Benim ve ailemle ilgili de...
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sosyal medyada kendisi ve ailesiyle ilgili iddialar da ortaya atıldığını hatırlatarak, "İnsanlara bilgi k...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sosyal medyada kendisi ve
ailesiyle ilgili iddialar da ortaya atıldığını hatırlatarak,
"İnsanlara bilgi kirliliği sunmanın, dezenformasyon yapmanın
mutlaka caydırıcı bir yaptırımı da olmalı" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti Genel Merkezi’ne
gelişinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Bir gazetecinin "Sosyal medyayı sormak istiyoruz. İçişleri Bakanı
ilk açıklamayı yaptı. Ulaştırma ve Adalet Bakanlığı’nın çalışması
olduğunu biliyoruz. Olaylar sonrası böyle bir düzenlemeye ihtiyaç
var mı, ayrıntı verebilir misiniz?" şeklindeki sorusu üzerine
şunları kaydetti:
"Ben internet medyasındaki özellikle haber portalları ile ilgili
bir düzenlemeyi hazırladım. 1 - 1,5 yıldır elimizde. Henüz
yasalaştıramadık. Özellikle haber portallarında çalışanların basın
kanunu kapsamına alınması hatta internet haber portallarına ilan ve
reklam desteği verilmesi ile ilgili.
SOSYAL MEDYADAKİ YALAN VE PROVOKATİF AÇIKLAMALAR
Sanal medya denen, sosyal medya denen paylaşım sitelerinde bir
takım yazışmaların, özel hayatımıza, özel hayatın gizliliğine
insanların haysiyetlerine, onurlarına yöneltilen bir takım yazı ve
yorumlarla ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı. O benim
konum değil. Böyle bir çalışma olursa Adalet Bakanımız mutlaka
kendi çalışmaları kapsamında değerlendirilecektir. Ancak bu
sorumsuzluk alanının elbette kısıtlanması, ortadan kaldırılması söz
konusu değil. Ama belki bir denetlenmeye ve haksız fiil işleyenlere
karşı yaptırımların yeniden düzenlenmesine ihtiyaç olabilir. Son
olaylarda görülen şudur; elbette tweet atılabilir, elbette
Facebook’lardan diğer bilişim sistemleri ile ilgili bir
birbirleriyle haberleşmelerden istifade edilebilir. Bu çağdaş
dünyanın içinde bulunduğu bir düzenlemedir. Hiçbirimiz bunun
dışında kalamayız. Ancak suça teşvik etmek, şiddeti yönlendirmek ve
maalesef olayları tırmandırmak amacıyla yapılan bir takım
haberleşmelerin, yalan haber üretmelerin bunlardan bir tanesi de
benim şahsım ve ailemle ilgili oldu. Pek çok konuda insanlara bilgi
kirliliği sunmanın, dezenformasyon yapmanın mutlaka caydırıcı bir
yaptırımı da olmalı. Bu bir düşünce bazında söyleyebileceğim
konudur. Ama buna ilişkin düzenlemenin mevcut olan kanunlar eğer
yetersiz kalmışsa bu kanunlar üzerinde çalışma yapmak da Adalet
Bakanımızın görevidir. Kendisine sorarsanız daha tatmin edici bir
cevap alırsınız."
"VALİLER GEREKİRSE JANDARMADAN İSTİFADE EDERLER"
Bülent Arınç, bir gazetecinin "Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak
gerekirse askerden de destek alınabileceğini söylediniz. Bu dış
basında büyük yankı buldu" şeklindeki hatırlatması üzerine daha
önceki açıklamalarını hatırlattı. Kendisinin "Türkiye’de her zaman
bir takım yasa dışı örgütler şiddete başvurarak eylem yapabiliyor,
polisle çatışabiliyor, tahribata götürebiliyorlar. Bunlara karşı da
elbette ’güvenlik güçleri ve yargı süreci görevini yapacaktır"
dediğini hatırlatan Bülent Arınç, şöyle konuştu:
"Benim söylediğim malumun ilandır. Yani nedir, 5442 Sayılı İl
İdaresi Kanunu’nda valilere tanınan yetkiler vardır. Valiler, bir
toplumsal olayı şiddete dönüşmüşse bastırmak için mutlaka emniyet
güçlerinden istifade ederler. Gerekirse jandarmadan istifade
ederler, gerekirse olaylar çok yangınlaşmışsa, önlenemez hale
gelmişse bulunduğu vilayetteki askeri birliklerinden yardım
isterler demiştik. İlkokul talebesi bile 5442 Sayılı Kanun’un bu
maddesini okuduğunda ne anlaşılacağını bilir ama bazıları
diplomalarını boşa almışlar çünkü okumuyorlar. Okuduklarını da
anlamıyorlar. Ancak bu olaylar karşısında emniyet güçlerimiz duruma
tamamen hakimdir. Hükümet duruma hakimdir ve bu hakimiyeti
sebebiyle başka bir güçten istifade etmemiştir."
