BDP’den MHP’ye sürpriz destek!
Abone olİkitdarın MHP’yi parlamento dışı bırakmak için çalışıyor senaryosuna en sert tepki BDP'den geldi.
ANKARA- Seçim öncesi Ankara
kulislerinde “AK Parti Anayasa değişikliğini tek başına
yapacak çoğunlukla Meclis’e gelmek için MHP’yi baraj altına itmeye
çalışıyor” senaryosu konuşuluyor. Bu senaryoya en
sert tepki belki de MHP’nin en karşıtı olarak tarif edilecek bir
partiden, BDP’den geldi.
BDP lideri Selahattin Demirtaş, “Türkiye’de Türk
milliyetçiliğini temsil edenlerin Meclis dışına itilmeye
çalışılması tam bir demokrasi aymazlığı, demokrasi
düşmanlığıdır” dedi.
Demirtaş’ın eleştiri oklarından en çok payını alan ise ana
muhalefet partisi oldu. CHP’yi “Kağıttan sosyal demokrat
parti” olarak niteleyen Demirtaş Kılıçdaroğlu’nun 20
cesedin çıktığı Mutki’deki sessizliğine yüklendi Kılıçdaroğlu'na
seslenen Demirtaş, “Hakikatleri araştıralım diyor. Buyurun
hakikat Mutki’de. Kılıçdaroğlu biraz cesur olsa belki o çöplükten
ceset değil çözüm çıkar. Ama orduyla arasını bozmak istemiyor. Sen
ülke barışını, demokrasisini buna feda ediyorsan ülke için
yapacağın bir şey yoktur Kılıçdaroğlu” dedi.
Türk siyaset sahnesinin belki de en sert tartışmalarına hedef olan
siyasi partisi BDP son aylara da demokratik özerklik ve iki
dilli yaşam önerisi ile damga vurdu. Hükümetin ve
muhalefetin sert eleştirilerine neden olan bu talepler yeniden
bölünme tartışmalarını beraberinde getirdi. Peki gerçekte
ne isteniyor? Demokratik Özerklik nasıl bir sistem. Zamanla bir
federasyonu beraberinde getirir mi? Bölünmemenin garantisi ne?
Baraj sorunu yaşayan BDP ittifak arayışına girecek mi? “Başbakan’ın
artan milliyetçi söylemi doğu ve güneydoğu oylarını nasıl etkiler?”
“KCK sanıkları aday gösterilecek mi?
Bütün bu soruları ve daha fazlasını İnternethaber okuyucuları için
Demirtaş'a yönelttik. Demokratik özerkliği “az devlet çok
toplum” olarak tanımlayan Demirtaş’a göre bu bir
bölünme projesi değil tersine aidiyet bağının güçlenmesini
sağlayacak bir bütünleşme projesi. Eğer bu yapılmazsa o
zaman bölünme talebi gündeme gelir. Kafalardaki bölünme
yönündeki kuşkuları da BDP değil ancak adil bir devlet yönetimi
işleyişi giderebilir. İşte Demirtaş'ın gündemdeki
tartışmalarla ilgili İnternethaber okuyucularına yaptığı
değerlendirmeler:
- Siyaseti birbirine katan Demokratik Özerklik nedir? Nasıl
bir yönetim istiyorsunuz?
Devlet aygıtı tarihsel süreç içinde toplumun ve bireyin aleyhine
çok güçlendi. Devletin yetki olarak küçülmesi, toplum üzerindeki
vesayetinin azaltılması lazım. Özünde az devlet çok toplum. Bu
küçük küçük devletler demek değil. Yerelde devletin yetkilerinin
azaltılması bir kısmının yerele devredilmesi demek.
TÜRKİYE'DE 20-25 BÖLGE
KURULACAK
- Nasıl işleyecek bu model?
81 il, 81 İl Meclisi var. 81 ilden 3-5 ili bir araya getirip Bölge
Meclisi kurulur. İl Meclisleri de kalır. Bu 20-25 Bölge Meclisi
demek. Bölge Meclisi TBMM ile İl Genel Meclisi arasında bir yönetim
aygıtı olarak konumlanır. Seçilerek gelen temsilcilerin yer aldığı
Bölge Meclisleri TBMM’nin yetkilerinin bir kısmını kullanır.
Bölgesinin ihtiyaçlarına göre yasa yapma yetkisi olur. TBMM ise dış
işleri, genel maliye, adalet hizmetleri, ulusal savunma gibi
içeride ve dışarıda koordinasyonu sağlayan yetkileri kullanır.
