CHP’nde Genel Başkan değişimi sonrasında sular durulmuyor.
Üstelik yerel seçime sayılı günler kalmışken.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun yenilgisiyle, yenilikçi
İmamoğlugiller nasıl da hayallere kapılmıştı oysaki...
Değişim olacaktı.
Şeffaflık ve liyakat esas alınacaktı.
Mezhepçilik son bulacaktı.
Ekrem İmamoğlu İstanbul’da, Özgür
Özel Ankara’da siyasal gücü bir araya toplayacaktı.
CHP’de güçlerin birleşmesiyle bir denge oluşturacaktı. Bu inanç
doğrultusunda ilerlenemedi. Umutlar tükenmeye başladı.
Çünkü gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklendi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun
yapmış olduğu ittifak, almış olduğu karar onu dar ağacına götürdü.
CHP'nin sağa kayma korkusu sardı partiyi. Durumun böyle olmadığını
ispat etmek adına HDP ile şimdiki DEM Partiyle yürüttüğü
kapalı devre görüşmeleri, açık temaslar halinde gerçekleştiriyor.
CHP'nin bu şekilde özüne döneceği iddiası sadece bir söylem olarak
gündemdeki yerini koruyor.
CHP günlük parti içi iktidar mücadeleleri, ülkeyi yönetme
hevesinin önüne geçti. CHP siyasi sistemin yol haritasını ve bütün
ayarlarını bozdu. Devre dışı kalan siyasi denge yerine yenisi
yapılamadı.
Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve
Kemal Kılıçdaroğlu eşkenar üçgeni ortaya çıktı. Yerel
ve Merkez siyasetin dengeleri farklı işlemeye başladı.
Kaotik ortam beraberinde başarısızlığı getirdi. Getirmeye de devam
ediyor.
Belediye başkan adaylarının seçimi, CHP'nin hep konuştuğu
demokratik teamüllere göre ilerlemedi. CHP makam katında,
danışmanlar katında büyük depremler yaşandı. Kılıçdaroğlu’nun
danışmanlarının görevine son verildi. Bu ayıklama operasyonu;
İmamoğlu’nun liderlik alanını genişletme ve uzun vadeli teminat
altına alma stratejisi olarak okunabilir.
Ayrıca;
2028 Cumhurbaşkanlığı seçim ön hazırlığı çalışması ve manevra
kabiliyeti geliştirme çabasının yansıması olarak görülebilir.
Yerel dengeler üzerinden bakılırsa;
Partilerde her zaman isimlere dayalı tartışmalar yaşanmaktadır.
Siyasi açıdan bakıldığın da olağan... Ama CHP'nin iç dengelerini
alt üst edecek kadar sıklıkta yaşanan olaylar anormallikler
içermekte. Bu anormallikleri besleyende, verilen ve tutulmayan
sözlerdir. Koltuk için verilen maddi desteğin karşılında
koltuklarını elde edemeyenler haklı bir serzenişle seslerini
yükseltmektedir.
Bütün bunların yanında bir de CHP'nin çeyrek asırdır iktidarını
kaybetmiş olması,
Yerel iktidar olarak görülen, il ve ilçelerde de Kılıçdaroğlu’nu
destekleyen başkanların lav edilmesi,
Bunun yana sıra siyasi ve ekonomik ranta yapışık yaşayan hayata
dair kısa vadeli beklentisi olanların çöküntüye uğraması,
Bu yaşananlara bütünsel bakıldığında partililerin isyan etmesi
şaşırtıcı olmasa gerek.
Partisinden istifa eden, CHP’de marka bir isim Gürsel Tekin
dikkate alınmalıdır.
CHP’de genel başkan olmak için yarışan üç isim ve bu isimlerin
siyasi rant beklentisi;
Ekrem İmamoğlu için 31 Mart'ı garantileyip, 5 yıllık siyasi
kalkınma planını hayata geçirmek,
Özgür Özel; 31 Mart ile 1 Nisan arasında sıkışıp kalmanın
sendromunu aşamamakta, genel başkan değil de parti sözcüsü
olma halinden sıyrılamamaktadır.
Bunun sonucu olarak ta CHP’nin en kısa süreli genel başkanı
olarak siyasi literatürde ki yerini görmektedir.
Kemal Kılıçdaroğlu ve muhalifler 1 Nisan sabahına göre pozisyon
almanın planlarını yapmaktalar.
Benim bir hayalim var demenin tam da zamanı…