Bekaroğlu Kurtulmuş için ağır konuştu
Abone olHAS Parti'nin AK Parti'ye katılmasına tepki göstererek istifa eden Mehmet Bekaroğlu, merak edilen sorulara yanıt verdi.
Bekaroğlu, 'CHP'den teklif gelirse kabul eder misiniz' sorusuna,
"Fırsat oluştu, herkes bir yere atlıyor, ben de atlayayım
gibi şeyler benden uzak" diye cevap verdi.
Bekaroğlu’na göre, Kurtulmuş’un, eskiden “firavun” dediği Erdoğan’ın partisine geçişinin ardında “Bir şey olamadım” psikolojisi var.
HAS Parti Lideri Numan Kurtulmuş’un AK Parti’ye katılma sinyalini vermesinin ardından en sert tepki partinin Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’dan gelmişti. Kurtulmuş'a veryansın ederek partisinden istifa eden isim, Taraf'tan Dicle Baştürk'ün sorularını yanıtladı.
Numan Kurtulmuş’un AKP’ye geçiş haberleri sizin için
sürpriz oldu mu?
Hem oldu hem olmadı. Çünkü bu konu aylardan beri toplumda
konuşuluyor. Biz bunu AKP’nin mahalle teşkilatlarından sonra
duyduk. Bunu duyduğumuzda sayın Kurtulmuş’a “Nedir bu?” dedim. Son
dakikaya kadar bana “Yok bir şey” dedi. Sonra gazetede yayımlandı.
Daha sonra tekrar kurullarda sorduk. AKP’den birtakım açıklamalar
gelince, biz acil toplantı talep ettik. Orada, seslerin yükseldiği
bir toplantıda, “Ben kesinlikle kimseyle görüşmedim ama beni seven
arkadaşların bu konuyu Tayyip Bey’e götürdüğünü biliyorum. Yarın
görüşeceğim” dedi. Tabii biz buna şaştık. Üzüldük. Sonra öğrendik
ki, görüşülmüş, karara bağlanmış ve kurullarla formalite istişare
yapılıyor.
Yani size haber vermeden süreç yürümüş
aslında...
Siyasette “özgürlük, refah, adalet istiyoruz” gibi lafları herkes
söyler. Önemli olan yapmaktır. Biz, manifestomuzun ilk
paragrafıyla, mevcut siyasete itiraz ediyoruz. Diyoruz ki,
“Demokrasinin, iktidar oyunu haline getirilmesine itiraz ediyoruz.”
Ve ekliyoruz: “İnsanların, bu oyunun parçası haline getirilmesine
itiraz ediyoruz.” Buna rağmen iktidar oyunlarına girildi. Bu beni
rahatsız ediyor. Yeni Türkiye’den bahsediyoruz. Bu eski siyasettir.
Saklama, kulis, arkadan dolanma, eyleyiş biçimi, bu eski
siyasettir. Yeni Türkiye bunlarla inşa edilemez. Yeni Türkiye
olacaksa, demokrasi olacaksa insanlarla paylaşacaksınız, açık
olacaksınız. Herkes beni “Sen kazık yiyen adam mısın?” diye
suçluyor ama insanların kalplerini okuyabilen birisi değilim ki.
Kurullarına falan götürmedi, il başkanlarına bilgi verdi. İstişare
dediğiniz nasıl olur? Toplanırsınız tartışırsınız ama böyle olmadı.
Verilmiş bir kararın insanlara kabul ettirilmesi tarzında bir
politika yürütülüyor. Buna da istişare diyorlar. Bu eski tarzdır.
Bundan demokrasi çıkmaz. Yani yeni Türkiye falan çıkmaz. Usul esasa
mukaddemdir. Sayın Kurtulmuş ve beraberinde gidenler eski siyaset
tarzına rücu ettiler.
Kendinizi ihanete uğramış gibi mi
hissediyorsunuz?
O tip kavramları kullanmıyorum ama arkadaşlar verdikleri sözü
bozdular. Usulü bozdular.
AKP, Kurtulmuş’a daha önce de böyle bir teklif götürmüştü
ama o zaman kabul etmemişti. Şimdi neden kabul etti?
Mesela 27 Nisan sürecinde AKP’nin değişimi, reformu üzerinde
taşıdığı bir dönemde size teklif geldi o zaman kabul etmediniz.
