Berat ve kader

64. Hükümet’te hiç kuşkusuz en dikkat çeken isim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak oluyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olması nedeni ile adının önüne önce “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı” ifadesi ekleniyor.

Bu ifade bir insanın hayat yolculuğunda kaderden başka bir şey değil ki aslında..

Kader ağlarını böyle örmüş..

Bu kader, onun bakanlık koltuğuna oturmasının asıl sebebi olan başarı öyküsünü ortadan kaldırmaz.

O nedenle de bakan olurken başarı öyküsünün hiç anılmaması, kendisine yapılan en büyük haksızlık olsa gerek...

Peki Berat Albayrak Erdoğan ailesi içerisinde nasıl yer aldı?

Önce babadan başlamak gerek..

O Sadık Albayrak’ın oğlu,,

Yani baba dostlarının dünürlükle buluştuğu bir oğul Berat Albayrak..

O nedenle Baba-Dünür-Oğula bir portreden bakmak gerekir..

Kimdi baba Sadık Albayrak..

Muhafazakâr ve İslamcı çevrenin çok yakından tanıdığı ünlü bir isim.

Gazeteci ve yazar.

Erdoğan gibi o da bir Karadenizli.

Erdoğan Rize’nin Güneysu İlçesi’nden, o Trabzon’un Of İlçesi Yenice Köyü’nden..

Onun da Erdoğan gibi karakterinde Karadeniz’in hırçın dalgaları var..

Onun da Erdoğan gibi doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen cesur bir yapısı var..

O da Erdoğan gibi ödün vermediği hayat felsefesi nedeni ile çok çileler çekmiş bir adam.

Albayrak ve Erdoğan’ın dostlukları nasıl pekişti?

Bir araştırma yapmak gerekirdi. 

Ben de öyle yaptım.

Aljazeentürk’deki portreden de faydalandım.

Sadık Albayrak, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü mezunu.

Öğrenciliği sırasında, İstanbul Sultanahmet Camii kürsü vaizliğine tayin edildi. Beyazıt, Şehzadebaşı, Fatih camilerinde görev yaptı. Erdoğan bu dönemde Mercan’da onun cuma cemaatine katıldı.

Albayrak, İstanbul Müftülüğü’ne bağlı Şeriyye Sicilleri Arşivi'nde 8 yıl uzman olarak çalıştı.

Ancak gazeteciliği meslek edindi. Kendisine gazeteci diyenlere "Hayır, ben okur-yazarım" cevabı verdiği söylenir.

Günlük yazıları ve eserleri, memurluğa aykırı görülerek, 1978’de görevine son verildi.

"Mizan" başlığı altındaki günlük yazılarını 1979’dan itibaren Milli Görüş'ün gazetesi olan Milli Gazete’ye taşıdı.

Sadece yazılarıyla değil, siyaseten de hareketin içinde yer aldı. 1977 yılında MSP Trabzon milletvekili adayı oldu.

Seçilemedi..

Aynı yıl Necip Fazıl Kısakürek ile beraber, İskilipli Atıf Efendi'nin bir eseri nedeniyle İstanbul Toplu Basın Mahkemesi'nde yargılandı.

1981'de ise başka bir eseri nedeniyle mahkûm oldu ve yaklaşık dokuz ay Silivri Kapalı Cezaevi’nde yattı. Ziyaretçileri arasında Recep Tayyip Erdoğan da vardı.

Yazıları nedeniyle 12 Eylül sonrasında sık sık sıkıyönetim, DGM ve Ağır Ceza mahkemelerinde hâkim önüne çıktı. 1991 ve 1995 seçimlerinde Refah Partisi'nden İstanbul milletvekili adayı oldu.

Tayyip Erdoğan’ın 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasının ardından, 1996’da Sadık Albayrak da kültür danışmanlığına başladı.

Sonra 1999 seçimlerinde Fazilet Partisi'nden İstanbul milletvekili adayı oldu. Fakat “Tabanın sesinin listelerde gerekli yansımayı bulmamasına bir tepki olarak adaylıktan çekildiğini” açıkladı.

Oğlu Berat’ın 2004 yılında Başbakan Erdoğan’ın kızı Esra Erdoğan ile evlenmesinden kısa süre önce Milli Gazete'deki yazılarına son verdi. Yeni Şafak Gazetesi’nde yazmaya devam etti ama “Başbakan’ın dünürü” olduktan kısa bir süre sonra burada yazmayı da, belediyedeki danışmanlık görevini de bıraktı.

