Bekir Bozdağ'dan bomba sözler!
Abone olAdalet Bakanı Bekir Bozdağ, HSYK 3. Dairesi'ni resmen bombaladı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, HSYK 3. Dairesi ile ilgili, "HSYK 3. Dairesi’nin bazı üyeleri, Anayasa ve yasaların kendilerine çizdiği sınırları aşıyor ve çiğniyor. Bu resmen yasanın vermediği yetkileri kullanmaktır” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan ‘Neler Oluyor’ programına konuk oldu. TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Bozdağ, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun hakim ve savcıların sicil affını da içeren düzenlemeyi ‘siyasal rüşvet’ olarak değerlendirmesiyle ilgili, “Büyük bir karalama kampanyasıyla karşı karşıyayız. TBMM’den çıkan yasalar, millet adına çıkan yasalardır. Bu yasalarla sürekli vatandaşlarımıza bir takım haklar verilmektedir. Bu hakların hiçbirisi devletin vatandaşına verdiği rüşvet değildir. Bu, devletin özellikle maddi konularda vatandaşların hakkı olarak gördüğü birtakım hakları, imkanları nispetinde vermesidir. Bu hakim ve savcılarımızın hakkı olan bir özlük hakkı iyileştirmesidir. Torba Yasa çıktı. Biz onun içerisinde 40 bin öğretmen alımına imkan veren bir düzenleme yaptık. Hiç kimse, ‘Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen olarak atama bekleyenlere rüşvet verdi’ diye bir açıklama yapıyor mu? Burada, Soma ile ilgili hayatını kaybeden şehitlerimizin yakınlarına bir takım imkanlar verildi. Bu, devlet olmanın gereğidir. Sigorta prim borçlarını yapılandırıyoruz, vergi borçları aynı şekilde… Sulamada kullanılan elektrik borçları konusunda hiç kimse ‘siz bunları yapıyorsunuz, bunlar rüşvettir’ diyor mu? Biz, her yıl hububatla ilgili fiyat açıklıyoruz, devlet her yıl fındıkla ilgili fiyat açıklıyor, çayla ilgili fiyat açıklıyor ve zamlar veriyor. Hiç kimse bunlara, ‘vatandaşa rüşvet veriliyor’ diyor mu? Esas, gayri ahlaki tutum, vatandaşın hakkı olan şeyi devletin imkanları nispetinde vatandaşa veren bir tutum karşısında, bunu rüşvet olarak nitelendirmektir. Esas etik olmayan şey bu yaklaşımdır. ‘Siz bundan daha fazlasını vermeniz lazım’ demeleri lazım. Ama maalesef bizim muhalefetimiz her konuyu çarpıttığı gibi bunu da çarpıtıyor. Şuanda seçim öncesine denk geldiği için, bunu seçimde hakim ve savcılarımızı rencide etmek için, onların oylarını etkilemek için kullanıyorlar” ifadelerini kullandı.
“HSYK’DA 7 BİN 659 DOSYA İNCELENMEYİ BEKLİYOR”
Bazı hakim ve savcıların paralel yapı tarafından mağdur edildiğiyle ilgili duyumlar aldığını belirten Bakan Bozdağ, mağduriyetlerin giderilmesi için sicil affının getirildiğini kaydetti. Bozdağ, “Pek çok hakim ve savcının bana intikal eden, özellikle son dönemdeki tartışmalar çerçevesinde uğradıkları mağduriyetleri var. Bunlara bakınca ‘nedir’ diye merak ettim. Şuanda HSYK’nın önünde ne kadar dosya var diye baktığımda 9 Eylül itibariyle 7 bin 659 dosya 3. Daire’nin önünde incelenmeyi bekliyor. Bu rakam çok büyük bir rakam ve ceza alan hakim ve savcı sayısı da bin 500 küsur civarında. Ceza alabilme ihtimali olanlar da var. Hakim ve savcıların üzerlerinde böyle bir durum var. Bunun hakim ve savcılarımızın hayatına nasıl yansıması oluyor? Terfilerinde sıkıntı oluyor, maaşlarda da çok büyük farklar ortaya çıkıyor. İyi yerlerde çalışma, Yargıtay, Danıştay gibi unvanlı yerlere gelme konusunda pek çok hakim ve savcının mağdur olmasına yol açıyor. Biz, bu yasayla hakim ve savcılarımızla ilgili yeni bir sayfa açmayı hedefledik. Bu onların aldığı uyarma, aylıktan kesme, kınama, kademe ilerlemesinin durdurulması gibi cezaların yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doğrudan affına imkan veren bir düzenleme. Ancak, yer değiştirme cezasıyla ilgili, HSYK Genel Kurulu’na yeniden bir inceleme yapılmasını isteme hakkı getiriyor ve onlar Genel Kurul’da değerlendirilecek. Meslekten ihraçla ilgili sicil affında bir düzenleme yok. Onun nedeni de, meslekten ihraç kararları yargı denetimine açık. Yargı onu denetlediği için kapsam dışında bıraktık” diye konuştu.
