Binlerce kişi bedelli askerlik yasasının çıkmasını bekliyor.
Ancak hükümet kanadından gelen açıklamalar, bedelli askerliğin söz
konusu olmadığını gösteriyor.
Konuyla ilgili sosyal medya üzerinden devam eden ciddi bir tartışma
var. Bazı kesimler bedelli askerliğin çıkması için bastırırken,
bazı kesimler ise bedelli askerlik yasasına karşı olduğunu
belirtiyor.
Yanılmıyorsam konu son olarak Cumhurbaşkanı'na soruldu. Erdoğan,
üniversite öğrencilerini kapsayan bir açıklama yapmakla yetindi ve
bu kesimdeki gençlerin askerlik yapmaları gerektiğini söyledi.
Şahsi fikrimi belirtmeden önce izin verirseniz, bazı teknik
detayları dikkatinize sunmak istiyorum.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 10 kez
çeşitli nedenlerle bedelli askerlik yasası çıkarıldığını
hatırlıyorum. En son 2014 yılında çıkarılan yasadan onbinlerce kişi
yararlandı.
Eldeki son bilgilere göre 2017 yılı itibariyle 2 milyon 800 bin
kişi çeşitli sebeplerden dolayı askerliğini tecil ettirmiş. 450 bin
kişinin de bakaya kaldığı söyleniyor.
Benim düşünceme gelince...
Bence bedelli askerlik yasası çıkarılmalı. Ancak bir kaç şartla...
O şartların neler olduğunu sıralayayım.
Öncelikle bedelli askerlik kapsamına girecek insanların durumları
ince bir elekten geçirilmeli...
Yani halk tabiriyle zenginin çocuğu keyfi nedenlerden dolayı
bedelli askerlik yaparken, fakirin çocuğu askere
gitmemeli...
Bu birinci şart...
İkincisi ve daha da önemlisi, ardında kimsesiz ya da engelli anne,
baba, eş ve çocuk bırakanlar için gerekirse her yıl bedelli
askerlik yasası çıkarılmalı...
Kaldı ki bunun çözümü çok basit.
Vatani görev için çağrılan kişi, engelli aile bireyiyle ilgili
devlet hastanesinden alınmış rapor getirir. Artı, aileye
kendisinden başka kimsenin bakamayacağına dair muhtarlığın ya da
kaymakamlığın verdiği belgeyi ibraz eder.
Böylece mesele kolaylıkla çözüme kavuşturulabilir.
Üçüncü şart ise bedelli askerlik yasası çıkarılırken adalet ve
hakkaniyet ölçülerinin gözetilmesi...
Örneğin; zengin ile fakirden aynı ücretin talep edilmesi.
Yanılmıyorsam son çıkan yasaya 18 bin lira ödeyenler bedelli
askerlikten yararlanmıştı. Yani bir futbol klübünde top koşturup
milyonlar kazanan futbolcu ile asgari ücretli aynı bedeli ödemek
zorunda kalmıştı.
Ya da askere gitmek yerine iş kurup milyonlar kazanan zengin genç
ile memur maaşı düzeyinde geliri olan kişiler aynı kefeye
konulmuştu.
Bir defa bahsini ettiğim zengin kesimin parayı bastırıp askerden
yırtmasına kökten karşı olduğumu belirteyim. Gerçi vatani nöbeti
aşkı ile yanıp kavrulmayan birini zorla silah altına almanın ordu
ve ülke için ne derece fayda sağladığını da ayrıca tartışmamız
gerekiyor ama o ayrı bir konu...
Ancak çıkacak yasadan illa bu kesim de faydalanacaksa, o zaman
gelir durumlarına göre bir bedel alınmalı... Yılda 2 milyon
kazananla, asgari 20 bin lira kazanan kişiden eşit ücret alınması
bana doğru gelmiyor.
Paşam yılda 3-5 milyon mu kazanıyor?
Bastırır 250 ile 500 bin arası parayı, oturur işine devam eder.
Gencecik çocukların ülkenin güvenliği kadar, bol kazanç sağladığı
işinin güvenliği için mücadele ettiğini ve bu uğurda şehit olduğunu
böylece öğrenmiş olur!
Ha...
Kimileri, "Doğu ve Güneydoğu dışında Ege'de, Akdeniz'de, İç
Anadolu'da askere gidenler yat-kalk ve içtima dışında ne iş yapıyor
ki?" yorumları yapıyor.
Mesele bundan ibaret değil.
Asker sadece savaşmak için değil, varlığıyla düşmanı caydırmak
içinde vardır. Her asker, varlığı ile barışın teminatıdır. Bunun
iyi bilinmesi gerekiyor.
Hem mesele "yat- kalk"tan ibaretse, o zaman git
sen de yat işte fena mı?
Neyse...
Sosyal medya üzerinden, "Bedelli yasası çıkar mı?"
diyen gençler oluyor. Onlara cevap vererek yazıyı noktalayayım.
Bugüne kadar şahit olduğum bir şey var. Hükümetler ne zaman
"Bedelli çıkmayacak" dediyse, bir kaç ay sonra
bedelli yasası karşımıza geldi.
Tekrar aynı şeyin olacağını düşünüyorum.
Ancak tekraren söylüyorum. Gerçekten meşru nedenlerle gidemeyenler
için çıkması en doğrusu olur.
Böylece, bedelli yasasının toplum nezdinde de bir kıymeti harbiyesi
olur. En azından, "Fakirin oğlu askere giderken, zenginin
oğlu parayla fındık kırıyor" söylemlerinin önüne geçilmiş
olur.