Bebeğini aynaya bakarak gizlice doğurdu!
Abone olAilesi uyurken doğurduğu çocuğunun göbek bağını kestiği sırada ölümüne neden olan genç annenin ifadeleri kan dondurdu: Aynaya baktığımda çocuğun kafasının çıktığını gördüm.
BAHÇELİEVLER'de ailesiyle yaşayan 19 yaşındaki
İ.İ.İ., geçen yıl liseden sınıf arkadaşı olan sevgilisi E.G.'den
hamile kaldı.. Hamileliğini ailesinden gizleyen İ.İ.İ., 30 Ekim
2014 tarihinde 24.00 sıralarında anne ve babası uyurken odasında
tek başına doğum yaptı.
Göbek bağını kopardığı bebeği öylece bir battaniyeye sararak
çalışma masasının altına gizleyip odasına uyumaya gitti. İrem bebek
kan kaybından sabaha kadar ölürken genç anne, ertesi gün durumu
polise bildirdi.
25 YIL HAPİS CEZASI
Mahkeme, yaklaşık bir yıldır tutuklu yargılanan İ.İ.İ.'yi "Yakın
akrabayı olası kastla öldürme" suçundan 25 yıl hapis cezasına
çarptırdı. Liseden sınıf arkadaşından hamile kaldığı çocuğu 30 Ekim
2014 tarihinde gece yarısı anne ve babası uyurken evinde doğuran 19
yaşındaki İ.İ.İ., yargılandığı Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından "Yakın akrabayı olası kastla öldürme" suçundan 25 yıl
hapis cezasına çarptırıldı.
Mahkeme, hükme ilişkin gerekçeli kararını da yazdı. Adli Tıp Kurumu
tarafından düzenlenen 22 Nisan 2015 tarihli raporda bebeğin 30 Ekim
2014 gecesi canlı olarak doğduğu, ölümünün ise göbek bağının
bağlanmamasından dolayı gelişen kan kaybı sonucu meydana gelmiş
olduğu bİlgisine yer verildiği belirtilen gerekçeli kararda,
sanığın yargılama aşamasındaki savunmasına da atıf yapıldı.
Gerekçeli kararda şu görüşlere yer verildi:
"AYNADAN BAKTIĞIMDA BEBEĞİN KAFASI
GÖZÜKÜYORDU"
Sanık, aşamalardaki savunmalarında 2012 yılında sınıf arkadaşı E.G.
ile yakınlaştığını, 2013 sonbaharında ise onunla ilk cinsel
deneyimini yaşadığını, 2014 yılı Nisan ayında da hamile kaldığını
öğrendiğini söyledi. Maddi yetersizlikten dolayı bebeği
aldıramadığını ifade etti. E.G. kendisiyle evlenmek istediğini,
ancak okumak istediği için bunu kabul etmediğini söyledi. 29 Ekim
akşamı 17.00 sıralarında sancısını başladığını, korktuğu için anne
ve babasına durumu anlatmadığını beyan etti. 24.00 sıralarında
sancısının iyice arttığını, çocuğun geldiğini hissettiğini,
tuvalette gittiğini, tuvalette çocuğu doğuramayacağını anladığı
için odasına gittiğini, odasında aynaya baktığında çocuğun
kafasının çıktığını gördüğünü söyledi.
"GÖBEK BAĞININ BAĞLANMASI GEREKTİĞİNİ
BİLMİYORDUM"
Çocuğu bu şekilde doğurduktan sonra Kordon ile plasentayı
kendisinin kopardığını, çocuğun yere düştüğünü, eline aldığında ise
ağlamadığını, bir kere gözünü açtığını, kalbinin ise yavaş
attığını, çocuğun göbek bağının bağlanması gerektiğini
bilmediğinden çok kan kaybettiğini söyledi. Bebeği hırkaya sararak
üzerini örttüğünü, bu aşamadan sonra çocuğun nefes alıp almadığını
hissedemediğini, bu nedenle ölmüş olabileceğini düşündüğünü
belirtti. Etraftaki kanı temizlediğini, kalın bir poşetin içine
koyduğu çocuğun bedenini çocukluk battaniyesine sarıp çalışma
masasının altındaki boşluğa bıraktığını, daha sonra odasına geçip
uyuduğunu, annesinin Sabah 07.00'a uyandırmak için odasına
geldiğini, dershaneye gitmeyeceğini söylediğini, anne ve babası işe
gittikten sonra arkadaşı E.G.'yi aradığını, bir gün onun yardımını
beklediğini ancak bu yardımın gelmemesi üzerine 1 Kasım 2014 günü
Bahçelievler Belediyesi ve Karakolu'nu arayarak haber verdiğini
söyledi. Ailesinin bu olayların hiçbirini fark etmediğini,
olayların bu şekilde gerçekleşmesinin kendisinin bilgisizliği
sonucu olduğunu söyledi."
"İHMALLİ DAVRANIŞ KOŞULLARI OLUŞMAMIŞTIR"
Sanığın, olay tarihinde rızasına dayalı cinsel birliktelik sonucu
hamile kaldığı belirtilen gerekçeli kararda, canlı doğan bebekle
arasındaki bağ olan kordonu kopardığı, bu davranışıyla hem
kendisinin hem de bebeğin hayatını riske ettiğini bilmesi gerektiği
ifade edildi. "Öldürme kastının varlığı kabul edilmese de" sözleri
ile devam edilen gerekçeli kararda, "Eylemde kabul edilebilir
düzeyde tek başına ve doğrudan öldürme kastının varlığı kabul
edilmediği gibi, olası kastla öldürme suçunun kabulü gerektiği, bu
şekilde doğum yapılmasından sonra göbek bağının, kordonunun sanık
tarafından kesilmesiyle doğrudan neticeyi doğurabilecek bir
davranış olmakla ihmal suretiyle ölüme sebebiyet verecek eyleminin
yasal koşullarının da bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır"
görüşüne yer verildi.