Recep Tayyip Erdoğan için ise Sadık Albayrak dünürden önce ağabey oldu. Sadık Albayrak’ın 50. yazarlık yılı adıyla düzenlenen bir etkinlikte Erdoğan, Sadık Albayrak’ı şöyle anlatıyordu..

"Tıpkı Arif Nihat Asya'nın duasındaki gibi, Rabbim, bizi, ezansız, susuz, havasız, vatansız bırakmasın ama en çok da bizi Sadık abi gibi pehlivansız bırakmasın. Bizi cengâversiz bırakmasın, yani bizi, ilmiyle, irfanıyla, medeniyet tasavvuruyla, bizatihi kimliğiyle ve kişiliğiyle yönlendiren gönül insanlarından, gönül erlerinden, gönül fatihlerinden mahrum bırakmasın."

Erdoğan’a göre, Albayrak kendini hem ilme, araştırmaya adamış bir çınar, hem de kendilerinin, Selçuklu ve Osmanlı çınarıyla irtibatlarını kuran, gönül köprülerini imar eden bir mimar...

Berat Albayrak ise babası için bir röportajında şunları söylüyordu

"Biz hiç baba görmeden büyüdük. Dava, ideal adamıydı. Davası için hapiste yattı. Derken yaşımız büyüdü. Biz, yaşımız ilerledikçe babamızın ne için mücadele ettiğini anladık. Benim çocuklarım da büyüdükleri zaman idrak edecekler."

***

Peki Berat Albayrak bu yerlere nasıl geldi?

Bugünkü bakanlık koltuğuna gelmesinin başarı öyküsü neydi?

Öncelikle söylenecek şu..

Onu bakanlık görevinde sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olarak görmek, bu koltuğa Erdoğan’ın bir lütfu olarak oturduğunu söylemek büyük haksızlık olur..

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir bakanlık koltuğunu damadına bir lütuf olarak sunacak bir devlet adamı değil!.

İşte asıl anlatılması gereken mesele de bu..

Bakanlık koltuğuna Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olarak oturdu denilen bu genç adamın geçmişine bakıldığı ve araştırma yapıldığı zaman kendisini en güzel şekilde yetiştirdiği gerçeği ortaya çıkmaktadır.

O Bakanlık koltuğuna Beştepe’den düşmedi..

Cumhurbaşkanı Erdoğan vesile olup bir başarı öyküsünün önünü açtı denilse en doğrusu olur..

Bu  bir alın yazısı..

Bakan Berat Albayrak’ın  başarı öyküsünün kilometre taşlarına gelecek olursak..

Sadık Albayrak’ın iki erkek çocuğundan küçüğü. İstanbul Fatih’te doğdu, büyüdü. Kendi ifadesiyle “Fatih Sultan Mehmet’in dizinin dibinde yetişti.”

Üniversite tercih listesinden Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü son anda silerek İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nü yazdı. Bu olayı bir söyleşisinde  hayatının dönüm noktası olarak tanımlarken "Sosyolog olamadım belki ama Allah bana sosyolog bir eş nasip etti" diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’ın sosyolog kimliğini öne çıkarıyor..

Bakan Albayrak İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Fakültesi'ni bitirdikten sonra ver elini ABD diyerek New York Pace Üniversitesi Lubin School of Business’ta yüksek lisans eğitimi aldı.

Yani yerinde durmadı..

Başarı öyküsünü yazmak için kilometre taşlarını döşemeye devam etti.

Sonra Finans ve Bankacılık alanında doktora yaptı.

Doktorluk unvanını “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Finansmanı” üzerine hazırladığı tezle tamamladı.

1996 yılında iş hayatına adım attığı halde 2001 yılında istifa ederek Amerika'ya doktora yapmaya gidişini de kariyeri açısından “Bu iki olay yaşamımın dönüm noktası sayılabilir. Kadere iman etmiş biriyim ve kendimi sefere çıkmış olarak tanımlıyorum” diyerek önemli bir dönemeç olarak nitelendiriyordu..

2004 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan Başbakan iken tanıştığı büyük kızı Esra Erdoğan (Albayrak) ile evlendi.

Sonra Çalık Holding'in ABD'deki ofisinde ekonomi danışmanlığı yaptı.

O dönemde Levis, Tommy Hillfiger gibi ünlü jean firmalarına kumaş üreten holdinge, ekonomik krizde aldırdığı kararlarla kâr ettirerek göz doldurdu.

Sonra Türkiye’ye döndü..

