Belediyenin anonsu aileyi yasa boğdu
Abone olBursa'da oturan ve Balıkesi'e bağlı Avşa Adası'nda ailesiyle birlikte tatil yapan 8 yaşındaki Tuğra ailesine kötü haberi belediye hoparlörüyle verdirdi
Bursa’da oturan 35 yaşındaki Berna ile 33 yaşındaki
Murat Vanlıoğlu çifti, 8 yaşındaki çocukları Tuğra’yı da yanlarını
alarak bayram tatili için Balıkesir’e bağlı Avşa adasına
gitti.
Bayram sabahı ailesiyle birlikte kahvaltı yapan küçük Tuğra daha
sonra anne ve babasının elini öperek oynamak için sokağa çıktı.
İddiaya göre, ehliyeti olmayan kadın sürücü 29 yaşındaki S.T.
yönetimindeki 34 DR 9491 plakalı otomobil bisikletiyle sokakta
gezen Tuğra’ya çarptı. Kaza ardından linç edilmekten korktuklarını
öne süren sürücü S.T. ve arkadaşı P.B. otomobili kaza yerinde
bırakarak uzaklaştı.
Uzun bir süre ambulans bekleyen Tuğra Vanlıoğlu yapılan
müdahalelere rağmen öldü. Kazadan habersiz olan Vanlıoğlu ailesi
yaklaşık 2.5 saat boyunca komşularıyla birlikte oğlunu aramaya
başladı. Belediye binasında bulunan hoparlörden 5-6 yaşlarında
elbisesinin üzerinde ’Tuğra’ yazılı olan bir
çocuğunun jandarmada olduğunu duyan aile kayıp olduğunu
zannettikleri çocuklarını almak için jandarma karakoluna gitti.
Karakolda sakinleştirilmeye çalışan aile kısa bir süre sonra
çocuklarının ölüm haberini aldı.
"ELİMİZİ SON ÖPÜŞÜYMÜŞ"
Bayram sabahı oğlunun elini öperek sokağa çıktığını söyleyen anne
Berna Vanlıoğlu olayı şöyle anlattı;
"Saat 11.00 civarında ailece kahvaltı yaptık. Elimizi
öptü. Son öpüşüymüş. Bir arkadaşının peşine takılıp arka sokağa
çıkmış. 10 dakika çocuğumuz göremedik zaten ve panik olduk.
Çevredeki herkesle birlikte aradık. Sonrasında belediye anonsuyla,
"Tuğra adında 5-6 yaşlarında bisikletli çocuk bulundu. Acil
jandarmaya gelin" anonsu duyduk. Biz de kaybolduğunu ve jandarmanın
bulduğunu sandık. Çünkü sabah giydirdiğim kıyafetin üzerinde Tuğra
yazıyordu. Jandarmaya gittik. Bize orada çocuğunuz sağlık ocağında
tedavi altında denildi. Sağlık ocağında kimseyi bulamadık. Oradaki
insanlar, ’cenazeniz camide’ dediler. Başkası deniz otobüsüyle
Bandırma Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığını söyledi. Herkes oğluma
ne olduğunu biliyormuş ancak kimse bize bir şey söylemedi. En son
bizim çığlıklarımıza dayanamadılar ve oğlumun cenazesinin camide
olduğunu söylediler" Morgda oğlunu gördüğünü gözyaşları
içerisinde anlatan acılı anne, şunları söyledi:
"Dişleri kırılmıştı. Kol ve bacaklarının üzerinden aracın
lastikleri geçmiş. Aracın altında nasıl sürüklenmişse bilmiyorum
kafasında bir delik vardı. Yüzü gözü tanınmayacak haldeydi. Acı
gerçeği orada öğrendik. Görgü tanıkları sürücünün aşırı süratli
olduğunu söylediler. Çarpmış ve direksiyonu yanındaki arkadaşı
kıvırmış. Oğlumu ezmiş ve duramadan duvara çarpmış. Sürücüye ve
yanındaki arkadaşına
"Sizi burada linç ederler" denmiş ve onlar da olay yerinden kaçarak benim çocuğumu orada kanlar içerisinde bırakmışlar. Hiç kimse müdahale etmemiş. Doktor ve ambulans gelmemiş. Oğlum vefat etmeden 5 dakika önce doktor oraya gelmiş. Orası bir ada. Her türlü kaza olabilir. Ancak hava ambulansı İstanbul’dan çağrılsaydı çocuğumun orada müdahalesi yapılır ve ameliyata alınırdı. Belki şu an hayatta olurdu. Hiçbir müdahale yapılmamış. Benim oğlum orada inleye inleye ölmüş."