Bekaroğlundan ilginç iddia
Abone olSaadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Bekaroğlu hükümetle ilgili ilginç bir iddiada bulundu.
Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı
Mehmet Bekaroğlu, ''merkezi hükümetin elinde kaynak bulunmadığını,
sermayenin gözünün yerel yönetimlerin elindeki varlıklar ve
hizmetlerde olduğunu'' iddia etti.
Bekaroğlu, Kadir Has Üniversitesi Hukuk Kulübünce düzenlenen
konferansta yaptığı konuşmada, Büyükşehir Belediye Başkanı
seçilmesi durumunda İstanbul ile ilgili bütün kararları,
İstanbullularla birlikte alacaklarını belirterek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Bana göre belediye başkanları, 4-5 senede bir halkın
oyunu alıp kral olmuyorlar. Belediye başkanının işi
uygulamaktır, karar kentliye aittir. 7 tane tünel, Boğaz
Köprüsü ve İETT arazisi... Ben bunları referanduma götürürdüm ve
eminim İstanbullu buraların yeşil alan olmasını isterdi.
Halk, kendileriyle ilgili bir şeyler konuşuluyor ama bunun ne
anlama geldiğini bilmiyor. Böyle olduğu için
referandumlarda, kendi çıkarlarına olanı çok kolay tespit
edemiyorlar.''
Bekaroğlu, İstanbul'un, meclis toplantılarının, imar
komisyonu toplantılarının ve ihalelerin kapalı kapılar ardında
yapıldığını savunarak, burada da yine bilgi asimetrisinin söz
konusu olduğunu söyledi.
Denetlenemeyen yerlerde her türlü usulsüzlük, haksızlık ve
yolsuzluğun olabileceğini iddia eden Bekaroğlu, şunları
kaydetti:
''Bugün belediyelerin denetlenmesi konusunda problem var. Bugün
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütçesinin bir mislinden fazla,
Belediye İktisadi Teşekküllerinin (BİT) bütçesi var.
Bunlara hiçbir şekilde Sayıştay denetimi yapılmıyor. Bunlar
İhale Kanunu'na da dahil değiller. Anonim şirket gibi, istedikleri
gibi alıyorlar, satıyorlar ve hiç kimse sormuyor. Bu
demokrasiye, adalete sığacak bir şey değil. Bu kentin sahipleri
müşteriler, değil hemşehrilerdir. Maalesef bu yönetim,
kentte yaşayan insanları müşteri gözüyle görüyor. İddiamız,
belediyenin ürettiği bütün yerel hizmetleri maliyetine insanlara
vermek.''
Bekaroğlu, 29 Marttaki seçimlerin, sadece bir yerel seçim
olmadığını ifade ederek, ''2001 krizinden bu yana merkezi
hükümetin elindeki varlıklar ve hizmetler bir şekilde çok uluslu
şirketlere verildi. Hepsi ticarileşti. Merkezi hükümetin
elinde hiçbir kaynak yok. Sermayenin gözü şu anda yerel
yönetimlerin elindeki varlıklarda ve hizmetlerde'' görüşünü
savundu.