Beşiktaşlılar yanlış evliyaya gitmiş
Abone olBeşiktaşlılar, İstanbul’un en önemli evliyalarından olan Şeyh Yahya Efendi’nin tekkesinde takım halinde el açıp dua etmelerine rağmen yenilgiden kurtulamadı.
Beşiktaşlılar, İstanbul’un en önemli evliyalarından olan Şeyh
Yahya Efendi’nin tekkesinde takım halinde el açıp dua etmelerine
rağmen Trabzon'dan 1-0 yenik ayrıldı. Hürriyet Gazetesi'nden Murat
Bardakçı, Beşiktaş'ta bulunan Yahya Efendi'nin aslen Trabzonlu
olduğunu yazdı: Yanlışlıkla Trabzonlu evliyaya gidince maçı
kaybettiler Şimdi, yenilginin sebebini tartışan kulüp
yöneticilerine, bu sebebi açık şekilde söyleyeyim: Maçı, size
Beşiktaşlı olduğunu zannederek türbesinde dualar ettiğiniz Yahya
Efendi kaybettirdi beyler! Kaybettirdi, zira ‘Bize Trabzonspor’u
yere sermeyi, stada gömmeyi ve iyi bir puan alarak dönmeyi nasib
eyle yááá Şeyh!’ diye niyazlarda bulunduğunuz Yahya Efendi, halis
muhlis Trabzonlu idi ve memleketinin takımının yenilmesini
istemenize çok kızdı! Dolayısıyla bundan böyle bir evliyadan medet
ummadan önce, o evliyanın nereli olduğunu iyice incelemeniz
gerekiyor. FENERBAHÇE ve Galatasaray’dan sonra, galibiyeti büyüde
yahut başka güçlerde arayan takımların arasına Beşiktaş da katıldı.
Üstelik Beşiktaşlılar sadece büyü tartışmalarına konu olmakla
kalmadılar, türbe ziyareti yapıp bir evliyanın ruhundan medet
umdular. Yöneticiler, söylenenlere bakılırsa, Norveç’in Bodo Glimt
takımı ile geçen hafta oynanan maç öncesinde Kurtuluşlu Hatice
adındaki falcı kadına İnönü Stadı’nın heryerini aratmışlar, soyunma
odasında düğümlü ceviz taneleri ile muskalar çıkmış ve Hatice’nin
karşı büyüsü sayesinde Bodo Glimt sahadan 1-0 mağlup ayrılmıştı.
Siyah beyazlı yöneticiler büyü iddiasını yalanladılar ama Glimt
maçından iki gün sonra karşılaşacakları Trabzonspor’u yenebilmek
için Beşiktaş semtinin en saygın evliyalarından olan Yahya
Efendi’nin türbesine takım halinde gidip dualar ettiler. Hatta,
türbe ziyaretine Beşiktaş’ın başka dinden olan oyuncusu Norveçli
John Carew ile İspanyol hoca Vicente Del Bosque bile katıldı. Ama,
edilen dualar bir netice vermedi ve Beşiktaş, Trabzon’dan 1-0
mağlup ayrıldı. Şimdi, bütün bu dualardan sonra büyük ümidlerle
gidilen Trabzon’dan mağlup şekilde dönülmesinin hüznünü yaşayan
Beşiktaşlı yöneticilere, yenilginin sebebini açık şekilde
söyleyeyim: Maçı, size Beşiktaşlı olduğunu zannederek türbesinde
dualar ettiğiniz Yahya Efendi Hazretleri kaybettirdi beyler!
Kaybettirdi, zira ‘Bize Trabzonspor’u yere sermeyi, stada gömmeyi
ve iyi bir puan alarak dönmeyi nasib eyle yááá Şeyh!’ diye
niyazlarda bulunduğunuz Yahya Efendi, halis muhlis Trabzonlu idi ve
memleketinin takımının yenilmesini istemenize çok kızdı! Galibiyeti
size vermesi mümkün olamayacağı için hemşehrilerinin takımında
oynayan Gökdeniz’in golü vasıtasıyla sizleri sahadan mağlup olarak
çıkarttı! Şimdi, Beşiktaşlılar’ın ziyaretinden sonra gazetelerde
adından sıkça bahsedilen Şeyh Yahya Efendi’nin kim olduğunu kısaca
yazayım: Trabzon Kadısı Ömer Efendi’nin oğlu idi ve 1495’te
Trabzon’da doğdu. Annesi Afife Hatun, Kanuni Sultan Süleyman’ın
sütannesi, Yahya Efendi de dolayısıyla hükümdarın sütkardeşiydi.
