Berkan'ın zehir zemberek yazısı
Abone olBerkan'ın, "Derin devlet'ten vazgeçmeye hazır mı siviller?" sorusuyla bitirdiği ilginç yazısını yorumunuza sunuyoruz.
MGK Genel Sekreterliği İsmet Berkan Türkiye'nin bir Genelkurmay
Başkanlığı var. Bir Kara Kuvvetleri Komutanlığı, bir Hava
Kuvvetleri Komutanlığı, bir Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, bir
Jandarma Genel Komutanlığı var. Doğal olarak bu komutanlıklara
bağlı ordular, askeri birlikler, üsler, karakollar da var. Bunların
toplamına Türk Silahlı Kuvvetleri diyoruz. TSK'nın içinde gündelik
operasyonları yürüten birimler olduğu gibi stratejik düşünen,
geleceğe ilişkin planlama yapan, tehdit değerlendirmelerinde
bulunan birimler de var. TSK, bir bütün olarak Türkiye'nin dış
güvenliğini ve kısmen de iç güvenliğini bu sayede sağlıyor,
geleceğe ilişkin planlamalar sayesinde Türkiye bir ülke
stratejisine sahip olabiliyor. Ama güvenlikle ilgili birimler
sadece TSK bünyesinde de değil. Örneğin Milli İstihbarat Teşkilatı
var Türkiye'nin. MİT'in görevi de geleceğe ilişkin planlamada bir
çeşit düşünce üretim kuruluşu gibi çalışmak, strateji çizilmesine
yardımcı olacak bilgileri üretmek. Sadece MİT de değil, bir de
İçişleri Bakanlığı -ki Jandarma da aslında oraya bağlı- da var.
Geniş istihbarat ağı, 200 bine ulaşan kadrosuyla polis teşkilatı da
bu ülkede iç güvenlik üretiminin en önemli unsuru kuşkusuz.
Türkiye'nin güvenlikle ilgili yegâne kuruluşları şimdiye kadar
saydıklarım da değil. Bir de, adliye teşkilatı var elbette.
cumhuriyet savcıları, iç güvenliğe ciddi katkı sağlıyor. Ama bütün
bunlar yetmiyormuş gibi bir de Milli Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği var. Evet, yanlış okumadınız, MGK Genel Sekreterliği
de Türkiye'de aynen TSK gibi, polis teşkilatı gibi, MİT gibi,
savcılar gibi güvenlik üretiyor; aynen Genelkurmay gibi, İçişleri
Bakanlığı gibi güvenlik stratejileri hazırlıyor. Yaygın bir yanlış
var. MGK Genel Sekreterliği, TSK'nın bir parçası sanılıyor. Oysa,
zaman zaman MGK Genel Sekreterliği ile Genelkurmay'ın aynı konuda
farklı düşündükleri de oluyor. MGK Genel Sekreterliği'nin bir
yasası, bir de yönetmeliği var. Yasayı biliyoruz, her isteyen
okuyabilir. Ama yönetmelik gizli. Yasada MGK Genel Sekreteri'ne
Cumhurbaşkanı ve Başbakan adına denetleme yetkisi veriliyor mesela.
Ve genel sekreterler bu yetkiyi kullanıyorlar. Yıllar önce bu
köşede belgesini yayımlamıştım, her başbakan her yıl yenilediği bir
genelge ile MGK Genel Sekreteri'ne yetki devrediyor. Elbette bu
genelge de gizli olduğu için kamuoyu böyle şeylerden haberdar
olmuyor. MGK Genel Sekreterliği, zaman zaman güvenlik konularının
hayli dışına taşan konularda da görevler üstleniyor. Mesela Kültür
Bakanlığı bünyesindeki sansür kurulunda MGK'dan temsilci vardı
yakın zamana kadar. Mesela Pasaport Yasası değişikliği önerisi MGK
Genel Sekreterliği'nden gelebiliyor. Oysa, TSK'nın ve hükümetlerin
güvenlik konularını konuştukları, koordine ettikleri yer olan Milli
Güvenlik Kurulu'na sekretarya hizmetleri vermesi için oluşturulmuş
bir yer MGK Genel Sekreterliği. Ama belki de taa başından beri
basit bir sekretarya olmanın çok ötesine geçmiş, zaman içinde kendi
özgün kurumsallaşmasını da ilerletip ciddi bir büyüklüğe erişmiş
bir kurum MGK Genel Sekreterliği. Şimdi Türkiye, bu kurumu Batılı
ölçütlerde olması gereken boyuta indirgemeyi, elindeki yetkileri
almayı tartışıyor. Esasen bu tartışma, 'Genel sekreter sivil mi
olsun, asker mi' cümlesiyle özetlenebilir bir tartışma değil. Konu
çok daha derin, özlenen değişikliklerin yapılması halinde doğacak
farklılık çok büyük. Bu sekreterliğin yaptığı ama diyelim TSK'nın,
diyelim İçişleri Bakanlığı'nın, diyelim Dışişleri Bakanlığı'nın
yapamayacağı hiçbir şey yok aslında. Mesele sekreterlik
hizmetleriyse, bu hizmeti Başbakanlık Müsteşarı'nın yönetiminde bir
küçük ofisin yapması işten değil. Ama diyorum ya mesele keşke
sadece mekanik bir mesele olsa ve tartışılan şey de bir işin hangi
durumda daha verimli yapılacağı olsa... Hayır, konu o kadar da
basit değil. Çünkü konunun ideolojik yanları da var, Türkiye'nin
güvenlik üretme pratiğini etkileyecek yanları da. Fırsat buldukça
bu konuyu daha çok tartışacağız nasıl olsa, ben son olarak bir
noktaya ucundan değinmek istiyorum: Acaba, MGK Genel Sekreterliği
bugünkü fonksiyonundan uzaklaştıktan sonra Türkiye'nin sivil
yöneticileri, daha doğrusu politikacıları 'devlet refleksi'ni uzun
dönemde ve iktidara gelen partinin kimliğine bağlı olmaksızın
sürdürebilecekler mi, uzun dönemli güvenlik politikaları üretme
işini becerebilecekler mi? Uzun lafın kısası şu: Her şeyi herkes
adına düşünen ve uygulayan 'derin devlet'ten vazgeçmeye hazır mı
siviller?