Bel ağrısı hastalık habercisi olabilir!
Abone olSabahları uykudan uyandıran, 1 saatten fazla belde tutulmaya yol açan bel ağrısının, omurga romatizmasının habercisi olabileceği belirtildi.
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim
Dalı Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Kiraz,
birçok kişinin bel ve boyun başta olmak üzere eklem ve kas
ağrılarıyla karşılaştığını söyledi.
Toplumda her 100 kişiden 80'inin hayatının bir döneminde
bel ağrısından yakındığını belirten Kiraz, bel ağrısı olan
hastaların yüzde 70-85'inin 6 hafta içinde kendiliğinden
iyileştiğini bildirdi.
Kiraz, bel ağrısının, kas spazmı, bel kayması, kireçlenme,
romatizma, kemik erimesi, omurlarda kırık ve bel fıtığı gibi
çeşitli nedenlere bağlı oluşabildiğini ifade ederek, ağrıların
yüzde 90'ının basit ağrı kesicilerle geçebildiğini kaydetti.
Her bel ağrısının ciddi bir hastalık habercisi olmadığını ancak
uzun süreli bel ağrılarının önemsenmesi gerektiğini belirten Kiraz,
ağrının devam etmesi halinde mutlaka uzman hekime başvurulması
uyarısında bulundu.
ERKEN TANI İLE KALICI SAKATLIKLAR
ÖNLENEBİLİYOR
Kiraz, sabahları uykudan uyandıran bel ağrısının ''ankilozan
spondilit'' denilen omurga romatizmasının habercisi olabildiğini
ifade ederek, omurga romatizmasına bağlı bel ağrılarının tüm bel
ağrılarının yüzde 5'ini oluşturduğunu bildirdi.
Bel ağrısının hastalığın en önemli bulgusu olduğuna dikkati çeken
Kiraz, şunları kaydetti:
''Omurga romatizması sinsi başlamakta ve genç yaşların
hastalığı olarak karşımıza çıkmaktadır. En sık genç erkeklerde
görülmektedir. Hastalık ortalama 20 yaş civarında kendini
göstermektedir, 40 yaşından sonra nadir rastlanmaktadır. Genç bir
kişide ortaya çıkan bel ağrısı, özellikle gece uykudan uyandıran
tarzda ise, kişi sabah kalktığında belinde tutukluktan yakınıyor ve
tutukluk 1 saati aşkın sürüyorsa, hareket ve egzersiz ile bu
tutukluk rahatlıyor ve yaklaşık 3 aydır bu şikayetler devam
ediyorsa, o zaman ön planda omurga romatizmasını düşünmek
lazım.''
Kiraz, hastalıkta erken tanının çok önemli olduğuna değinerek, bu
sayede tedaviye erken başlanabildiğini ve bir takım kalıcı
sakatlıkların ortaya çıkmasının engellenebildiğini söyledi.
Tedavi sürecinde basit ağrı kesicilerin dışında, hastalığın kontrol
altına alınmasını sağlayan uzun etkili ilaçların uygulandığını
anlatan Kiraz, ''Son yıllarda biyolojik ilaç tedavileri de
mevcuttur'' dedi.
DÜZENLİ EGZERSİZ YAPILMALI
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve HÜ
Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kiraz, bel sağlığı için sporun çok önemli
olduğunu vurgulayarak, dik duruşu koruyabilmek ve hareket
kısıtlılığını engellemek için boyun-sırt-bel ve kalça için egzersiz
yapılması gerektiğini ifade etti.
Hastalık belirtileri kendini göstermeden her sağlıklı bireyin bel,
sırt, karın adalelerini güçlendirmek, eklem ve yumuşak dokuların
esnekliğini artırmak için ömür boyu spor yapması ve bunu yaşam
şekli haline dönüştürmesi gerektiğine işaret eden Kiraz, ''Ancak
bel fıtığı gelişmesine zemin hazırlayabilecek veya bizzat sebep
olabilecek mücadele sporları yerine, yüzme, yürüme ve bisiklet gibi
sporlar tercih edilmeli'' diye konuştu.
Kiraz, yüzlerce egzersiz hareketi içerisinden rastgele
yapmak yerine belirli hareketlere öncelik tanınması, bele fazla yük
bindirmeyen ve gelişmekte olan bir bel fıtığını ilerletmeyecek en
emniyetli hareketi seçmek gerektiğini belirtti.
Yaz aylarında sosyal aktivitenin ve sportif faaliyetlerin artmasına
bağlı olarak, bel, boyun gibi eklem ağrılarında da artış
görüldüğünü anlatan Kiraz, plaj voleybolu ya da plaj tenisi
yapanlarda diz ve dirsek başta olmak üzere tüm eklemlerde incinme
problemleri ile karşılaşıldığını kaydetti.
Kiraz, eklemleri yeterince ısıtmadan yapılan sporların
yarardan çok zarar verebildiğini ancak, eklem ya da kas ağrısı
olacak endişesiyle spor yapmaktan da kaçınılmaması gerektiğini
sözlerine ekledi.