Arınç, muhalefetin ise zaman zaman olağanüstü hal uygulamasını
talep etmesine de cevap verdi. Arınç, "Biz bunu her zaman
reddettik. Çünkü 20 yıl devam etti bu ülkede olağanüstü hal. Biz
2002 sonunda geldiğimiz zaman, 12. günde, olağanüstü hali
kaldırdık. Böylesine güçlü bir hükümetin ne olağanüstü hale niyeti
vardır ne olağanüstü yetkileri kullanmaya niyeti vardır. Bizim bu
olaylarda polis güçlerimizin yerince belki sadece sayılı olarak
jandarmanın katıldığı bir takım güvenlik önlemlerinin başarılı
olduğunu gördük" diye konuştu.
"SAYIN BAHÇELİ PANKARTLARI HAZMEDEMEDİ Mİ"
Bülent Arınç, dış basının tavrına da dikkat çekti. "BBC, CNN
International, Reuters, Russia Todays gibi basın organlarını bu
olaylarının ilk gününden itibaren nasıl tırmandırdığını, nasıl
yanlı ve yalan neşriyat yaptığını hepimiz biliyoruz" diyen Bülent
Arınç, "Nitekim bu sözlerim üzerine, Türkiye’den önce BBC bu
sözleri çarpıtan bir açıklama yaptı ve sitesine koydu. Bunun
üzerine ben yasal hakkımı kullandım ve oraya tekzip gönderdim. Bu
tekzibim de yayınladı. Dolayısıyla ne söylemek istediğimiz, neyi
nasıl söylemediğimizi açıkça ortaya koyduk" şeklinde konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dün kendisini eleştiren
açıklamalarına da cevap veren Bülent Arınç, "Ben Sayın Bahçeli’nin
içinde bulunduğu haletiruhiyeyi, yaşadığı travmayı anlayışla
karşılıyorum. Bu travma şudur; AK Parti’nin Milli İradeye Saygı
mitingine, üç hilalli bayraklarla, ülkücüler kendi pankartlarıyla
sayılarına kadar bilmiyorum ama katılmışlardır. Bu anlamlı
gösteridir. Sayın Bahçeli bunu kesinlikle hazmedememiş, bu
pankartları taşıyanlara ağız dolusu hakaret etmiştir ve haklarında
ihraç kararı verileceğini de ifade etmiştir. Hakaretin ötesinde
parti olarak ne yaparsa yapabilirler. Bunu hazmedemeyen Sayın
Bahçeli askeri, halka karşı kullanacağımızı söyleyerek bir başka
yanlışı, bir başka çarpıtmayı ortaya koyuyor" dedi.
Devlet Bahçeli’nin 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde de bir
travma yaşadığını söyleyen Bülent Arınç, "Bütün gücünüzle ’hayır’
dediniz ama sizin tabanınızın 3’te biri referandumda ’evet’ oyu
kullandı. Şimdi bütün gücünüzle, bütün hakaretlerinizle çözüm
sürecine karşısınız. Emin olun tabanınızın yine üçte biri çözüm
sürecini destekliyor. Şimdi partinizden bazı kişilerin AK Parti’nin
büyük oyunu bozmak için yaptığı Milli İradeye Saygı mitingine
katılmış olmasını bir türlü hazmedemiyorsunuz. Siz aslında
partinizin tabanını ne düşündüğünü biraz tarafsız olarak onları
dinleyerek anlamaya çalışsanız daha iyi olur. Benim söyledikleri
bütün dünya bilir sadece çarpıtmak isteyenler müstesna" diye
konuştu.
(İHA)