Ağabeyi Serhat Albayrak'ın da genel müdür olduğu Çalık Holding'de çalışmaya başladı. Ağabeyinin Ağustos 2006'da Star Gazetesi Genel Müdürlüğü'ne geçmesiyle, ondan boşalan makama vekâleten atandı. Asaleten atandığında 29 yaşındaydı.. 

Babası Sadık Albayrak oğlunun görevi için o dönemde şöyle diyordu..

"Ben sıkıyönetim döneminde cezaevine girdiğimde Serhat 9, Berat 4 yaşındaydı. 1990'lı yıllara kadar sürekli mahkemelerdeydim. 100 yılla yargılanmıştım. Bu şartlar altında büyüdüler ve şimdi bir baba olarak çocuklarımın başarıları nedeniyle çok övünçlüyüm."

Berat Albayrak, 2013 yılı sonunda Çalık Holding’den ayrıldı. Abisinin üst düzey yöneticilik yaptığı Sabah Gazetesi’nde köşe yazarlığına devam etti.

Ama yine durmadı..

Çünkü  genlerinde daha iyisi vardı..

Marmara Üniversitesi’nde Bankacılık ve Finans alanında ders verdi.

Sonra ‘Ver elini siyaset’ dedi..

Siyasetin içinden gelmiş bir babanın, siyasette tarih yazmış bir kayınpederin oğlu, damadı olmak bir yana kendine duyduğu büyük güven ve kendinde görülen  ışıkla  bu ülkeye hizmet vermesi için Meclis’in yolunu tutması gerekiyordu.

Erdoğan ailesinin siyasi yaşamlarının yarınlarında  bayrağı taşıyacak bir genç, bir idealist adamın siyaset  sahnesine çıkması gerekiyordu..

Çünkü O, o  ışığı verdi..

Ve o yetenek o azim kendisinde  göründü..

7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’den İstanbul Milletvekili seçildi.Sonra AK Parti 5. Olağan Genel Kurulu’nda da partinin MKYK Üyesi olarak kolları sıvadı..

Sonra..

64. Hükümet’e de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak atandı..

Bakan olarak atanmadan önce danışman sıfatıyla da bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında çalıştı. Erdoğan’ın Dünya Bankası Başkanı ile yaptığı görüşmede hemen yanında, diğer ekonomi danışmanları ile birlikte yer aldı.

Yine Erdoğan’ın 15 Kasım’da G-20 zirvesinde Obama ile yaptığı görüşmede yer alan heyette de yine o vardı.

***

Bakan Berat Albayrak için söylenecek şu ki kendini  en iyi şekilde bugünlere hazırladı. Sırf Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olduğu için o koltuğa oturtuldu demek ona yapılacak en büyük haksızlık olacaktır..

O aldığı ekonomi eğitimi, iş adamı kimliği, üniversitedeki hocalığının ardından şimdi bir genç siyaset ve devlet adamı olarak bakanlığı ile adından söz ettirerek ülkesine hizmet etmek istiyor..

Bunu da başaracaktır..

Çok güzel bir söz vardır..

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diye..

Berat Albayrak için söylenecek en doğru söz bu olacak, bakanlık koltuğunda taşıdığı ismin anlamının da karşılığını verecektir..

Neydi Berat:

‘Osmanlı’da bir kimseye verilen nişan, rütbe’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailesinden  siyaset sahnesinde hizmet adamı olarak yer almasının önünü açtığı genç, idealist yürekli çalışkan bir Karadenizli olarak Berat Albayrak o rütbeyi o nişanı alacaktır..

O nedenle Berat Albayrak’ın  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olarak bugün bakanlık koltuğunda oturması bir alınyazısıdır bir kaderdir..

Hiçbir şey tesadüf değildir..

***

Bakın..

Bir zamanlar bu ülkede bir takım çevreler tarafından  ‘Muhtar bile  seçilemez’ denilen Recep Tayyip Erdoğan’ın   tek başına kurduğu  AK Parti ile girdiği bütün seçimleri açık ara fark ile kazanması, en kritik  en zor anlarda bütün zorlukları tek başına  aşabilmesi, Başbakanlık koltuğundan tek başına  halkın seçtiği ilk  Cumhurbaşkanı olarak adını tarihe yazdırması,  Türkiye’nin son 14 yılına  yaptığı hizmetlerle damgasını vurması,  ve bu coğrafyada  mazlumların gür sesi olarak anılması hem kendi hem de ülkesi adına  bir kaderdir bir alın yazısıdır.

Neydi İslam da kader vurgusu..

‘Ezelden ebede kadar ve meydana gelecek bütün hadiselerin katında bilinmesi ve takdir edilmesi’