Şimdi AKP tam tersi, değişim ve reformdan uzaklaştı. Daha
milliyetçi refleksler ortaya koymaya başladı. Roboski’de battı.
Eski devlet reflekslerine geri döndü, Suriye ile tuhaf işler
oluyor, TOKİ diye bir şey çıktı. Esenyurt’ta çadırda insanlar
yandı. “AKP ve AKP’nin klasik devlet haline rücu ettiği bir dönemde
niye gidiyorsunuz, ne değişti” diye ben soruyorum kendisine?
Cevabını o verecek. Diyor ki, “Yeni Türkiye inşa edeceğiz.” Ama
psikolojik olarak bana göre, Sayın Kurtulmuş ve gitmek isteyen
arkadaşlar, 2002’de Fazilet Partisi, AKP ve Saadet Partisi diye
ikiye ayrılırken hoca ve mahalle baskısı gibi çeşitli nedenlerle
gidemediler. O zaman biz “ideal siyaset” diyorduk ama Tayyip
Erdoğan ve Abdullah Gül “reel siyaset” diyorlardı. Gidemediler.
Daha sonra bir şeyler olabilir beklentisi oldu. HAS Parti kuruldu.
Seçime girdi ama olmadı. Şimdi, “olmuyor” psikolojisine girdi
herkes. Aynı 2002’de Erdoğan ile Gül’ün dediğini söylüyor, reel
siyaset. Bu ideal meselesi ya da din meselesi değil. Bu strateji
meselesi. Biz, “Yanlış yapıyorsunuz” dedik. “Sizin orada bir
inisiyatifiniz bir sözünüz olamaz.” Bakan olacaksınız ya da genel
başkan olacaksınız. Gidiyorsanız, yeni Türkiye inşası, yüksek
idealler, işte bir şeyler yapacağız ama işte güç gerekiyor. E niye
o zaman 10 sene kaybettin sayın Numan Kurtulmuş kardeşim? Biz
iktidarın özünü sorgulamıyorsunuz dedik. İktidarın getirdiği
nimetlere daldınız. 12 Eylül’ün kurumlarını ele geçiriyorsunuz.
Diğerleri gibi kullanıyorsunuz. Bu yanlış, biz vicdan olduk.
Son seçimlerde oy oranınızın düşük olması etkili olmuş
olabilir mi bu geçiş kararında?
Tamam insanlar oy vermedi ama bir şeyler karıştığında sığınacak bir
liman olarak gördüler bizi. “Bu yanlış bir şeydir, yapmayın” diye
anlattım kurullarda. En son dedim ki, gidiyorsunuz, partiyi
kapatmayın. Bırakın kurucuların sayısı 30’un altına düşerse parti
kendi kendine kapanır, düşmezse kalanlar kapatır ya da devam
eder.
Daha önce parti tabanında bir baskı olduğundan bahsettiniz.
Şimdi ne oldu da o baskı azaldı?
Bu gelenekte kişi kültürü vardır. Hocanın etkisi devam ediyordu.
Bir grup insan cesaretle gitti. Hoca yaşıyordu, insanlar
birbirlerini etkiliyorlardı ve bundan dolayı birçok insan kaldı.
AKP’nin yükselişini görüyorlardı ama hoca, “Biz de yükselebiliriz”
diyordu. “Yapamazlar, edemezler, hatırlayın arka bahçede
oynuyorlar” falan diyordu. “Bir süre sonra biz devam edeceğiz”
şeklinde bir mahalle baskısı vardı. Bu psikolojiyle insanlar kaldı.
İlk seçimlerde AKP büyük bir oy aldı, yüzde 34, biz de yüzde 2,5.
Yine iktidara kilitlenildiği için bugünden yarına bir şey olmadı.
“Milli Görüş tekrar toparlanıyor” denerek herkes kervanın bulunduğu
yere ek seferle ya da son seferle kendini atıyor. Görüntü bu.
Nitekim “Birleşeceğiz deniyor” ama öyle bir şey yok. Partilerin
birleşmesi diye bir şey söz konusu değil. Olmaz da bu. Kendisini
feshedecek, AKP’ye üye olacak. Bunu da bu şekilde insanlara
söylemiyorlar maalesef.
