Tercüman gazetesi
belediyeleri mercek altına almış.
Büyükşehir belediyeleri, bazı belediyelere destek mi yoksa köstek
mi oluyor ?
İktidar Partisi haricinde
olan belediyelerin yani CHP , MHP ve diğer siyasi partilerden
seçilen belediye başkanlarının hareket alanları kısıtlanıyor
mu?
Sel felaketinin yaşandığı
günlerde Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, zamanında beraber siyaset
yaptığı arkadaşlarını da içine alabilecek , bugün halen daha
kulaklarımı tırmalayan bir cümle sarf etmişti ; “ Sorumlu olan tüm
Belediye Başkanlarını asmalı”
Nasıl olurda bir genel
başkan böyle bir cümle sarf edebilir? Halen
daha beynimi kurcalayan bu soru ve köşe yazarı olduğum gazetenin
başlattığı yazı dizisi beni de araştırmaya itti. Aksiyon dergisinin
771 inci sayısında okuduğum DSİ ‘nin araştırması aklıma gelince
açıp tekrar okudum.
DSİ Genel Müdürlüğü
,bir süre önce bütün bölge müdürlüklerinden,
yaşanan olumsuzluklarla ilgili bir rapor istemiş. Kurumun Hukuk
Müşavirliği, 25 bölgeden gelen raporları incelediğinde korkunç bir
tablo ile karşılamışlar.
Raporlar akarsuların,
derelerin boğazının nasıl sıkıldığını gösteren fotoğraflarla
doluymuş. Akarsular üzerine tersaneler, büyük camiler, restoranlar,
kültür merkezleri, mezbahalar, pazar yerleri kurulmuş. Belediyeler
bir taraftan derelerin üzerini kapatırken, diğer yandan kapattığı
yerleri imara açmış. Bu yetmezmiş gibi atık suları yine bu derelere
aktararak, kanalizasyon gibi kullanmış…
Yaşadığımız ve muhtemelen
yine yaşayacağımız sel felaketiyle ilgili değerlendirme yapan
herkesin buluştuğu ortak kanı şöyle aktarılıyor : Bugünkü tablonun
tek sebebi insanoğlunun tabiata yaptığı dengesiz müdahale.
İnsanoğlu, yani vatandaş, belediye, kamu kurumu, sanayici, ülkenin
can damarı niteliğindeki akarsulardan ya malzeme çıkarmış ya da
akışı engelleyen inşaatlar yapmış. Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü’nün hazırladığı bir rapor ise bu gerçeği bütün çıplaklığı
ile ortaya koyuyor.
Nasıl mı ?
İstanbul’un göbeğinde
yaşanan sel felaketinin ana sebebi DSİ Genel Müdürlüğü raporuna
göre , dere yataklarının arazi
kazanmak ve döküm sahası olarak kullanılmak amacıyla doldurulmuş
olması. İstanbul’daki belediyeler, çok sayıda derenin üzerini
kapatarak, çevredeki ev ve iş yerlerinin atık sularını da buralara
vermiş. Kapatılan derelerin üzerine binalar yapılmış ve çözüm
imkânsız hâle gelmiş.
Raporda son felakette en
fazla can kaybının meydana geldiği Ayamama Deresi’ne de değinilmiş.
Söz konusu derenin sol tarafı Küçükçekmece, sağ tarafı Bahçelievler
ilçesi sınırlarında. Küçükçekmece yönündeki imar planları
hazırlanırken DSİ’den görüş istenmemiş.
Evet,yanlış okumadınız,
DSİ den görüş alma gereği duymamışlar.Yani , güç bizde
olayı….!