Ankara’daki Meclis Türkiye’deki bütün bölgelerdeki geçerli
Anayasa’yı yönettiği için Bölge Meclisi de bunlara uyduğu için
üniterlik de korunmuş olacak. Geri kalan yetkiler Bölge Meclisi’nde
olur.
KÜRTÇE EĞİTİM KARARI ALABİLECEK
- Diyarbakır’da nasıl kurulacak Bölge Meclisi?
Örneğin Diyarbakır, Batman, Mardin’den oluşan üç ilden Bölge
Meclisi kurulur. Batman’daki ailelerin yüzde 50’si çocuklarına
anadilde eğitim yaptırmak istiyorsa Diyarbakır’daki Bölge Meclisi
bu ihtiyacı karşılamak için karar alır; ben Batman’a şu kadar okul,
sınıf, kitap, öğretmen veriyorum. Anadilde eğitim imkanını
karşılasın der. Bu kararı alması için de Anayasa’da bir düzenleme
olacak. “Çocuklar resmi dili öğrenecek, ayrıca Bölge Meclisi
kültürle dille ilgili sorunları bölgesine özgü şekilde çözer”
diyecek. Örneğin Karadeniz Bölge Meclisi işsizlik, göçü nasıl
durdururuz gibi konuları tartışıp yapılacak yatırımları
kararlaştıracak. Turizmi nasıl özendiririz üzerine planlar yapacak.
Aleviler cemevi açmak istiyorsa Bölge Meclisleri aracılığıyla bunu
yerine getirebilir. Her bölge kendi ihtiyaçlarına göre
düzenlemelerini yapar.
- Bunu nasıl yapacak, kaynak?
Bölgedeki vergi gelirlerinin veya başka gelirlerin bir kısmı Ankara
tarafından Bölge Meclisleri’ne devredilecek. Ankara’nın da her
bölgenin de kendi bütçesi olacak.
BÖLÜNME DEĞİL BÜTÜNLEŞME PROJESİ
- Buradaki amaç nedir?
Diyarbakır’ın sorununu Diyarbakır İl Meclisi mi yoksa TBMM mi daha
iyi bilir. İkincisi denetleme kolaydır. Bu daha çok demokrasi, daha
şeffaf bir yönetim demektir. Bağımsız değil ama merkeze karşı daha
özerk olacak. Kendi içinde inisiyatif kullanabilecek. Mahalle
meclisleri yoluyla bu resmi meclislerin yanında halk da sorunlarını
resmi Meclislere götürebilecek. Çevre-kadın platformu bir önerisini
Bölge Meclisi’ne sunup gündeme alınmasını
isteyebilecek.
- Bölünme söz konusu değil o zaman?
Bu sistem oturursa
Hakkari’deki insan da, Antalya’daki insan da gerçek anlamda
yönetime katılır. Ülke yönetimine katıldığı için kendi devletine
daha çok bağlanır. Aidiyet bağı güçlenir. Bölünme, ayrılma isteği
bu şekilde engellenir. Bu yapılmazsa bölünme arzusu daha da
güçlenir. Bu model sadece Kürtler için değil Türkiye için bir
model. 75 milyonluk bir ülkeyi Ankara’dan yönetemezsiniz. TBMM
Türkiye’nin sesi değil
- Öneri öz savunma gücü, iki dilli yaşamla tartışıldı.
Yanlış mı başladınız?
29 defa ayrılmak için devlete karşı isyan etmiş bir halk şimdi yeni
bir yönetim modelinden bahsediyor. Dolayısıyla kafalarda bir
önyargı var. Ama biz de yeterli derecede anlatacak imkanı
bulamadık, belki yeterli dil ve üslubu da kullanmadık. Eksikliğimiz
vardır.
BÖLÜNMEMENİN GARANTİSİ NE OLACAK?
- Bir ‘ayrılma talebi kesinlikle yok’ diyorsunuz o zaman, ama bunun
garantisi ne olacak?
Bu ilk aşama, sonra başka talepler gelir deniyor. Bunun garantisi
adil bir devlettir. Bu yönetim adil bir şekilde işlerse o zaman
Kürtleri de Çerkezleri de kovsanız da ayrılmaz. Adil bir devlette
insanlar neden ayrılmak istesin. Ayrılma, federasyon olur diyenlere
“Siz bir halka adil davranmazsanız ayrılmayı bölünmeyi o zaman
yaratırsınız” diyorum. Yeni bir modeli hayata geçirmezseniz zaten
ülkeyi böleceksiniz. Çünkü Kürtler de Türkler de mutlu değil.
