Yer Alanya... Düzenlenen teröre lanet mitinginin ardından bir
grup, BDP Alanya İlçe Başkanlığı binası önünde toplanıyor.
'Şehitler ölmez vatan bölünmez',
'Kahrolsun PKK', 'Meclis'te terörist
istemiyoruz' diye slogan atan grup, daha sonra 'tekbir'
getirerek binaya saldırmaya çalışıyor. Araya girip onları
sakinleştirmek polise düşüyor!
Hemen ertesi gün...
Bir gün önce polisin kendini siper ederek linçten koruduğu
HDP'lilerin dağdaki savaş kelebekleri kahpece saldırarak iki polisi
şehit ediyor.
Yer bu kez Erzincan...
27 Ağustos Perşembe günü Erzincan-Kemah karayolunda sivillere
yönelik yapılan saldırının ardından polis, bir teröristi
yaralı olarak ele geçiriyor. Tedavisini yaptırmak için Erzincan
Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüyor.
Burada hastane personeli ile vatandaşlar teröriste saldırıyor ve
linç etmeye çalışıyor. İş bir kez daha polise düşüyor. Galeyana
gelen hastane personeliyle vatandaşları sakinleştiriyor ve
teröristi o cehennemin içinden çıkarıyor.
Aradan iki gün geçmeden bir saldırı daha... 3 polis, görev
başındayken yine kahpe bir saldırı sonucu şehit ediliyor. Dünya
toprakları üzerinde böyle kahpe bir örgüt daha bulamazsınız.
Bilmem neresini bu yapıya dayayan siyasetçiler her gün karşımıza
çıkıp barış kelebeği rolü oynuyor. Bir gün önce kendini kurtaran
polisi, bir gün sonra katleden bu canileri övüp "Devlet
silah bıraksın" diyor.
Saz çalarak cici oğlanı oynayan diğer siyasetçi, "Bu savaş
Saray'ın savaşıdır" diyerek milleti enayi yerine koyuyor,
Erdoğan nefreti içinde çırpınan bazı PKK sevici gazeteler ve
televizyonlar da ona hak veriyor.
Biz bu gerçekleri yazınca yandaş ve yalaka oluyoruz! Terör
örgütünün kucağında oturan medya mensupları ise halkların
kardeşliği için mücadele edenler olarak ilan ediliyor.
Dün haberlerde gözüme ilişti...
PKK'nın yerleştirdiği bombanın infilak etmesi sonucu ekmek almaya
giden 13 yaşındaki Fırat Simpil'in paramparça olmuş cesedi yolun
ortasında yatıyor.
Kaza kurşunuyla hayatını kaybeden Berkin Elvan için ülkeyi kan
gölüne çevirenlerin, bu uğurda savcının katledilmesini bile
hoşgörüyle karşılayanların kılı kıpırdamıyor.
Fırat Simsil elinde sapan, cebinde bilye, kafasında poşu ve
molotofluyla ekmek almaya gittiği sırada polisin kaza kurşunuyla
vurulsa şu an anıra anıra sokaklara çıkacak ve yeni bir ayaklanma
için tepineceklerdi. Ama onu katleden PKK olunca haberi,
"Diyarbakır'da bomba patladı: 1 ölü" diye vermekle
yetindiler. Hatta, "PKK'nın bombası erken patladı"
diye altyazı geçerek hayıflandılar. PKK'yı karalamamak adına erken
patlayan bombayı suçlayacak kadar kepazeleştiler.
Polisler katledilirken onların gündemi Sümeyye Erdoğan'ın namusuna
dil uzatmak. Tabut tabut asker cenazeleri gelirken onların derdi
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi...
Bir iktidar hırsına girmedikleri kılık kalmadı!
Çapulcu oldular, paralelci oldular, DHKP-C'ci oldular, MİT düşmanı,
devlet ve millet düşmanı, asker ve polis düşmanı oldular.
Cemaatçisi CHP'li, milliyetçisi çatıcı, medyası ve sosyetesi HDP'li
ve hadi PKK'lı oldu.
Ermeni olduklarını açıkladılar, Charlie Hebdo'cu olduklarını
açıkladılar, Esed'ci, Sisi'ci, Netenyahu'cu olduklarını
açıkladılar. Sadece kahpe olduklarını açıklamamışlardı.
Onu da 13 yaşındaki Fırat Simsil'in katledilişine sessiz kalarak
ilan ettiler!