Beslenmenin grafikleri
Abone olÜlkemiz için bir besin şeması var mı bilmiyoruz. Ama bu şema Çin’de bir tapınak şeklinde, Kanada’da bir gökkuşağı, Amerika’da ve batı ülkelerinde ise pirami
Nasıl bir beslenme? Her ülkenin bir beslenme biçimi, beslenmede
vazgeçemedikleri var. Peki insanın sağlıklı beslenmesi ve
hastalıklara karşı kendisini koruyabilmesi için, bütün ülkelerin
beslenme biçimlerinde ortaklıklar var mı ve bunlar alınıp
uygulanabilir mi? İşte size bilimin bu konudaki temel soruları ve
bulduğu yanıtar... Ülkemiz için bir besin şeması var mı bilmiyoruz.
Ama bu şema Çin’de bir tapınak şeklinde, Kanada’da bir gökkuşağı,
Amerika’da ve batı ülkelerinde ise piramit. Besinler ile ilgili her
ulusun bilgi şeması ve beslenme önerileri görüntü olarak
birbirinden ne kadar farklı olsa da, içerik ve verilen ana öğüt her
yerde aynı: Bezelye ve yulaf yiyin, yumurta ve eti azaltın.
Kanada’nın gökkuşağında örneğin, ekmek ve tahıl en dıştaki,
dolayısıyla en uzun olan kuşağın içinde yer alır. Kuşağın rengi
buğdayı temsil ettiği için sarı. Sebze ve meyveler yeşil renkli
ikinci kuşakta, süt ürünleri ise mavi renkli üçüncüde. En içteki ve
en küçük olan kırmızı renkli son kuşakta ise et ve balık ürünleri
bulunuyor. Ancak Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)
verilerine göre bütün Kuzey Amerikalılar et ve balığı, sebze ve
meyveden 2 misli daha fazla tüketiyor. Et ve et ürünleri konusunda
hassas olan Çinlilerin de kendi besin rehberlerine tam olarak
uydukları söylenemez. Türkiye’de çeşitli kesimlere göre beslenme
farklılık gösteriyor. Burada zenginlik ve yoksulluk rol oynuyor.
Ancak ülkemizde çok yaygın olarak ‘kötü beslenme’ en önemli sorun
ve bu beslenme de çeşitli hastalıkların kaynağı. HER ÜLKENİN
BESLENME KÜLTÜRÜ AYRI Hemen hemen her ülkenin kendi beslenme
rehberi buğday, yulaf gibi tahıl ürünlerinin sağlıklı bir gıda
programının temeline yerleşiyor. ABD’de ve Avrupa’da bu ürünler
ortalama bir beslenme rejiminin üçte birini oluşturuyor. Pirincin
çok önemli olduğu Asya’da bu tür ürünler günlük kalorinin yüzde
50-60’ına ulaşıyor. Yine temel öneriler aynı kalsa da her piramit,
gökkuşağı ya da daire, ait olduğu ulusun kendine özgü beslenme
kültürünü de yansıtıyor. Örneğin Meksikalılarda fasulye ön plana
çıkarken, Çinliler pirinçten, Almanlar da ekmek ve benzeri unlu
ürünlerden vazgeçmek istemiyor. İşin ilginci, hiçbir beslenme
rehberinin insanın asla vazgeçmek istemediği damak zevki olan
şekeri ve tatlıyı listesine yerleştirmemesi. Kimileri, örneğin
Çinliler, İsveçliler, Almanlar ve Portekizliler listelerinde
tatlıya hiç yer vermiyor. Bizde ise tatlı önemli bir tutuyor. Buna
karşın Kuzey Afrikalılar kalorilerinin yüzde 9’unu şekerli
gıdalardan alırken Avrupa’da bu rakam yüzde 11, ABD’de ise yüzde 18
oranında. İster tatlı gibi güzel ancak kalorili şeyler yüzünden,
ister ekonomik imkansızlıklardan olsun, insanlar için sağlıklı bir
beslenme programı uygulamak hiç de kolay değil. Özellikle de
çocukluktan beri farklı beslenme alışkanlıkları kazanılmışsa. Öyle
olunca bugün dünyanın en çok rastlanan sorunlarının başında obezite
geliyor. Zengini, yoksulu hiç fark etmeden tüm ülkeler farklı bir
sebepten obeziteyle boğuşuyor. Obezite, zengin ülkelerde
yoksulların, yoksul ülkelerde ise zenginlerin hastalığı oluyor.
