Belgesel tartışması büyüyecek mi?
Abone olAhmet Hakan, belgesel konusunda kendisine itiraz eden Mehmet Barlas'a yanıtını fazla geciktirmedi. İşte Hakan'ın cevabı ve yazısının ayrıntıları:
Barlas’a yanıt TÜRK tipi belgesellerin nasıl da belli şablonlar
üzerine oturtulduğunu vurguladığım yazıma Mehmet Barlas’tan itiraz
geldi. Türkiye’de televizyon kanallarının belgesellere ayırdıkları
bütçenin azlığından şikayet eden Barlas, ‘Televizyonlar bizim
belgeselcilere para mı veriyor? Para olsa harikalar yaratacaklar
ama para yok’ demeye getiriyor. Bir yönüyle haklı tabii. Ama
Barlas, sorunu sadece ‘bütçe sorunları’na indirgememeliydi. Çünkü
bizde ‘az emek, sıfır yaratıcılık, şablonlara yaslanma ve
kolaycılık’ ilkeleri üzerine oturtulan belgesel çekme anlayışı,
neredeyse tek geçerli yöntem olmaya başladı. Bir de şu var:
Batı’daki başarılı belgesellerin hepsi büyük bütçelerle çekilmiyor
ki. İşte Türkiye’de de yakından tanınan ünlü belgeselci Michael
Moore... Barlas’a soruyorum: ‘Benim Cici Silahım’ adlı belgeseli
çekmek için ‘yüksek bütçe’ mi yoksa ‘biraz yaratıcılık’ mı gerekli?
Ya da... Geçen yıl Türk sinemalarında da gösterilen ‘Super Size Me’
adlı, fast food türü rastoranların kıyasıya eleştirildiği belgeseli
çekmek için paraya mı ihtiyaç var, yoksa zekice bir kalkış
noktasına mı? Görüntüleri peş peşe bağlayıp içli metinler okuyarak
oluşturulan ‘Türk tipi belgeseller’, bundan 20-25 yıl önce
ilginçti. Ama artık değil. Türk televizyonculuğu gelişiyor, Türk
futbolu gelişiyor, Türk romanı gelişiyor ama ‘Türk tipi
belgeselcilik’ alanında milim kıpırdama yok. Benim şikayetim
bundandır.