlık dehasıyla zamanının musikişinasları arasında özel bir yere sahip oldu.
Usta bestekar, 1000'i aşkın şarkı besteledi
Geleneksel meşk yöntemiyle yetişen, şiirle de uğraşan ve bir kısım bestelerinin güftesini bizzat yazmış olan usta bestekar, 1000'i aşkın şarkı besteledi. Bugüne ulaşan eserleri 44 makamdan oluşan Hacı Arif Bey, en fazla nihavend, kürdili-hicazkar, hicaz, suzinak, karcığar, uşşak, hicazkar, muhayyer, hüzzam, rast, saba, ısfahan ve hüseyni makamlarını tercih etti.
Vefatından bir yıl kadar önce kalp hastalığına yakalanan Hacı Arif Bey, 28 Haziran 1885'te Muzıka-yi Hümayun'daki odasında vefat etti ve Beşiktaş'ta Yahya Efendi Dergahı'nın haziresine defnedildi.