Habertürk'ten Balçiçek İlter'e konuşan Begün Şen'in açıklamalarının detayları şöyle... "Bana 'Allah daha büyük acı vermesin!’' dedikleri zaman 'Daha nasıl büyük bir acı olabilir?' diye düşünürdüm... Başta çok ağır gelmişti o söyledikleri, çok rahatsız olmuştum nasıl söylerler diye ama insan sonra anlıyor. Çok şükür bir oğlum daha var 14 yaşında, Can. Eşim var, ailem var. Maalesef hayatta çok ağır şeyler oluyor ve başımıza gelen acıları iyiliğe dönüştürmemiz lazım. Bizim ailecek misyonumuz oldu bu. HİSLERİMİ ANLATMAM MÜMKÜN DEĞİL Kaza anında Şile’deydik. ATV ile çıkmışlar, evimize 10 dakikalık mesafede. Sana şu anda oraya gidinceye kadarki hislerimi anlatmam gerçekten mümkün değil. Büyük bir stres, eşim de ben de sanki kalp krizi geçiriyormuşuz gibi. GİTTİĞİMDE MANZARA KORKUNÇTU Başta o kadar tedirgin olmamıştım. Eşimi görünce inanılmaz korktum. Yolda hiç konuşmadık. Adnan çok soğukkanlı bir insandır ama verdiği tepkiler farklıydı ve beni çok rahatsız etti, kalbim sıkıştı. ‘’Ne oldu acaba?’’ diye düşünüyorum ama inan böyle bir şey beklemiyorum. Gittiğimde manzara korkunçtu. KEŞKE OĞLUMA SARILSAYDIM Hafif dokundum oğluma ama içgüdüsel olarak diyorum ki “Dokunma, oynatırsan yanlış bir şey olabilir.’’ Aletin üzerinde herhangi bir şey olabilir. İlk yardımda kuraldır, oynatmamak. Ama inan o anın büyük acısını çekiyorum. Keşke tutup kendine getirmeye çalışsaydım, keşke sarılsaydım. Çok danışıyorum bu konuda doktorlara, aile dostumuz Özlem Cankurtaran, Acıbadem Hastanesi’nden çok ilgileniyor. Hep soruyorum hâlâ “Geç mi kaldık? Ne yapabilirdim orada, yanlış mı yaptım?’’ diye... Yapabileceğin bir şey yoktu, "Sen gidene kadar her şey olmuş’’ diyorlar. Biliyorum bunu ama inan yeniden yeniden duymak istiyorum, çünkü çok ağır geldi. Onun acısını çekiyorum hâlâ. Kelimelerle anlatılmaz. Hastanedeyiz eşimle, manzara feci ama ümitliyiz. Dönüp diyorum ki “Ben de 20 sene önce trafik kazası geçirdim, kalçam çivi dolu, belki benim gibi ameliyat olur.’’ Adnan o anki şoku ve iyi niyetiyle “Yok canım ameliyata bile gerek kalmaz’’ diye cevap veriyor. Düşünsene durumumuzu. Hiçbir şeyin farkında değiliz. Tamamen şok. O KAPIDA YAŞLANDIM SANKİ Şile Devlet Hastanesi’nde bekliyoruz kapıda. Çok uzun geldi o bekleyiş bana. Bitmek bilmedi. O kapıda yaşlandım sanki, seneler geçti. Ve sonra haber geldi, bittik biz eşimle. Son hatırladığım nokta. Ambulansa aldılar beni. İnanmadım, inanmak istemedim. Ertesi gün camide hâlâ “Bir umut vardır belki, yeterince bir şey yapamadık’’ diye düşünüyordum, şaka değil. Hâlâ her gece yatarken “Bu yaşadıklarım umarım rüyadır ve ben yarın uyandığımda sabaha normal kalkacağız’’ diye dua ediyorum. Bizi karı-koca kendimize getirip tetikleyen küçük oğlumuz Can oldu. Onun bize ihtiyacı olduğu gerçeği. Giden ne kadar benim oğlumsa onun da ağabeyi olduğu gerçeği... Eşimin ben çok kötüyken “Begüm Can var, eve gidiyoruz!’’ diye uyarması ve benim de o kötüyken ona destek olmam sanırım etkili oldu. Ama hâlâ Şile’ye gidip gelirken, o yol bitmiyor benim için. O yoldan dönüşü hayatımın sonuna kadar unutmayacağım. İYİLİK PROJESİ NEDİR? Alp Ali Şen’in arkadaşlarıyla birlikte başlattığı ‘İyiLİK Projesi’ni devam ettirmek, başta çocuklar olmak üzere ilik nakli bekleyen hastalara yardım eli uzatmak amacıyla kurulan Alp Şen Vakfı, “İstanbul Tıp Fakültesi Alp Şen Doku Tipleme ve Genetik Araştırma Laboratuvarı”nı hayata geçiriyor. İstanbul Tıp Fakültesi Kemik İliği Bankası, ilk kez kurulan bu laboratuvar sayesinde yılda 30 bin adet doku tipleme analizi hedefiyle, kemik iliği bekleyen çok sayıda hasta için umut ışığı olacak. Çocuk hastalıklarından korunma ve tedavi konusunda bilinç oluşturmak, yardıma muhtaç çocuklara destek olmak, daha fazla çocuğun kaliteli eğitim imkânlarına ulaşmasını sağlamak amacıyla çalışmalarını sürdüren Alp Şen Vakfı, ilk projesini hayata geçiriyor. Laboratuvarın açılmasıyla İstanbul Tıp Fakültesi Kemik İliği Bankası için çalışan özel bir laboratuvar ilk kez hayata geçmiş olacak