Numan Kurtulmuş sizi AKP’ye geçiş için ikna etmeye çalıştı
mı?
Bu süreçten sonra kendisiyle birkaç kere görüşme yaptık. “Biz
gideceğiz, orada yorulmalar var, yıpranmalar var, orası boşalacak,
biz gideceğiz, bir şeyler yapacağız, özellikle bazı isimler var
Zeki Ocak gibi, bu isimlerin olması önemli” dedi. Ama biz bu konuda
tavrımızı net olarak koyduk. Mesele oraya gitme meselesi değil,
orada yapılacak bir şey yok. Tayyip Bey’in ihtiyaçları var, bu
ihtiyaçları için bunları yapıyor. Bunları anlattık.
HAS parti kapanırsa ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Parti olmayabilir ama “Halkın Sesi” siyasi bir hareket olarak devam
edecek.
AKP, DP, SP ve BBP’yi de parti tabanına katmaya çalışıyor.
Erdoğan, bir sağ koalisyon mu oluşturuyor?
Tayyip Erdoğan, eski siyaset tarzını yürütüyor. Toplumun öteden
beri var olan fay hatlarını, ayrışma noktalarını kaşıyor. Kimlikler
üzerinden insanları bölüyor, ayırıyor. Bugün de aynı şeyi yapıyor.
Mesela “DSP’yi alacağız demiyor”, ne yapıyor, sağ cephe, milli
cephe falan kuruyor. Tayyip Erdoğan’ın son zamanlarda takınmış
olduğu tavır, devletin rengine boyanması, eski Türkiye’yi
gösteriyor. Numan Kurtulmuş da buna evet diyor. Erdoğan niye böyle
bir şey yapıyor? Çünkü HAS Parti’nin yapılanları eleştirmesinden
rahatsız. “Hırsız Müslüman istemiyoruz” diye biz 1 Mayıs’ta slogan
attık. Küplere biniyorlar. Biz dindarlık üzerinden dedik ki “Burada
bir yanlışlık var. Firavunlaşmayın.” Sayın Başbakan, defalarca
haber gönderdiler, “Bize böyle demesin” diye. Yani bu odaktan
rahatsız oluyorlar, bu odağı kaldırıyor. Unutmak istediği şeyleri,
biz ona hatırlatıyoruz. Erdoğan bunu ortadan kaldırmaya çalışıyor.
En büyük zarar da bu. Numan Kurtulmuş da böyle bir umudun sönmesine
vesile oluyor. Ama pes ettiğini söyleyebilirdi, diyebilirdi ki “ben
bu söylediklerimizi taşıyamadım, ben hizmet yapmaya gidiyorum,” bir
şey demiyoruz. Ama, “Biz yeni Türkiye inşa ediyoruz” demesin.
Olmaz. Demiştir ki, “Cari açık, uluslararası sermayeye verilen bir
rüşvettir.” Hükümet, Kemal Derviş’in neoliberal politikalarını
uyguluyor. Ne yapacak şimdi? Erdoğan, bunları yıksın diye mi
Kurtulmuş’u çağırıyor?
Bu isimler AKP’ye katılınca, partiyi değiştirebilecek mi?
Yoksa AKP’lileşecekler mi?
AKP 10 seneden beri devam eden bir proje. Dışarıdan arkadaşların
gitmesiyle değişmesi akla ziyan bir düşünce olur. Bizim
arkadaşlarımız gidip, iktidarın bir tarafına tutunacaklar.
Başbakan Erdoğan’ın kafasında ne var, size göre neyi hesap
ediyor?
İnsanların adına siz karar verirseniz, muhalefetin farklı sesini
duymak istememezseniz bu firavunluktur. Şimdi böyle bir durumla
karşı karşıyayız. “Herkes burada” gibi söylemler çok kötü. Hiçbir
şeyi dışarıda bırakmıyor, hepsini içine almaya çalışıyor. Bunun
başka amaçları da olabilir. İlk turda yüzde 50 gibi amaçları
olabilir. Tayyip Erdoğan totaliter bir yapı geliştirdi. “Her şey,
herkes benimle beraber” diyor. Şimdi herkes inanıyor mu ki Erdoğan
cumhurbaşkanı olacak, ama Abdullah Gül gibi cumhurbaşkanlık
yapacak. Zaten yarıbaşkanlık istiyor. Bakanları tayin edecek veya
görevden alacak bir noktaya getirmeye çalışıyor. Bunu net bir
şekilde söylüyor. Eğer Numan Kurtulmuş da böyle bir genel başkanlık
bekliyorsa görüntü bu. Ama niye Kurtulmuş’u tercih ediyor onu
bilmiyorum doğrusu.
