Geçtiğimiz günlerde 17 yaşındaki popçu Aleyna Tilki’nin Instagram’daki bazı paylaşımlarının kendisine ait olmadığı ortaya çıkınca, usta tiyatrocu Behzat Uygur onu ti’ye alan bir paylaşım yapmıştı. Bunun üzerine Aleyna Tilki ise sosyal medya hesabından Uygur'a yanıt vermiş, "Behzat Uygur kim? ismini daha önce duydum ama ne iş yaptığını bilmiyorum ünlü biri sanırım. Aydınlatın" demişti. Behzat Uygur, Posta gazetesinden Işıl Çimen'e verdiği röportajda bu konuya değinerek Aleyna Tilki'ye bir ödev verdi. Ünlü sanatçı "Aleyna Tilki bundan sonra her ay bir tiyatro oyununa gitsin ve her ay bir kitap okusun. Okuduğu kitabın özetini bana çıkartsın" dedi. İşte Behzat Uygur'un o röportajı: - Aleyna, “Yaşım gereği eskileri bilmememi hoşgörün” dedi. Yeni neslin eskiye ilişkin bu ilgisizliği hoş görülmeli mi? - Babam Nejat Uygur bana, “Eğer oyuncu olmak istiyorsan bir denizaltının bile nasıl kalktığını biliyor olman lazım oğlum” derdi. - İyi bir hayat nasihati… Aleyna’ya kızdınız mı? - Kızın yazdığı şey beni üzmedi, güldürdü. Onun adına üzüldüm, çok sert cevaplar geleceğini o anda tahmin ettim ve öyle de oldu. Yaptığı yanlıştı. - Siz neden kızın kafasına kendi saçınızı koydunuz Allah aşkına? - Çok sert bir dünyadayız. Sürekli bir yerlerden tokat yiyoruz. Şu anda mizaha en çok ihtiyaç duyduğumuz dönem. Ben de bu kızcağızın fotoğrafına böyle bir şey yapmanın eğlenceli olacağını düşündüm. Takipçilerim biraz nefes alsınlar, gülsünler diye bu tarz paylaşımlarım olur arada… Bunun için paylaştım bu kızcağızı da. Ti’ye almak diye bir şey var, bu da kötü değil. - Onun ne cevap vermesini beklerdiniz? - Keşke cevabını mizahla verseydi. Hemen saldırıya geçmek yerine sen de eğlensene! Çocukcağızın çevresinde insanlar var, onlar da mı veremiyor bu aklı ona? Aleyna’nın üzerinden gitmeyelim… Hemen saldırıya geçme hali her alanda var; politikada, futbolda, sokakta… Kendimizle eğlenmiyoruz, mizahla bakmıyoruz yaşama. Eskiden böyle değildi. Benim tek derdim bu: Belden aşağı vurmadan biraz eğlenmek. Yaptığımın belden aşağı olduğuna inanmıyorum, yapmam öyle bir şey. - Bazıları, “Kızı yaşındaki çocukla niye uğraşıyor” diyor… - Ben oğlumla da uğraşıyorum! Bunu sırf eğlenmek için yapıyorum, başkaları da eğlensin diye. Birbirimize karşı hoşgörülü olalım, eğlenelim. - Siz yeni jenerasyonu, yaptıkları işleri takip ediyor musunuz? - İşte bak böyle takip ediyorum. (Gülüyor) - Sanatçı nedir sizce? Herkes sanatçı olabilir mi? - Bu ikircikli bir konudur… Genelde üretene ‘sanatçı’ deniyor. Ama mesela oyuncu üretmiyor mu? O da karakter üretiyor, bir karakter yaratıyor. Mesela Süheyl ve ben sunuculuk da yapıyoruz. İnsanlar bizi daha çok şovlardaki sunuculuklarımızdan tanıyor. - Ama siz sanatçısınız… - Ben kendimi sanatçı olarak görüyorum. Benden ziyade insanların nasıl gördüğü önemli, Mesela bir festival