Obezite, dünyada o kadar yaygınlaştı ki, şimdi ortalarda yüzlerce
sağlıklı beslenme programı, diyet ve rejim reçetesi dolaşmaya
başladı. Hatta bazen birbirlerinin tam zıddı öneriler içeren
bilgilerle. Dolayısıyla beslenme rejimleri konusunda insanın aklına
bir dolu soru takılıyor. Ünlü bilim dergisi Nature işte bu
soruların bazılarına yanıt aradı. SORU 1 Bilim yeni beslenme
önerilerini, diyet rehberlerini nasıl geliştirdi? YANIT: Öncelikle
her geleneksel gıda grubundaki ürünler, meyveler, sebzeler etler,
yağlar ve tatlılar birbirleri ile karıştırıldı ve biraraya
getirildi. Tıp dünyasının beslenme referanslarına uygun olarak, bu
ürünlerden kombinasyonlar yapıldı. İnsanların cinsiyeti, yaşları ve
harcadıkları günlük enerji miktarına göre almaları gereken kalori
oranları doğrultusunda bir dizi beslenme şeması ortaya çıkartıldı.
Ancak uzmanlara göre bu beslenme programları ulusların gıda
alışkanlıkları da göz önünde tutularak geliştirilmeli. Örneğin
ABD’de E vitamini, kalsiyum, magnezyum, potasyum, lifli yiyecekler
ve A vitamini içeren ürünlerin yeterli tüketilmediği gerçeği göz
önünde tutularak buna göre düzenlemeler yapıldı. SORU 2 Hangi
ülkelerin ya da hangi kültürlerin beslenme alışkanlıkları en iyi?
YANIT: Bu konuda farklı gruplar karşı karşıya gelmiş durumda.
Birçok insana göre geleneksel Akdeniz beslenme rejimi en sağlıklı
olanı. Ancak gıda piyasasının da küreselleşmiş olması sonucunda
hazır gıdalar ve fast food tarzı geleneksel beslenme
alışkanlıklarının içine girdi, bunun yanı sıra dünyanın her yerinde
teknolojinin getirdiği rahatlıkla insanların fiziksel aktiviteleri
de azaldı. İçinde bulunduğumuz dönemde en sağlıklı beslenenleri
uyumlu ve dengeli beslenme için bilinçli gayret sarf edenler olarak
tanımlamak en doğrusu. Örneğin Hollanda’da Wageningen Gıda
Bilimleri Merkezi’nden Martijn Katan, ABD ile ilgili yaptığı
araştırmasında Kaliforniya’da orta yaşlarına gelmiş eğitimli
kadınların bilinçli beslenme konusuna özel önem verdiklerini
söylüyor. Tabii bu arada Finlandiya gibi beslenme alışkanlıklarının
değişmesi için ulusal bağlamda ciddi çaba gösteren ülkeler de var.
1970’li yılların başında Finli erkekler tüm dünya ile
kıyaslandığında en fazla kalp krizi geçiren grupta yer alıyorlardı.
Beslenme alışkanlıklarında süt, peynir ve tuz ön plana çıkarken
meyve ve sebze tüketimi azdı. Bilinçli bir ulusal eğitim programı
uygulanması sonucu bu ülkede beslenme tarzı son 30 yıl içinde
önemli değişikliğe uğradı. Bugün Finli erkeklerin kalp krizi
geçirme oranı 1970’lerle kıyaslandığında üçte 1 oranında azalmış
durumda. HÜRRİYET