Berlusconi dönemi krizle başladı

Yürütme organı olan Komisyon'un kulislerinde ve basında, ''nasıl bir politika izleyeceği bilinmeyen, sağı solu belli olmayan bir lider'' olarak nitelenen Berlusconi'nin kendi ülkesinde geçirdiği ''adli sarsıntıların'', ''AB Dönem Başkanlığı'na gölge düşüreceği'' ileri sürülüyor. Diplomatlar, ''kendi paçasını kurtarmak için af yasası çıkaran bir başbakanın saygınlığının tartışılacağını'' ifade ediyorlar. ''Dönem Başkanlığı'nı üstlenenler ılımlı olmak durumundalar, oysa Berlusconi'nin böyle bir kişiliği yok'' diyen diplomatik kaynaklar, İtalya Başbakanı'nı ''fazla ABD yandaşı'' olmakla da suçluyorlar. Berlusconi'ye yönelik eleştiriler arasında, ''Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile görüşmeyi reddetmek'', ''AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi ile çatışma içinde olmak'', ''Rusya, Ukrayna ve İsrail'in uzun vadede AB üyesi olabileceğini savunmak'', ''ülkesindeki iç politikaya yönelik göz boyama hedefli hamleler hazırlamak'', ''aşırı sağla işbirliğini sürdürmek'' gibi unsurlar da bulunuyor. ''Dış politikada ABD çizgisini izleyen ve AB'li ortaklarını dikkate almayan'' Berlusconi ile Komisyon Başkanı İtalyan Prodi arasında ''boks müsabakasının'' şiddetleneceğini savunan uzmanlar, iki politikacı arasında savaşın, 1996'da İtalya'daki seçimlerde rakip oldukları dönemden beri devam ettiğini anlatıyorlar. Öte yandan Berlusconi, bir demecinde, AB Komisyonu'nun lağv edilmesi gerektiğini savunmuş, bir mahkemede yargılanması sırasında da Prodi'yi yolsuzlukla itham etmişti. Brüksel'deki görev süresinin sonuna yaklaşan Prodi'nin, İtalyan solunun liderliğine dönebileceği, bu kapsamda, siyasi rakibi Berlusconi karşısında ''bazı hamleler yapabileceği'' belirtiliyor. Prodi, yıl sonunda tamamlayacağı AB Komisyonu Başkanlığı görevini sürdürmek ve tekrar aynı göreve atanmak istiyor. Berlusconi, buna karşı çıkıyor. Berlusconi, 11 Eylül'den sonra Belçika'nın Dönem Başkanlığı sırasında, Arap ülkeleriyle diyalog arayışları artırılırken, ''Batı medeniyetlerinin üstünlüğünden'' söz ederek tepki toplamıştı. AB diplomatları, 6 aylık süreçte, dış politika alanında uzlaşmazlıkların artabileceğini, savunma alanında ise, ''ABD yandaşı İtalya'nın hiçbir adım atmayacağını'' anlatıyorlar. Türk kaynaklar, İtalya'nın, ''Türkiye'nin AB'ye katılımına desteği sürdüreceğini'' umuyor ve yıl sonunda AB Komisyonu tarafından yayımlanacak İlerleme Raporu'nun olumlu olması halinde, İtalyan Dönem Başkanlığı sonunda yapılacak zirvede Türkiye'ye yönelik ''güçlü bir mesaj'' beklentisinden söz ediyorlar.