“Seçilmişleri atanmışlara ezdirmem” dedi Başbakan…
“Seçilmişler suç işlerse, atanmışlar kenara mı çekilsin?” diye
sordu iç sesim…
Ben böyle demokrasi görmedim…
İbre Başbakana dönünce, aslında Başbakan yukarıda yazdığım
sözüyle bunu onaylayınca…
Demek ki sadece bunun için yasal düzenlemeye gidildi diye
düşünüyor insan…
“Benim üzerimde güç yoktur” demenin yasal halini neresine
iliştireceğiz demokrasinin!
İnsan hem savcısı, hem avukatı olur mu kendisinin!
Beğenilmeyen kitapların toplatıldığı…
Hatta yayınlanmamış kitaplar yüzünden yazarların
tutuklandığı…
Kitapta yazılanlar belgeyle kanıtlandığında da yazarın suçunu
bile öğrenemeden yıllarca içeride yattığı…
Yüzlerce muhalif gazetecinin demir parmaklıklar ardına
gönderildiği…
Askerin, gazetecinin, hatta iktidara muhalefet yapıyor diye
dünyaca ünlü doktorun, ortaya çıkarılamamış bir terör örgütünün
kurucusu, üyesi oldukları gerekçesiyle ailelerinden
koparıldığı…
Onurlu mücadelenin suç sayıldığı…
Türkiye’deki bağlantıları ortaya çıkarılmış bir davanın eski
savcılarının sanıklardan önce yargılanacağı!
Tüm bu olanlara ekranda dizi izliyormuş gibi keyifle bakanların
olduğu…
Gerçek demokrasiye herkesin ihtiyacı olduğunu anlamayanların
çokça bulunduğu…
Hak aramanın, sorgulamanın, hesap sormanın yargılandığı…
Yalakaların tavan yaptığı bir demokrasi görmedim…
Ne gelir elden…
Sen kendini düşünmezsen, sen seni içine sokmaya çalıştıkları
elbisenin bedenine uygun olmadığını görmezsen, sen sana içirilmeye
çalışılan şerbetin içindeki zehri hesaba katmasan…
Tüm bu olanlara anlamını bilmediğin kelimeyle seslenirsin…
Demokrasi dersin!
Demokrasi sandığın canavar yutar seni, gerçek demokrasiyi
öğrenemeden göçer gidersin!
Sen bilirsin…