Muhalefet yıllarında
gölgesi gibi takip ettim Demirel'i... İstanbul'dan
Ankara'ya, Ankara'dan günde en az 4 ile
gidiyorduk.
Özal'ın da peşine
takıldım, Erdal İnönü'nün de..
Ve
Çiller...
Hepsinden daha sıcak, daha
BABA'can...
O'nun da kapısında beklerdik,
diğer liderlerin de...
Tuzla'da çok nöbet
tuttuk.
Ama hiçbir zaman haber
atlama derdimiz olmadı. Hiçbir zaman diken üstünde olmadık
Demirel'i beklerken. Hiçbir zaman uçak kaçırma korkusu yaşamadık.
Hiçbir zaman aç kalmadık...
Tuzla'da Nazmiye Demirel'in
elinden çok kez kahvaltı yaptık.
Demirel denize girer mi diye
etrafa bakınırken evden dışarıya çıktı.
- Çocuklar, bakın denize
girmeyeceğim. Kendinizi boşuna
yoruyorsunuz.
İtimat etmiştik, denizdeki
fotoğrafından vazgeçmiştik bu yüzden.
1991 yılında Tuzla
bugünkü kadar gelişmemişti. Etrafta in cin top oynuyordu. Ne bir
çay evi, ne de doğru düzgün bir lokanta
vardı.
Çaylarımız da yemeğimiz de o
günlerde hiç eksik olmadı.
Demirel bizi görünce Nazmiye
Hanım’a seslenirdi:
-
Çocuklara…
Demirel sözünü tamamlamadan
hepimiz aynı ağızdan cevap verirdik.
Kahvaltımızı
yapmıştık…
Ya da yemeğimizi
yemiştik…
Nazmiye Hanım, bizi Demirel’den
önce düşünmüştü.
Diğer liderler gibi Demirel’in
de etrafında koruma duvarı vardı.
Ama hiçbir zaman o duvara
toslamadık.
Demirel’le aramızda hiçbir zaman
koruma olmadı.
Hep yanındaydık, muhalefette,
Başbakanlık’ta, Çankaya’da…
GAP’a
gitmiştik…
Özal’da
var…
Koruma kaynıyor her
yer…
Başbakan Demirel gelmiş,
Özal yolda…
Özal gelince, korumalar
bizleri oradan uzaklaştırmak
istedi..
Kibar ama en acımasız
sertlikte:
- Buyurun
efendim..
Kolumuzu sıkıyorlar,
alttan tekme ile vuruyorlar…
Bi baktık Demirel olaya
müdahale ediyor. Korumaların elini tutuyor, onları
itekliyor:
- Ne
yapıyorsunuz?
-
Efendim..
- Onlar benim misafirim
kardeşim bırakın…
Tören boyunca gözü
üzerimizde oldu, kimse bize bir şey yapıyor mu
diye..
Demirel’i gazeteciler Ankara’dan
takip ederdi hep… Bir tek ben İstanbul’dan da bir tek
ben..
Geç kalsam…
Uçak rötar
yapsa…
Otobüsle yolun kenarında
beklerdi…
Ben vardığımda…
“Seni bekliyoruz Hadi,
nerde galdın?” diye sorardı…
Ve sonra Meydan gazetesini
meslektaşlarıma gösterip, “Hadi’nin manşetini gördünüz
mü?” derdi.
Rahmi Turan ve Behiç
Kılıç fotoğraf ağırlıklı çalışmamı istiyordu
çünkü.
Çektiğim her fotoğraf manşete
çekiliyordu.
Behiç Abi (Kılıç) bana kızdı DYP
muhabirliğinden aldı…
Benim yerime de Baki Karakol’u
tayin etti.
Demirel, DYP İstanbul İl
Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenliyor.
Baki Karakol, kendisini tanıtıp
soru sormak istiyor.
Demirel “bir dakika”
diyor.
“Hadi nerede?” diye
devam ediyor.
Baki Karakol merkeze gelmeden
Demirel, Rahmi Turan’ı arıyor:
- Hadi
nerede?
Baktım Behiç Abi
tepemde:
- Ne
yapıyorsun?
- Haber
hazırlıyorum.
Güldü, “Demirel senden
vazgeçemiyor” dedi..
Anlayamamıştım, Behiç Abi’ye de
sormamıştım..
Arkasını döndü
gitti.
Baki Karakol geldi, olup biteni
önce bana sonra da Behiç Abi’ye anlattı.
“İyi” demiş Behiç Abi,
“Hadi Bey eski görevine devam etsin” diye bana
mesaj göndermişti!
Manisa’dayız… Meydan tıka basa
dolu… Demirel otobüsün üstünde, ben hemen
arkasındayım..
“Burayı çek Hadi burayı
çek” diyerek elimi sıktı…
Oysa ben onun keliyle
meşguldüm…
Ara ara kelini baş parmağı ile
kaşıyor ben de o anı yakalamak istiyordum.
Dediğini
yaptım…
Ama o fotoğrafı da
çektim..
Ertesi gün manşette kelini
kaşıyan fotoğrafını görünce çok güldü:
- Bundan sonra sen
fotoğraf çekince her hareketime dikkat
edeceğim.
Başbakanlık
yılları…
İstanbul’a geldi bir
törende…
Uzaktan fotoğraf
çekiyorum…
“Gel”
dedi…
Yanına
gittim…
“İşinden memnun
musun?” diye sordu…
“Evet” cevabı
alınca…
“Başın dara düşerse
ara” dedi…
28 Şubat sürecinde, çok şey
yazdım hakkında…
Kızmış bana…
“Bu çocuk niye böyle
yapıyor?” diye sormuş…
Cavit Çağlar
aradı:
-
Yapma…
-
…?
- Baba seni
sever…
Çankaya’dan aşağıya indi,
ziyarete gittim.
- Az şey yapmadın ben
yukarıdayken…
-
…?
- Ama bak ben seni hiç
dava etmedim.
Helalleştik
ayrıldık..
Bir kaç kez telefonla
görüştük.
İnternethaber’i
duymuş…
Başarılı işler yaptığımı
söyledi..
Teşekkür ettim…
Ve dün gece vefat etti
Demirel…
Allah rahmet
eylesin..
Ben bir gazeteci olarak
Demirel’den razıyım…
Allah ondan razı
olsun!