Üveysi tarikatine mensuptu, Trabzon’da müderrislik yani medrese
hocalığı yaptı, daha sonra İstanbul’a gelip satın aldığı arazide
kendi tekkesini kurdu ve sütkardeşi olan zamanın hükümdarı Kanuni
Süleyman’dan büyük saygı gördü. Kanuni’den dört sene sonra, 1570’te
vefat eden Yahya Efendi’nin cenaze namazını zamanın meşhur
şeyhülislámı Ebussud Efendi, Süleymaniye Camii’nde kıldırdı ve
Şeyh, Beşiktaş’taki tekkesine defnedildi. Tekke, Şeyh’ten sonra
vakıflarla zenginleşti, İstanbul’un en önemli dergáhlarından biri
haline geldi ve başta hanedan mensupları olmak üzere memleketin çok
sayıda ileri geleni tekkenin bahçesine defnedildi. Adı
Beşiktaşlılar’ın Trabzon maçı öncesinde yaptıkları ziyaretle
gündeme gelen ama kimi gazetelerin 17. yüzyılın meşhur
şeyhülislámlarından Yahya Efendi ile karıştırdığı, kiminin de dört
asır ileriye getirerek Beşiktaş Kulübü’nün kurucularından yaptığı
Şeyh Yahya Efendi’nin hayat hikáyesi, kısaca işte böyle. Bütün
bunları, Beşiktaş yöneticilerinin bundan böyle destek isteyecekleri
evliyanın seçiminde hata yapmamaları için yazıyorum. Yahya Efendi
önemli bir isimdir, gidip tabii ki dua edebilir, hatta galibiyet
isteyebilirsiniz ama işin içine Şeyh’in vatanı olan Trabzon’u
karıştırmadan... Beşiktaş yöneticilerinin öncelikle yapmaları
gereken iş, bir evliyadan medet ummadan önce, o evliyanın nereli
olduğunu iyice incelemektir. Eskiden mezarlık olan İnönü Stadı’nı
her maç öncesi tütsülemek gerekir SEZON başında yaptığı
transferlere rağmen şampiyonluk bir yana, şimdi küme düşme
tehlikesiyle karşı karşıya kalan Beşiktaş kulübünün yöneticilerine
naçizane bazı tavsiyelerim var: Beşiktaş’ta yatan evliyaların
hiçbiri Beşiktaşlı değildir, başka yerlerden gelmişlerdir. Meselá
Baba Sungur Tekkesi, Bizans’tan kalmadır. Üzerinde şimdi Çırağan
Oteli’nin bulunduğu Mevlevihane, Gelibolu Şeyhi Mehmed Hakiki Dede
tarafından kurulmuştur. Ebulhüda ve Ertuğrul Tekkeleri’nin
kurucuları Arap, Neccarzade’nin ilk sahipleri ise Bursalıdır.
Beşiktaş’ta Beşiktaş doğumlu Müslüman evliya yoktur ama
Müslümanların da ziyaret ederek mum diktikleri Rum ve Ermeni
evliyaların birçoğu doğma büyüme Beşiktaşlıdır. Bu hususu unutmamak
gerekir. Bir diğer konu: Size ait olan İnönü Stadyumu, eski
Ayaspaşa Mezarlığı’nın alt parseline inşa edilmiştir. Bir zamanlar
Müslümanlar ve Hristiyanlar tarafından ortaklaşa kullanılan
mezarlık, geçmişte Türk basınının öncülerinden olan Şinasi’den
Osmanlı tarihçisi Siláhdar Fındıklılı Mehmed Ağa’ya kadar birçok
önemli kişiye ebedi istirahatgáh olmuş, daha sonra mezarlar
kaldırılmış, arazi iskána açılmış ve Beşiktaş’ın hissesine şimdi
stadyumun bulunduğu yer düşmüştür. Beşiktaş’ın yöneticilerine,
mezarlık olan yerlerde yapılan inşaatın pek hayır getirmeyeceği
yolundaki eski bir inancı hatırlatıyorum! Bence, her maç öncesinde
stadın değişik yerlerinde tütsüler yakmanız, dualar etmeniz ve
arazinin asıl sahiplerini, yani eskiden orada yatanların ruhlarını
üzerlerinde iki saat boyunca koşuşarak rahatsız edeceğiniz için
helállik istemeniz gerekir. Yazı: Murat Bardakçı Kaynak:
Hürriyet