sunuyorduk Süheyl ile. Organizatöre “Ne zaman bizim sıramız, hazırlanalım mı?” dedim. Şöyle cevap verdi: “Abi önce sanatçı çıkacak sonra siz çıkacaksınız.” Ben de, “Biz kimiz?” dedim. “Abi siz sunucusunuz ya… Sanatçı da şarkıyı söyleyecek” dedi. (Gülüyoruz) Şimdi o adama da bir şey diyemem. - Peki, bin yıllık soru geliyor: Sanat nedir? - Herkes kendi sanat tanımını bulmalı. Benim için yemek, içmek kadar önemli bir ihtiyaç. Az yediğinde, suyu az içtiğinde vücuduna ne oluyorsa, sanatı az aldığında da kişiliğinde, bakış açında o oluyor. Sanat beynin vitaminidir. - Hayat bu kadar hızlıyken gençler nasıl ilgi duyacak eskinin külliyatına? - Sosyal medyadan ve hızından kimse kaçamaz. 15 saniyelik videoda, 140 karakterlik cümlede derdini anlatıyorsun. Böyle bir dünyada bir şeyi uzun uzun anlatamazsın. Ben şöyle yapıyorum: Radyoda magazinden, futboldan bahsederken birden bire şiir okumaya başlıyorum. Edebiyattan konuşmaya başlayıp, bir tiyatrocudan telefon bağlantısı yapıp, bu akşam nerelerde neler var diye bitiriyoruz. - Olta atıyorsunuz yani… - Aynen öyle. Çıplak kadın fotoğrafı görüp tıklarsın ama linkten başka bir şey çıkar gibi… - Değerli bir şeyle ilgilensinler diye çıplak kadın fotoğrafı koymak zorunda kalmak çok acı ama… - Öyle, ama formül gerek. Edebiyatçıların sözleri şimdi herkesin Instagram’ında değil mi? Sanki o yazarın tüm eserlerini okumuş gibi ondan bir cümle paylaşıyor, bu da paylaşana itibar kazandırıyor. Bir kesim insan, şairlerimizi kısa sözleriyle Instagram’da tanıdı. Tarihi dizilerden, edebiyatı ve sanatı sosyal medyadan öğrendi. Ama Anadolu’da böyle değil. Turneye gittiğimde sanatla, edebiyatla iligilenen gençlerle tanışıyorum. - Bu bilgisizlik çocukların suçu mu? - Elbette hayır. Bizim, büyüklerin, ailelerin kabahati. Bak, bizim ‘Marko Paşa’ müzikaline oğlumun arkadaşı geldi, 18’lerinde. Yüksek gelirli bir ailenin çocuğu. Oyundan sonra elimi bırakmıyor çocuk! “Abi, ben çok beğendim. İlk defa tiyatroya geliyorum, tiyatro ne kadar güzel bir şeymiş” dedi. Çocukları böyle büyütüyorlar. Annesi-babası ekrandan gözünü ayıramadığından çocuğun önüne de iPad’i veriyor. Büyüsün diye bekliyor. - Son olarak Aleyna’ya ne tavsiye edersiniz? - Biz hayatımız boyunca hep şuna baktık: Popüler olmak mı, yoksa 80 yaşına geldiğimizde de bu işi yapabilmek mi? Biz, 80 yaşına geldiğimizde de Allah sağlık verirse bu işi yapabilmenin derdindeyiz. Aleyna’ya yeteneğini olumlu şekilde yönlendirmesini tavsiye ederim. Onun canlı performans seslendirdiği bir türküyü dinlemiştim ve çok da beğenmiştim. - Zaten bir türkü albümü çıkarmayı düşünüyor... - Bu harika. Kuşağına aktarabileceği değerli işler yaparsa bu kalıcı olmasını sağlar. Ona bir de ev ödevi vereyim: Bundan sonra her ay bir tiyatro oyununa gitsin ve her ay bir kitap okusun. Okuduğu kitabın özetini bana çıkartsın (Gülüyoruz).