Doğum sancısı tutmuş bir kadını hastaneye getiren
kocasının görüntülerini izlemiştim iki gün önce bir filmde, zaman
geçmek bilmiyordu, daha yüzünü görmediği yavrusu için endişeden
sigara üstüne sigara yakıyordu adam…
Kadınsa, onca ağrıya, onca sancıya rağmen evladını
kucağına alır almaz gülümsüyordu… Acıları yok olmuştu onu kucağına
aldığında, ve dışarda bekleyen babaya ulaştığında müjdeli haber,
baba sevinçten ne yapacağını şaşırmış vaziyette soluğu odada aldı,
evlatlarına baktılar…
Gözyaşları sel oldu aktı…
Sevinçten...
Dün Afyon'da kapı önünde evladından gelecek haberleri
endişeli bekleyen aileleri gördüm bir de…
Bu kez doğum değil sebep, varoluşun son noktası olan
ölüm haberi için bekliyorlardı kapıda…
Gözlerinden taşmıştı içlerine yerleşen korkular, bir
açıklama yapılsın diye dua mı etsinler yoksa zaman uzadıkça uzasın
da o kara haberi duymasınlar diye miydi endişe…
Anaların ayakta duracak hali yoktu, ağıtlar yaka yaka
beklediler yavrularını, o kapıdan çıksın, çıksın da "Ölmedim ana"
desin boyunlarına sarılsın diye, sevinçten ağlaşsınlar diye…
Yirmi beş aile için, yirmi beş ailenin acısını
paylaşmak üzere orada bulunan herkes için, hepimiz için vakit hem
çabuk geçti gitti hem de geçmek bilmedi…
Zaten evladı boynuna sarılsa bile, diğer annenin
üzüntüsünü gören bir ana kendi oğlunun yaşadığına nasıl
sevinebilirdi!
Babalar, evlatlarının akıbetini bilemeyen babalar,
komutanlara hıçkıra hıçkıra ağlayarak yalvaran iri yarı babalar,
dışarda görsen, heybetinden korkacağın babalar, yavrusunun nerede
olduğu bilemeyen, endişesi bütün yüzünü donatmış, çaresiz, zavallı
babalar…
Feryat figan kardeşler, öyle ya daha çok gençtiler,
daha doyasıya zaman bile geçiremediler, hala hayallerini
gerçekleştiremeyecek kadar körpeydiler.
Evlatlar, babalarına en ihtiyaçları olduğu zamanda
dua ettiler babaları sağ salim çıksın diye, okulun ilk günü okula
giderken babalarının elinden tutsunlar diye, hayat boyu baba
diyecekleri o en güvenilir adam hep yanlarında olsun diye…
Ama yirmi beş ailenin içine düşen ateş yaktı kavurdu
hepsini…
Gözyaşları sel oldu aktı…
Acıdan...
Yirmi beş, sayıyla 25, tabut dizilecek yanyana yarın
ya da ertesi gün, siyasiler yine yanyana gelecek, ama hepsi
birbirinden nefret ederek, bakışmamaya çalışarak, gözlerini
birbirlerinden kaçırarak…
Yine hiçbiri anlamayacak o acılı ailelerin
halinden…
Sahte gözyaşlarını dökecekler, bu olaydan sonra kim
kimi suçlayacak, kim konuşurken açık verdi, danışmanlarına
danışacaklar…
Ertesi gün kavgaya tutuşacaklar!
Olan evlatlarının bedenini kendi elleriyle toprağa
vermek zorunda kalan, acının en hasını, en acıtanını yaşayan ana
babalara olacak!
Sadece kendileri gibi olan bu halk onların acılarını
paylaşacak, gerisi siyasi manevralar için araç olacak!
Onlar dün, yaşamak için tek sebepleri olan
evlatlarının yaşayıp yaşamadığını merak içinde beklerken öldüler
aslında…
Ve onlarla birlikte tüm halk yasta…
….
Günün en anlamlı twit'i; "Burası Türkiye, yirmi beş
şehit, yetmiş üç milyon yaralı var burada…"
twitter.com/nsrnylmz