Peki Numan Kurtulmuş, Erdoğan’ın fiili başkan olacağını
hesaba katmıyor mu?
Bugün olan şudur, yüzde 50’lik bir partisi var. Daha totaliter olan
bir başbakan var. Bu adam Numan Kurtulmuş’a “Gel, ben seni partinin
genel başkan yardımcısı yapacağım” diyor örneğin. Görüntü bu, Numan
Kurtulmuş bir şey yapmıyor, Erdoğan onu bir şey yapacak. Bu benim
kadim dostum için yakıştıramadığım ve üzüldüğüm bir durum. Yani
sizin nasıl tanımladığınızdan çok, insanların nasıl algıladığı
önemli. Tayyip bey hasta ve cumhurbaşkanı olacak. Erdoğan’dan sonra
bu iktidarın bu haliyle devam etmesi problemli. Birçok sorun var ve
en önemlisi bu iktidarın temizliğiyle ilgili. Belediyelerden en
aşağılara kadar ciddi horuldanmalar var. Bunları nasıl
giderebiliriz noktasında Numan Kurtulmuş gibi bir figürü getirmek
çok anlamlı. Bu iktidarın da rengi görünmeye başladı, öyle
özgürlük, hak iktidarı falan değil. Resmen devlet partisine
dönüşen, milliyetçi refleksleri iyice belirginleşen, kendine
demokrat olan iktidar bu. Ben buradan sizin aracılığınızla Numan
Kurtulmuş’a söylüyorum. Erdoğan’ın yerine Kurtulmuş’u koyarak da
hiçbir şey olmayacak.
Bu birleşmeleri, Erdoğan’ın geride bırakacağı partide yeni
bir tek adam olmasını istemediği yönünde yorumlayanlar da
var...
Olabilir. Ne olursa olsun bu yöntemle birini getiriyorsa o pasif
olmak zorundadır. İradesi kısmen ipotek altına alınmıştır. Öbürünün
iradesi vardır.
Tam da AKP’nin zayıflamaya başladığı bir dönemde, HAS
parti, muhalefetin odağı olabilecek miydi?
Olurdu. Muhafazakâr, mütedeyyin mahalle ciddi bir şekilde kaynıyor.
Bu aslında 10 seneden beri kullanılan kaynaklar dolayısıyla bir
tabakanın ortaya çıkması, onların zenginleşmesi, yaşam tarzlarının
değişmesi ve diğerlerine, aşağıdakilere düşman diye tanımlanan
öbürleri gibi davranmasıyla, paylaşım konusunda ciddi homurdanmalar
var. Bu seçmen tabanının yönelebileceği tek yer HAS partiydi. Biz
bunları görüyorduk. Kongre yapıyorduk. Kongreye yeni katılan
insanlar vardı. Siyaseten tutma tam da bu zamanda olacaktı.
Toplumun nabzını tutan Başbakan Erdoğan bunu gördü ama Kurtulmuş
göremedi. Anlatamadık. Seçimden sonra demoralize oldu. Bir daha
motive edemedik.
'CHP’nin AKP’den farkı yok, hâlâ bir devlet
partisi'
CHP’nin size teklifte bulunacağı konuşuldu. Böyle bir
teklif gelirse değerlendirecek misiniz?
CHP’yi siyaseti eyleme açısından AKP’den farklı görmüyorum. Aynı
şekilde onlar da siyaseti, iktidar oyunu olarak görüyorlar. Orada
da parti programları, söylemler araç. CHP’nin sosyal demokrat
politikaları takip ettiği kanaatinde değilim, hâlâ bir devlet
partisi. Yani fırsat oluştu, herkes bir yere atlıyor, ben de
atlayayım gibi şeyler benden uzak. Ben şu anda Numan Bey ve
arkadaşlarını deşifre etmeye çalışıyorum.