“HSYK 3. DAİRESİ’NİN BAZI ÜYELERİ YASALARIN KENDİLERİNE ÇİZDİĞİ SINIRLARI AŞIYOR”
HSYK’da binlerce dosya beklemesine rağmen bazılarının öne alındığının altını çizen Bozdağ, HSYK 3. Daire’ye eleştiriler yöneltti. Bozdağ, hakim ve savcıların mağduriyetlerinin paralel yapıdan dolayı olup olmadığına yönelik bir soruya, “Pek çok hakim ve savcı, kendisinin önünün nasıl kesildiğini, nasıl haksızlığa uğratıldığını anlatıyorlar. Ve bunlarla ilgili elimize ulaşan çok bilgi var. Şuanda 7 bin 659 dosya var. Bunlar bir seferde gelmiş dosyalar değil. Uzun zamandır bekleyen dosyalar var. Ama güncel birtakım dosyaların öne çekildiğini görüyoruz. Bakıyorsunuz; İstanbul’da devam eden soruşturmalarla ilgili karar veren hakimlerle ilgili dosyalar hemen öne çekiliyor; ancak 7 bin 659 dosya var. Şuanda benin Kurul Başkanı olarak gördüğüm kadarıyla, HSYK 3. Dairesi görevini yapma noktasında yasanın çizdiği sınırlar içerisinde gitmesi lazım ama burada sorunları olduğunu düşünüyorum. Dün, Kurul Başkanı’nın yaptığı işlemi yok hükmünde sayan bir karar veriliyor. Ayrıca, daire başkanının basını arayıp, ‘bakın biz böyle bir karar verdik’ diye basınla paylaştığı yönünde de bilgiler geliyor. 3. Daire’nin Kurul Başkanı’nın kararlarını yok sayma yetkisi yok. Benim kararımı 3. Daire’nin inceleme yetkisi yok. Kurul Başkanı bir karar verdiği zaman bu kararı kimlerin inceleyeceği belli. 3. Daire Kurul, Başkanı’nın yaptığı işlemleri yok hükmünde sayıyor, bunu da Anayasa Mahkemesi’nin HSYK Kanunu ile ilgili iptal kararına dayanarak yapıyor. Halbuki, AYM orada Kurul Başkanı’nın kullandığı yetkiyi düzenleyen maddeyi iptal etmedi. Gerekçede bir yorum yaptı. Mahkemelerin kararları uygulanır, gerekçesi uygulanmaz. HSYK 3. Dairesi’nin bazı üyeleri, Anayasa ve yasaların kendilerine çizdiği sınırları aşıyor ve çiğniyor. Bu resmen yasanın vermediği yetkileri kullanmaktır. Verdikleri kararlara da baktığımız zaman, çok net bir şekilde bazı olaylarla ilgili kararlar verildiğini görüyoruz” diye cevap verdi.
“ZEKERİYA ÖZ BAŞBAKAN’I TEHDİT ETTİ, 3. DAİRE İŞLEM YAPMADI”
Bozdağ, HSYK 3. Daire’yle ilgili eleştirilerine savcı Zekeriya Öz örneğiyle devam etti. Zekeriya Öz’ün sosyal medya üzerinden o tarihte Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tehdit ettiğini belirten Bozdağ, “Bolu Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, attığı twitlerle, o tarihte Başbakan olan sayın Cumhurbaşkanımızı adeta tehdit etti. Onunla ilgili bir takım şikayetler de var. 3. Daire’den bununla ilgili bir karar çıkmadı. Amerika’da bir savcı Obama’yı tehdit etse veya Alanya’da Merkel, Fransa’da Hollande ile ilgili böyle bir şey yapılsa, oralarda ne yaparlar? Türkiye’de bu konuyla ilgili HSYK 3. Dairesi bir işlem yapmadı. Ama İstanbul’da devam eden şeylerle ilgili anında kararını alıyor. Bir savcı, eğer ülkenin Başbakanı’na sosyal medyadan böyle twitler atabiliyorsa, o tarafsız ve bağımsız yargı görevi yapma niteliğini kaybetmiştir” dedi.
