Bebeğinizini sessiz bırakmayın!
Abone olYeni doğan bebeklerde işitme kaybının en geç 6 aylığa kadar tespit edilmesi ve işitme cihazıyla erken girişim, çocuğun konuşma ve lisan gelişimi açısından çok önemli.
Yeni doğan bebeklerde işitme kaybının en geç 6 aylığa kadar
tespit edilmesi ve işitme cihazıyla erken girişim, çocuğun konuşma
ve lisan gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Tedbir alınmayan
işitme kayıpları ise, çocukların konuşmalarında gecikme doğurmanın
yanı sıra sosyal ve duygusal problemlere yol açıyor. İşitme
taraması programlarında kullanılan ve elektrofizyolojik bir ölçüm
yöntemi olan ABR testleri, odyolojik ve nörolojik teşhiste yaygın
şekilde kullanılan en güvenilir metotlardan birisi olarak
biliniyor.
Acıbadem Hastanesi Bakırköy ve Kadıköy Odyoloji Uzmanı Bengi Fişek,
konuşma ve lisan gelişimi açısından hayatın birinci yılının çok
önemli olduğunu vurgulayarak, "Tespit edilmediği takdirde, hafif
derecedeki işitme kaybı veya tek bir kulaktaki işitme kaybı bile
çok ciddi sonuçlara yol açıyor. Araştırmalara göre, tek kulağında
işitme kaybı olan çocuklar, normal işiten yaşıtlarına göre, 10
misli daha fazla akademik başarısızlık gösteriyor ve okul hayatında
en az 1 sene geride kalıyor" dedi.
İşitme kaybının erken dönemde tespit edilip, erken girişimle
rehabilitasyonu sonucu, çocukların konuşma, lisan ve anlama
yetenekleriyle kişisel ve sosyal yeteneklerinin daha iyi
geliştiğinin araştırmalarla tespit edildiğini belirten Fişek,
işitme kaybının erken belirlenmesi için tasarlanan işitme taraması
programlarının bu açıdan çok önemli olduğunun altını çizdi.
İŞİTMENİN ÇOCUĞUN HAYATINDAKİ ÖNEMİ
Odyoloji Uzmanı Fişek, tarama programlarında kullanılan 'Otoakustik
Emisyon ve ABR testleri' sayesinde, ailelerin fark etmekte
zorlanabileceği çok hafif, hafif ve orta derecedeki işitme
kayıplarının tespit edilebildiğini anlatarak, "Tarama testlerinden
geçmeyen hafif derecedeki işitme kayıplı çocuklar, konuşma çağına
geldiğinde, yaşıtlarının konuşma düzeyine erişemeyince, aileler
farkına varmakta, bu da çocuğun lisan ve konuşma gelişiminde 3-4;
hatta bazen 7-8 senelik bir kayıp oluşturmaktadır" diye
konuştu.
Tarama programlarında 'Otoakustik Emisyon ve ABR' testlerinin
kullanıldığını kaydeden Fişek, "ABR (Auditory Brainstem Response:
İşitsel Beyinsapı Davranımı) elektrofizyolojik bir ölçüm
yöntemidir. Odyolojik ve nörolojik tanıda yaygın olarak kullanılan
en güvenilir metotlardan birisidir" dedi. Fişek, ABR uygulaması
konusunda da şunları söyledi:
"Bu yöntemde, işitme sinirinden beyin sapı yollarına kadar uzanan
bölgede, kulaklıklardan verilen işitsel uyarana karşı elde edilen
elektriksel aktivitenin kaydı yapılır. Bu kaydın yapılabilmesi
için, başa yapışkan bantlarla veya suda çözülebilen pastayla
elektrotlar yapıştırılır. Kulaklıklar takılarak, hastaya işitsel
uyaran gönderilir. Bu uyarana cevap olarak aldığımız elektriksel
dalga boyları ABR'dir. ABR'nin varlığı, sesin algılanmasının
göstergesidir."
YETİŞKİNLERDE DE KULLANILIYOR
ABR'nin, yeni doğanların işitme taramasında, işitme kaybı olduğu
belirlenen bebeklerin veya çocukların işitme eşiklerinin
belirlenmesinde, 8. sinir (işitme siniri) ve işitsel beyin
sapındaki problemin yerini belirlemede kullanıldığını ifade eden
Fişek, "Uygulaması kolay ve hiçbir şekilde katılım gerektirmeyen bu
test, riskli bebek grubunda en az 3 yaşına kadar, her 3-6 ayda bir
öneriliyor. Çocuğun risk altında olup olmadığı da hamilelik, doğum
ve aile hikayelerinden belirleniyor. İstatistiklere göre, yeni
doğanların yüzde 5-10'u, ilerleyen veya geç dönemde ortaya
çıkabilecek işitme kaybı için risk faktörü taşıyor" diye konuştu.
Odyoloji Uzmanı Bengi Fişek, ABR'nin sadece bebek ve çocuklarda
değil yetişkinlerde de kullanıldığını belirterek, ABR gereken
durumları şöyle açıkladı:
"- Metabolik bozukluklarda beyin sapı fonksiyonlarının
değerlendirilmesinde,
- Beyin sapına bası yapan bir lezyonun ameliyatla çıkarılmasından
sonra, beyin sapı fonksiyonlarının değerlendirilmesinde,
- İncelemede fark edilen; ancak CT veya MRI'da görülen lezyonlarla
açıklanamayan nörolojik bozuklukların tespitinde,
- Multiple skleroz gibi beyin sapını etkileyen dejeneratif
hastalıkların tandar, olası bir işitme kaybını ve takibinde."
İşitme testi uygulamasının özellikle bazı özel durumlarda
kesinlikle gerektiğini kaydeden Odyoloji Uzmanı Fişek, risk
faktörlerini de şöyle sıraladı:
"Bebeğin 48 saat veya daha fazla yeni doğan yoğun bakım ünitesinde
kalması. Herhangi bir sendrom bulgusu veya tanısı. İşitme kaybının
aile yönünden hikayesi. Kulak kepçesi veya kulak kanalının yapı
bozuklukları. Hamilelik sırasında anneden geçen bir takım
enfeksiyonlar. Doğumdan sonra geçirilen bazı enfeksiyonlar. Yüksek
billirubin değerleri (Yenidoğan sarılık değerlerinin yüksek
olması). Nörodejeneratif hastalıklar (Sinir sisteminin birtakım
rahatsızlıkları). Kafa travması."
Kaynak: www.habersaglik.com