Kürtler bu devleti kendi devleti olarak görmezse bunu BDP’nin
talebinden ayrı ifade ediyorum, “Kürtler bizim de devletimiz olsun”
talebini daha çok dile getirecek. Belki de o zaman Türkler de
Türkiye Cumhuriyeti de sizin ayrı devletiniz olsun diyecek. Bu
bizim istediğimiz, arzuladığımız bir şey değil. 20 yıl sonra belki
böyle olacak ama ben 20 yıl sonra bile böyle olsun
istemiyorum.
- Birlikte yaşama isteğinin azaldığıyla ilgili araştırmalar
yayınlanıyor.
Gittikçe tırmanıyor doğru. Karadeniz’de yapılan anketleri takip
ediyorum. Bir hayli öfke kabarmış. Türkiye’nin doğusunda da öfke
kabarmış. Nereye kadar birbirini idare edecek, tolere edecek. Bir
an önce bu gerilimi azaltmak lazım. Bunun da formülü halkı yönetime
katmaktır. Bu halk yaşadığı her yerde yönetime katılsın. Biz
demokratik özerklik dedik, bir başkası çıkar farklı bir öneri
getirir, belki ona ikna oluruz.
- Siz yerel yönetimlerin güçlendirilmesi derken karşı uçta merkezin
güçlendirilmesi Başkanlık sistemi tartışılıyor. İiki uçta orta yol
bulunur mu?
Bulmak zorundayız başka çaresi yok. 75 milyonu tek adam olarak
başbakan yönetmeye kararlıysa buradan demokratik yönetim çıkmaz. Bu
öneriye halk da tepkili bence. Başkanlık sistemi demokratik
özerklik kadar tartışılmadı. Herkesi ürküttü. Çünkü tek adamlıktır
o. Demokratik özerklik ise evet bir şeyleri yapalım ama bölünmeye
de yol açmasın diye tartışıldı. Bu önemli. İyi niyetle bakılırsa
BDP’nin bu önerisi Kürtlerin siyasi statü talebini de, Türkiye’nin
idari reform talebini de karşılıyor. Demokratikleşmeye de hizmet
ediyor. İnanç kimlik sorunlarından turizm çevre sorunlarına kadar
her şeyi daha iyi çözebilme imkanı sunuyor.
- Seçimde kampanyanın ana konusu bu olacak o zaman?
Ana gündem olarak yerinden yönetim önereceğiz. Artık yeni bir
Türkiye’ye, yeni bir yönetim modeline ihtiyaç var diyeceğiz
- Bu arada bir de Anayasa değişikliği önerisi de
getireceksiniz sanırım?
Şubat sonuna doğru taslağı açıklayacağız. Bugüne kadar Türkiye’de
hazırlanmış hatta iddia ediyorum Avrupa ülkelerinde hazırlanmış en
demokratik en özgürlükçü bakış açısına sahip Anayasa taslağını
halkın tartışmasına açacağız.
KCK SANIKLARI MİLLETVEKİLİ OLACAK MI?
- KCK davasında yargılanan bazı tutukluları Meclis’e taşıyacak
mısınız?
KCK’dan tutuklu denilen arkadaşların neredeyse tamamı parti
yöneticimiz. Tutuklu olanların 19’u seçilmiş belediye başkanı.
Onlar tutuklu olabiliyorsa milletvekili de olabilir. Değil mi?
Bizim açımızdan sakınca yok. Aday olurlarsa halkla bir tartışma
sürecimiz olacak, bazı yerlerde önseçimlerimiz olacak. Oralardan
çıkan adayların tutuklu olup olmamasına bakmayız.
- Seçim ittifakı arayışınız olacak mı?
Büyük olasılıkla bağımsız gireceğiz, ama seçim barajının düşmesi
için son güne kadar da mücadele edeceğiz. Seçim ittifakı arayışımız
yok. Bugüne kadar ne Saadet Partisi ne de HAS Parti ile tek bir
temasımız olmadı. Hiçbir parti ile de klasik anlamda seçim ittifakı
düşünmüyoruz. Bizim daha çok demokratik bir muhalefet bloğu
arayışımız var.
DEMİRTAŞ MHP'NİN MECLİS DIŞINDA KALMASINI İSTEYEN BAŞBAKAN'A NE
DEDİ?
