Ben oradan çıktım ama...
Abone olCHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, tutuklu bulunduğu süre boyunca 4 yılının geri gelmeyeceğini belirterek, tahliye olmasın...
CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, tutuklu
bulunduğu süre boyunca 4 yılının geri gelmeyeceğini belirterek,
tahliye olmasına rağmen halen cezaevi ortamını yaşadığını
söyledi.
Seçim bölgesi olan Zonguldak’a gelen CHP Zonguldak Milletvekili
Prof. Dr. Mehmet Haberal, CHP Zonguldak İl Başkanlığı’nda
gazetecilerin sorularını yanıtladı. Tutuklu kaldığı süre boyunca
suçunu öğrenemediğini belirten Haberal, “Mahkemelerin arkasında
yazıyor, ‘Adalet mülkün temelidir.’ Aslında adalet, yüceler yücesi
Allah’ın emridir. Şimdi her cuma günü cuma namazına gidilir.
Biliyorsunuz, cuma namazlarında ve bayram namazlarında hutbe
farzdır. Cuma namazlarında imam efendi hutbeyi okur ve arkasından
‘Ey cemaati Müslümin, Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardımı
emreder. Çirkin işleri, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar. O
düşünüp tutasınız diye de size öğüt verir.’ Mahkemelerin arkasında
yazıyor, adalet aynı zamanda devletin de temelidir. Dolayısıyla
adaletin eğer adil bir şekilde, bir ülkede eşit bir şekilde
dağılımı sağlanamıyorsa orada ciddi sıkıntılar var. Adaletin ve
hürriyetin olmadığı ülkelerde mutluluk olmaz. Kaldı ki insanların
en önemli haklarından bir tanesi hürriyettir, özgürlüktür.
Diyojen’e sormuşlar, yeryüzünün en güzel şeyi nedir diye.
‘Hürriyet’ demiş. İnsanın hakları var. İnsanların hakkı olan
şeyleri kısıtlamayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak, karışıklık
çıkarmayın. Bunu ben söylemiyorum, Allah söylüyor. O zaman nedir,
insanların hakkını vermezsek, esas yaşam hakkını” dedi.
“SUÇ VARSA CEZA OLMALIDIR”
13 Nisan 2009 yılından bu yana suçunu bilmediğini belirten Haberal,
sözlerine şöyle devam etti:
“Bakın suç varsa ceza olmalıdır. Birisi suç mu işliyor, Mehmet
Haberal suç mu işledi? Cezasını veriniz. Başkaları aynı suçu
işleyip mağdur olmasın. ‘Ey akıl sahipleri, kısasta sizin için
hayat vardır. Umulur ki suç işlemezsiniz’ diyor Allah. Nerede
diyor, Bakara Suresi’nin 179. ayetinde böyle diyor. Neden, şimdi
ben söylüyorum benim suçum ne? Adını koyacaksınız. 13 Nisan
2009’dan beri ben hep sordum? Suçum ne? Suçumu söyleyin, cezamı da
verin. Ben bilmiyorum, bilen varsa bana söylesin. Adaletin olmadığı
veya insanların yaşamını tutsak haline getirecek ortamlarda elbet
ki sıkıntılar var.”
“DÖRT SENE GERİ GELMEZ”
Geçen zamanı geriye getiremeyeceğini belirten Haberal, Türkiye’nin
bir süreçten geçtiğine dikkat çekti. Haberal, “Dört sene dört ay,
benim iki şey geriye gelmez. Bunlardan bir tanesi insan hayatıdır,
diğeri de zamandır. Biz ölürüz, hayatımız Allah bizi ikinci kez
ahiret gününü belirteceği zaman takdir Allah’ın ona biz
karışamayız. Diğeri geçen zamandır, geriye getiremeyiz. Bakınız,
Hz. Ömer diyor ki ‘Yaydan çıkan ok, ağızdan çıkan söz, kaçan
fırsat, geçen zaman bir daha geri gelmez’. Benim dört senemi dört
ayımı geriye getirmek mümkün mü? Değil. Burada hakikaten ciddi bir
sıkıntı var, bir yanlışlık var. Ülkemiz şu anda bir süreçten
geçiyor. Bunu bir an önce çözmek durumundayız. Biz çözeceğiz. Ama
şöyle söylüyorum, bunu yaparken de kavga ederek, birbirimizi
kırarak değil, yanlış neredeyse. Bakınız, iki doğru olmaz. Doğruyu
bulmak zorundayız. Beraber bulmak zorundayız. Zonguldak’ın
problemlerini beraber çözmek durumundayız. Eğer bir yerde haksızlık
varsa, bunların başında adaletsizlik geliyor. Bu gün yaşadığımız en
önemli olgu bu. Suçunu bilmeyen, ben suçumu bilmiyorum ama 4 sene 4
ayım nereye gitti ne oldu? Bunları gidermek zorundayız. Bu
adaletsizliğin, bu yanlışlıkların diyeyim. Adaletsizlik evet ama bu
bir yanlışlıktır. Bu yanlışlık nereden kaynaklanıyor bunu
araştırmak zorundayız. Yoğun bir şekilde çalışmalıyız” dedi.
“ÇIKTIM AMA O ORTAMDA YAŞIYORUM”
Cezaevinde yaşadığı ortamdan hala kurtulamadığını belirten Haberal,
hekimlerin ve hakimlerin insan hayatlarıyla doğrudan ilgili
olduğunu ifade etti. Haberal, şunları söyledi:
“Ben oradan çıktım ama şu anda o ortamda ben yaşıyorum. Demir kapı,
günde iki kez açılıyor. Beton ve demir yığını. Çok ağır bir
ortamdı. Bu kararı verebilmeniz için burada adeta tecrit
ediliyorsunuz. Hepimiz insanız, hata işleyebiliriz. Ben diyorum ki
dünyada iki meslek vardır doğrudan insan hayatıyla meşguldür.
Hekimler ve hakimlerdir. Hekim olarak benim görevim karşıma gelen
hastamın teşhisini koyup, tedavisini yapıp bir an önce topluma
kazandırmam gereklidir. Aynı şey hakimler için geçerlidir.
Karşınıza gelen kişi suç işlemişse cezasını verin ama suçunu
söyleyeceksiniz.”
“CEZAEVLERİNDE TECRİT YAPILIYOR”
TBMM’de geçen yıl çıkartılan 3. yargı paketini hatırlatan Haberal,
“TBMM geçen sene 3. paket diye bir yasa çıkarttı. 3. pakette diyor
ki tutuklama istisnaidir. Bu kararı verebilmek için somut
belgelere, gerekçelere ihtiyaç var. Ama yine de istisnaidir.
Dolayısıyla eğer böyle bir istisnai durum söz konusuysa o zaman siz
cezasını verin. Hekimlerin de, hakimlerin de hedefi insanları
topluma kazandırmak olmalıdır. Ama bu gün maalesef cezaevlerinde
tecrit yapılıyor. Amaç insanları topluma kazandırmak olmalıdır.
Burada suç varsa, ispat edilecek suç varsa cezasının verilmesi
lazım. Kanuni döneminde bir ay devam eden yargılama zulüm kabul
edilirmiş. Bu günü ben milletimizin, sizlerin takdirine
bırakıyorum” şeklinde konuştu.
(İHA)