“GÜLEN’İN İSTENMESİYLE İLGİLİ SİYASİ BİR TALEP VAR”
Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Obama’nın görüşmesinde Fethullah Gülen’in iadesinin istendiği iddialarıyla ilgili, “Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmeleri basına da yansıdı. O görüşmelerle ilgili röportajları da oldu. Bir Cumhurbaşkanının başka bir ülkenin Başkanıyla görüşmesinde, ülkesiyle ilgili bir takım konuları konuşması, o ülkeden talepleri varsa paylaşması gayet doğaldır. ABD’nin de Türkiye’den pek çok talebi oluyor. Türkiye bunları değerlendiriyor, bunlarla ilgili yapabildiklerini yapıyor. Bütün ülkelerin bu konuda temasları oluyor. Bununla ilgili bilgi paylaşımı konusunda iki ülkenin istihbarat örgütleri karşılıklı olarak konuşacaklardır. Çünkü, burada kırmızı bültenle bir isteme değil, bir siyasi talep var” değerlendirmelerinde bulundu.
Adalet Bakanı Bozdağ, paralel yapının devlet içerisinde özelikle yargı ve emniyette bir yapılanma içerisinde olduğuna dair somut bir kanıt olmadığı iddialarını değerlendirdi. Bozdağ, yasal olmayan dinlemelerin, hukuka aykırı şekilde yapılan soruşturma ve operasyonların paralel yapının varlığına delil olduğunu dile getirdi. MİT TIR’larının hukuka aykırı bir şekilde durdurulup arandığını hatırlatan Bozdağ, paralel yapının uluslararası alanda ülkenin itibarını zedelediğini, Türkiye’yi terör örgütlerine destek veren bir ülke olarak tanıttığını belirtti.
“YARGITAY BAŞKANI ÖZELEŞTİRİ YAPMIYOR”
Yargıtay Başkanı’nın Adli Yıl açılışında yargının içerisinde tehdit oluşturan paralel yapıyla ilgili eleştiride bulunmayıp hükümeti eleştirmesini, “Yargıtay Başkanı’nın yanılmıyorsam 29 sayfalık adli yıl açılış konuşmasına baktığımızda, 2 sayfası hariç geri kalanının tamamı hükümete yönelik eleştirilerle dolu. Ben beklerdim ki, Yargıtay Başkanımız yaptığı konuşmanın içerisinde yargının içerisindeki güçle ilgili de bir eleştiri, bir özeleştiri, bir takım tavsiyeleri olsun. Baktığımızda yargıda yaşanan ne kadar sorun varsa sorumlusu ya hükümet yada yasama. Başka bir sorumlusu yok. Halbuki, bu noktada yargının içerisinde görev yapan bazı kişilerin yanlışı varsa onu da dile getirmek lazım. Türkiye bugün, Milli Güvenlik Kurulu’nda bu konuyu konuşmuş, Hükümet Programı’na bu konuyu koymuş, Cumhurbaşkanı bu konuyu takip ediyor, burada bir devlet refleksi oluşmuş. Onun için burada herkesin kendi açısından yüzleşmesinde bir fayda var” şeklinde eleştirdi.
“BU SEÇİM SİSTEMİYLE\YARGI SİYASALLAŞIYOR”
Bakan Bozdağ, TGRT Haber ekranlarından muhalefet partilerine çağrıda bulundu. HSYK seçim sisteminin değişmesi gerektiğini vurgulayan Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:
“Biz, referandumla seçim usulünü getirdik. İstedik ki yargı hiçbir grubun ön, arka, yan bahçesi olmasın, milletin yargısı olsun. Ama gelinen nokta, bizim yanıldığımızı gösterdi. Şuanda bir seçim usulü var. Seçimde takvim işliyor. Benim Kurul Başkanı olarak, Adalet Bakanı olarak gördüğüm; bu seçim sistemi yargıyı siyasallaştırıyor, ayrıştırıyor. Onun için bizim bu seçim sistemini masaya yatırıp, yargının siyasallaşmasını, ayrışmasını önleyecek bir çözüm bulmamız lazım. Ben buradan TGRT Haber aracılığıyla bütün siyasi partilere çağrıda bulunuyorum; gelin, beraber Anayasa’nın 159. Maddesini değiştirelim. HSYK’nın yapısını ve seçim usulünü birlikte yeniden belirleyelim. Ben HSYK Kanunu görüşülürken, sayın Başbakanımız’dan onay almak suretiyle siyasi partilerin grup başkanlarını ziyaret ettim. Onlara, ‘Gelin Anayasa’nın 159. Maddesini değiştirelim’ dedim. Bu maddeyi ‘beraber yazalım’ dedim. Biz öyle bir seçim sistemi kuralım ki; hakim ve savcılarımız birbirinin karşısına geçmesin ve siyasallaşmaya imkan ve zemin verilmesin, ayrışma, kamplaşma olmasın. HSYK’nın bu yapısı ve bu seçim sistemiyle yoluna devam etmesi pek mümkün değil. Bu muhakkak değişecek. Bugün muhalefet partileri buna yanaşmasa da, 2015’ten sonra bu değişecek. Muhalefet partileri de buna sonunda rıza gösterecek.”