Her kafadan bir ses çıkacak ama sonra, üç beş gün sonra; biliriz
ki hepsi unutulacak.
Bana göre bebekliğin son devresinde olan, o on bir yaşındaki
yanan çocukları üç güne kalmaz hiç kimse hatırlamayacak.
Bırakın üç, beş gün sonrayı, şimdi daha o saçma salak binanın
dumanı tüterken sorun sorunuzu yanı başınızda oturana; yangını
bilir de yananların adlarını bilmez.
“Çocuklar yandı” diyebilir ancak içi
acıyarak…
Sen bir de bunu o yanan bebeklerin annelerine sor, çocuğunu
koklamaya kıyamayan babalara sor…
Çünkü onlar sana sormaya başlarlarsa olmaz.
İki gün sonra adını unutacağın yavrusunun o binadan niye
çıkamadığını sorar sana çünkü ilk.
Sonra ota boka ceza kesmeyi marifet bilen belediyecilere binanın
yangın kapısını sorar ardından; neden yangın kapıları denetlenmez
ki diye içi acıyarak.
Neden yangın kapıları değil de normal kapılar konulmuş yangın
çıkışlarına ve de üstüne üstlük neden o saçma kapıların kilitleri
birilerinin boynunda dolaşır diye…
Küçücük günahsız canları boynunda taşıdığından taşıyanının
dışında kimlerin haberi var diye…
Kimlere beddua edeyim diye…
Susarsın.
İçin acır, başın önüne düşer kaçarsın bedenini orada
bırakıp.