CHP DOĞU'DAN OY ALABİLİR
Mİ?
ŞİVAN PERVER'İN HÜKÜMETE YAKIN DURUŞUNA NE
DEDİ?
BAŞBAKAN'IN CUMARTESİ ANNELERİ İLE
BULUŞMASINI NASIL DEĞERLENDİRDİ?
DİĞER SAYFADA
MHP’NİN DIŞARIDA BIRAKILMASI DEMOKRASİ
AYMAZLIĞI
- Ankara kulislerinde iktidar partisinin büyük bir güçle gelmek
için MHP’yi baraj altında bırakmak için çalışacağı konuşuluyor.
Başbakan’da milliyetçi söylemini arttırdı. Bu senaryoları nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Böyle bir çaba içinde oldukları sır değil. MHP ile benzer yanımız
yok, tek bir politikamız bile uyuşmaz. Ama ben MHP’nin Meclis
dışında kalmasını doğru bulmam. Barajın düşmesini Meclis dışında
olanların da Meclis’e gelmesini savunurken Türkiye’de Türk
milliyetçiliğini temsil edenlerin Meclis dışına itilmeye
çalışılması tam bir demokrasi aymazlığıdır. Kim olursa olsun.
Düşüncesini beğenmeyebilirim. Ama neden onları Meclis dışında
tutmak için uğraşırsınız. Bunun adı tam anlamı ile demokrasi
düşmanlığıdır. Biz “Parlamento dışında olanlar parlamentoya
taşınarak tam anlamıyla toplumun temsili sağlansın, yerel
yönetimler güçlensin” derken AKP çıkmış MHP’yi nasıl dışarıda
bırakırım BDP’yi de nasıl grup kuramaz hale getiririm hesabı
yapıyor. Böyle bir şey olabilir mi? İki partili bir sistem
kuracağım diye halkın iradesine bu kadar saygısızca bir yaklaşım
olabilir mi? Şimdi MHP parlamento dışında kalıp yüzde 9.5 ile
giremezse dışarıda kalan bu yüzde 9.5 kendisini nasıl hissedecek.
Bunu düşünüyor mu Başbakan. Böyle bir rezalet olabilir
mi?
- AK Parti’nin artan milliyetçi söyleminin doğudaki oylara etkisi
nasıl olur?
Başbakan doğu güneydoğuda 3-5 milletvekili
kaybederim ama batıdan karşısında 30 tane kazanırım hesabı yapıyor.
Kar zarar hesabı yapıyor ki bu tehlikeli bir yaklaşım. Kağıt
üzerinde böyle görünebilir ama sokaktaki karşılığı bu değildir. Sen
bugün milliyetçi söylem üzerinden oy alırsın ama yarın seçim
sonrası kabarttığın milliyetçiliği ne yapacaksın? Onun gereğini
yapıp ülkeyi şoven milliyetçi bir yaklaşımla yönetmek zorunda
kalırsın bu da yeni çatışma ve gerilim demektir.
CHP KAĞITTAN SOSYAL DEMOKRAT PARTİ
CHP’deki değişim süreci nasıl etkiler?
CHP kağıttan sosyal demokrat parti olmasaydı bugün ordudan,
darbeden medet ummazdı. Keşke gerçek bir sosyal demokrat bir parti
olsaydı iktidarı daha fazla demokrasiye zorlasaydı. Ama bütün
söylemleri ile AKP’yi besliyor, onu güçlendiriyor. Artık bir parti
olmaktan çıkıp kendi içinde büyük bir koalisyona
dönüştüler.
- CHP’nin doğuda şansı var
mı? Yoksa yine AK Parti ile BDP arasında mı
geçecek?
Başka bir sonuç çıkacağı yok. Bu haliyle doğuda olma şansı yok.
Doğuda ille de CHP’nin olması gerekmiyor. BDP’ye cüzamlı muamelesi
yapıp BDP’ye giden oyları heba olarak görüp o oyları AKP veya
CHP’ye kaydırınca mı ülkede demokrasi olacak. İnsanlar tercihi
yapmış. BDP oradan oy alıyor. Önemli olan oradaki insanları nasıl
yönetime katacaksın. Bunu yolları aranmalı. CHP bu haliyle iktidar
olamaz ama demokratik bloğu desteklerse Türkiye’de alternatif bir
iktidar umudu aranır.
- Kürt raporu hazırlanıyor. Faili meçhul cinayetleri araştırma
komisyonu önerisi önemli gelişmeler değil mi?
