Beklenen olmadı

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel geldiği süreçten bugüne kadar çizgisini bozmadı.

Türkiye’nin yararına olan pek çok konuda milli bir duruş sergiledi.

Eski CHP’nin ayrıksı duruşunu benimsemedi.

O nedenle Sayın Özgür Özel;

Gazi Meclis çatısı altında yaşanan arbededen rahatsız olduğunu açıkça söylüyor.

MİT’in kendilerine verdiği brifingle ilgili olumlu mesajlar veriyor.

Eski lideri olan Kemal Kılıçdaroğlu’na vefasını gösterip, yanında duruyor.

Kısacası ezber bozmaya devam ediyor.

Zaman zaman zikzaklar çizse de genel anlamdaki duruşu oldukça takdir topluyor.

Özgür Özel vefalı bir genel başkan

Kılıçdaroğlu Ankara Adliyesi’ndeki davası başlamadan evvel sosyal medyada bir video yayınladı. “Safları sıklaştırın” diye çağrı yaptı. Bu çağrının siyasetteki meali, bana destek olun demektir.

Duruşmaya Kılıçdaroğlu’nun geçen yıl genel başkanlığı kaybettiği kurultayda karşı karşıya gelen farklı kanatlardan milletvekilleri, belediye başkanları ve partililer bir arada katıldı.

Adliyeye gelenler arasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, DEM Parti, DEVA, Gelecek Partisi, Saadet Partisi’nden de bazı milletvekilleri ve Ayşe Ateş de vardı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise Almanya’da olması nedeniyle duruşmaya katılamadı.

Gerçi Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’nun “safları sıklaştırın” çağrısını yaptığı tweetine “Bizim safımız belli, bu milletin yanı” diye tweet atmıştı.

Kılıçdaroğlu mahkemeye çıktığında oğul Ekrem İmamoğlu yanında yoktu.

Oysaki babası;

Hep oğlunun elinden tuttu,

Siyasette yol almayı öğretti,

Siyasi manevra nasıl yapılırı gösterdi.

Oğluysa babasını yalnız bıraktı.

Kılıçdaroğlu bu dava üzerinden CHP içinde yeniden bir arayışa, yükselişe geçip, bir kahramanlık destanı yazmak isteyebilir. Ama çok mümkün görülmüyor.

Kılıçdaroğlu davasına siyasi gözle bakacak olursak;

CHP içindeki bölünmeyi ve kombinizasyonları gösteriyor.

Kılıçdaroğlu-Mansur Yavaş

Kılıçdaroğlu-Mansur Yavaş-Özgür Özel

Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu 

Kılıçdaroğlu adliye önünde yine Sayın Erdoğan’a meydan okumaya devam etti, çünkü bir kısım CHP seçmeni bundan besleniyor, bu kin kokulu söylemle güçleniyor.

Diğer bir okumaysa insanda olması gereken vefa duygusu. Birinin sana manen ihtiyaç duyduğunda senin onun yanında olma halin. Kimlerde olup olmadığını sizlere bırakıyorum.

Yenidoğan Çetesi davasında ilk duruşma tamamlandı.

Kim ne söyledi, kim kimi suçladı, şimdi ne olacak?

Haksız kazanç sağlamak için bebeklerin ölümüne neden olmakla suçlanan Yenidoğan Çetesi davasında altı gün süren ilk duruşma tamamlandı.

Davanın ilk duruşmasında tutuklu sanıklar savunma yaptı. Tutuklu sanıklar çeşitli itiraflarda bulundu, birbirlerini suçladı. En dikkat çekici anlar ise örgütün elebaşı olarak gösterilen Fırat Sarı’nın savunması sırasında yaşandı. 10 ay önce telefonlarının dinlendiğini öğrendiğini iddia eden Sarı’nın savunmasında birçok çelişki var.

Sarı, 112 Acil Çağrı Merkezi’nden sevk olmadığını iddia etse de ambulans şoförü olan tutuklu sanıklardan Gıyasettin Mert Özdemir’le yaptığı iş birliğini anlattı, başka isimler de verdi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

Yenidoğan Çetesi davası, 26 Kasım Salı günü tutuksuz sanıkların ifadeleriyle devam edecek.

Davada kan donduran ifadeler dikkat çekti…

Bebeklerin bir bölümüne pasif ötenazi uygulandığı, yani hiçbir tedavi yöntemi uygulanmadan ölüme terk edildikleri,

Bir hemşirenin ise yoğun bakımdaki bebeğin kalbinin durması üzerine doktora haber verdiği, doktorun ise “Canlandırmaya gerek yok.”

“Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu.”

“Bebek sevki yapıp karşılığında SGK'dan fazla para alıyorlardı.”

“Epikrize yardım ettiği için bütün hemşirelere para veriliyordu. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu.”

“Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu.”

Gibi çarpıcı itiraflarda bulunuldu.

O masum bebeklerin geri gelmesi mümkün değil. Ama ailelerinin acılarının bir nebzede olsa soğuması için suçluların gereken cezayı alması kamuoyu vicdanı açısından da oldukça önemlidir.

Diğer bir önemli konu; bu ülkenin şerefli doktorlarına olan güveni zedeleyen bu olayla doktorlarımızın güvenilir olduğu algısının sorgulanmamasını sağlamak kaçınılmazdır.