Bebeği değil ama kalbi yaşayacak
Abone olSevgilisinin sıktığı kurşunlarla beyin ölümü gerçekleşen Nina’nın ailesi, Organlarını alın, cenazesini verin’ dedi.
Böylece Nina’yla birlikte bebeğinin de ölüm fermanı
imzalanırken, genç kadının böbreği, kalbi ve akciğeri başkalarına
hayat verecek... Güzeller güzeli Alman kızı Nina, bavulunu toplayıp
Almanya’dan sınır dışı edilen sevgilisinin peşinden yola çıkarken,
tek dinlediği kalbinin sesiydi. Şimdi duygularının tercümanı o
kalp, karnındaki 2 aylık bebeği alındıktan sonra ailesinin
kararıyla durdurulacak. Nina’nın kalbi, organ bekleyen bir hastaya
nakledilip, tekrar atmaya başlayacak, ama bu kez beynine iki kurşun
sıkarak kendisini öldüren sevgilisi Hakan Çakmak için değil...
İkinci kurşun öldürdü Türk genci Hakan Çakmak ile 25 yaşındaki
Alman kızı Nina Typol’un aşkı, Almanya’da lise yıllarında başladı.
Komşu olan iki gencin aileleri görüşüyorlardı. İki genç evlenmeye
karar vermişti. Ancak Çakmak bir kavgaya karışınca geçici olarak
sınır dışı edildi. Nina da, onun peşinden İstanbul’a geldi ve bu
romantik ziyaret sırasında hamile kaldı. Bu arada Çakmak, problem
olarak gördüğü askerlik işini halletmeye çalışırken, Nina da
doğacak bebeğinin hayallerini kuruyordu. Ancak geçtiğimiz salı
akşamı çift arasında çıkan tartışma Nina’nın sonu oldu. Çakmak
hırsla Nina’ya iki kurşun sıktı. Oysa silahını ikinci kez
ateşlemese, büyük bir ihtimalle Nina Typol yaşayacaktı. Çünkü beyni
dağıtan ikinci kurşundu. Beyin ölümü gerçekleşen Nina’nın yaklaşık
7 haftalık hamile olduğu anlaşıldı. Yaşıyor sanıyorlardı Bu arada
Nina’nın anne ve babası Klaus ve Marion Typol, Çakmak’ın annesi
Saadet Çakmak’la birlikte önceki akşam İstanbul’a geldi. Kalp
piliyle yaşayan baba Typol ve anne İstanbul’a indiklerinde
kızlarının yaşadığını sanıyordu. Hastaneye gittiklerinde acı
gerçekle karşılaştılar. Nina’nın yaşaması imkânsızdı, karnında ise
torunları, aynı zamanda da kızlarının katili Çakmak’ın çocuğu
vardı. Çok önemli bir karar vermeleri gerekiyordu; hastane
yetkilileri makineye bağlı yaşamını sürdüren Nina’nın bebek 7 aylık
olana kadar yaşatılabileceğini bildirdiler. Kızlarının yaşama şansı
yoktu, bebeğin ise bir ihtimal... Onlar zor kararı dün verdi.
Ailenin verdiği kararı Özel İsviçre Hastanesi Başhekimi Kazım Taş
şöyle açıkladı: "Aile çocuğu istemiyor. Beyin ölümü gerçekleştiği
için geri dönüş yok. Hamile olmasaydı tıbbi cihazları durdururduk.
Ancak şimdi hem ailenin hem de Hakan Çakmak’ın izniyle Nina ile
birlikte bebeğin hayatına son verilecek. Biz hastayı yaşatmaya
hazırız ama herhangi enfeksiyon gelişirse hastayı da çocuğu da
kaybedebiliriz. Ancak 7 ay boyunca bu hastayı yaşatmak çok zor
olabilirdi. Çocuğun özürlü doğma ihtimali de olurdu. Aile, organ
bağışına razı oldu. Çeşitli hastanelere bilgi verdik." Üç can
verecek Tabipler Odası’na danıştıklarını ve kürtaj yapabilmek için
yasal engel olmadığını vurgulayan Kazım Taş, Nina’nın önce kürtajla
çocuğunun alınacağını, bir gün sonra da makinenin fişinin
çekileceğini söyledi. Bu işlemden yarım saat sonra Nina’nın yaşamı
sona erecek. Akciğer, böbrek ve kalbi de başka hastalara
nakledilecek. Baba, kalbimi sana bağışlamak isterim Typol ailesi
adına bir açıklama yapan Alman Konsolosluğu görevlisi Mahmut
Kalein, şu iddialarda bulundu: "Nina tıbben öldü, bebeğin yaşam
şansı yok. Ailenin çocuğu isteyip istememesi söz konusu bile değil.
Bize tıbbi açıdan çocuğun doğmasının mümkün olmadığı söylendi.
Spekülasyona gerek yok. Yaşayacak olsa yaşatırlar. Başhekim de
bebeğin yaşam şansı olmadığını söyledi." Çakmak ve Typol
ailelerinin uzun yıllardır tanıştığını da söyleyen Kalein, şöyle
devam etti: "Bu nedenle Hakan Çakmak’ın ailesine karşı bir
önyargıları yok. Çakmak’ın kardeşi de Almanya’da ve ona bir şey
olsun istemiyorlar. Baba Klaus Typol bir süre önce kalp
rahatsızlığı geçirdi. Nina, ölmeden önce ‘bana bir şey olursa
kalbimi sana bağışlamak istiyorum’ demiş. Aile bu nedenle organları
bağışlamaya karar verdi." Hukuk ne diyor? Doç. Dr. Şükran Şıtka:
"Bu konuda bir hukuk kuralı yok. Olay yargıya intikal ederse, karar
hâkimin takdirine kalır. Soru, cenin üzerinden kimin söz hakkı
olduğuna yönelikse, şu düşünülebilir: ‘Bebeğin annesi komada olduğu
için kararını açıklayamıyor. Babasıyla da resmi evlilik yok.
Üstelik yaralama olayı fiili babadan gelmiş. Bu durumda kadının
anne babası karar verir ancak tek başlarına söz hakları olmaz. Yani
fiili babanın da fikri alınmalı ama ağırlık kızın anne babasında
olmalı." Prof. Dr. Süheyl Donay: "Şu anda karar mercii hekimlerdir
çünkü bu tamamen tıbbi bir olay. Çocuğun yaşayıp yaşamayacağı
konusunda hekimlerin dışında söz söylemeye kimsenin hakkı yok." Tıp
ne diyor? İstanbul Tabib Odası’ndan Doktor Beyza Kutay: "Bu tür
durumlarda aile ve doktorları annenin yaşatılıp yaşatılmamasına
karar verebilir. Ancak bebeğin alt ayı doldurmaması nedeniyle
bebeğin de ölümüne karar vermiş sayılmazlar. Altı aydan büyük
olsaydı bebeğin çıkartılıp yaşatılma ihtimali olduğu için her ikisi
için de karar verilmiş olacaktı. Bu şekide bebek anne karnından
alınıp yaşatılamaz." Kaynak : Milliyet