Kürtleri aptal yerine koymaktır bu yaklaşım. Kürtler bunlara
kanmaz. Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurma önerisi getirdi.
Mutki’den 20 cenaze çıktı. Kılıçdaroğlu’nun ağzından tek kelime
duyan yok. Jandarma “Öldürdük, gömdük, problem yok” diyor.
Kılıçdaroğlu ana muhalefette ve sosyal demokrat olduğunu iddia
ediyor. Hakikatleri araştıralım diyor. Buyurun hakikat Mutki’de.
Sende git bir gör o orayı. Hakikat orada. Kürtlerin oyunu almak
zorunda değilsin. Sende bir insansın vicdanın var. Gel Mutki
çöplüğünde nasıl bir insanlık rezaleti var, gör, anlat Türkiye’ye.
Biz kıyameti kopartıyoruz ama gündeme oturmuyor. Kılıçdaroğlu biraz
cesur olsa, belki iki demeç verse o çöplükten ceset değil çözüm
çıkar. Yapmıyor, çünkü biliyor orada işlenen suçlar orduya
bulaşacak. Orduyla arasını bozmamak için bu suçların ortağı oluyor.
Sen buna feda ediyorsan ülkenin demokrasini, barışını… Senin ülke
için yapacağın bir şey yoktur Kılıçdaroğlu.
BİN TANE SEZGİN TANRIKULU İŞE YARAMAZ
- CHP’nin KCK davasını izleme kararı da önemliydi?
Sezgin Tanrıkulu zaten davanın avukatıydı. Tanrıkulu’nun oraya
gelmesi CHP’nin oraya gelmesi anlamına gelmiyor. Sezgin bey
yıllardır insan hakları mücadelesi yürüten bir hukukçu. Bölgenin
tanıdığı bir insandır ama bin tane Sezgin Tanrıkulu daha olsa
CHP’yi bölgeye bu zihniyetle taşıyamazlar. Bu Sezgin Beyin değil
CHP’nin eksiğidir.
- Başbakan Cumartesi anneleri ile buluştu ve jet hızıyla komisyon
kuruldu? Bu önemli bir gelişme mi?
Tam bir trajedi. Cumartesi annelerini terörist annesi ilan etti,
örgüt anneleri kullanmış dedi. Şimdi çıkmış onlara kendi acılarını
anlatıyor. Önce onların acılarını dinle, anla. Her şeyi nasıl oya
dönüştürürüm hesabı içinde. İktidar hırsı ve sevdası ile tahtını
kaybetmeme çabası içinde bir Başbakan'dan Cumartesi Annelerinin
acısını anlamasını beklemek zor.
DEMİRTAŞ’TAN ŞİVAN PERVER’E
TAVSİYE
- Bu arada Şivan Perver ile Başbakan Yardımcısı Arınç’ın buluşması
gerçekleşti. Nasıl yorumladınız?
Şivan Perver Kürt halkının sevdiği bir sanatçı. Emeği geçmiş bir
ozan. Güçlü bir ses, politik bir sanatçı. Topraklarından halkından
uzakta sürgünde yaşamış bir sanatçı. Bu yönüyle kendisine saygımız
var. Ama politik bir sanatçı olmak bir iktidara yaranmak anlamına
gelmemeli. Muhalif kimliği ile Kürt halkının gönlünde taht
kurmuştur. İktidara yaranmak için ilkelerinden yıllardır yaşadığı
acılardan bir vazgeçme yaşanırsa Şivan Perver için yazık olur
diyorum. O zaman şu anki Şivan Perver kalmaz. Türküleri, şarkıları
sürekli gönüllerde dillerde olur, ama kendisi kişi olarak değerini
yitirir diye düşünüyorum. BDP’ye de yaranmasın ama AKP’ye de
yaranmaya çalışmasın derim. Naçizane tavsiyem bu.
- Öcalan’ın Mart ayı uyarısı var. Silahlar yeniden mi
konuşacak?
Ateşkes doğru değerlendirilmedi. Bu işin çözüleceğine dair hükümet
somut daha yumuşak mesajlar verebilirdi. Başbakan sert, provokatif
bir dil kullanıyor. Doğru değil. Hem ateşkesin bozulmaması hem de
sorunu doğru bir temelde tartışılabilmesi, çözüm yolları aranması
için çalışmayı sürdüreceğiz. Önemli olan meselenin siyasi alanda
tartışılabilmesi.