BDP’den flaş Öcalan açıklaması
Abone olBDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu hafta sonu da İmralı’ya gidememeleri durumunda Abdullah Öcalan’ın sağlığından ve güvenliğinden ...
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu hafta sonu da
İmralı’ya gidememeleri durumunda Abdullah Öcalan’ın sağlığından ve
güvenliğinden kaygı duymaya başlayacaklarını söyledi.
TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan BDP Eş Başkanı
Selahattin Demirtaş, 2011 yılı seçimlerinin arifesinde Bismil’de
çıkan protesto eylemlerinde Halil İbrahim Oruç’un hayatını
kaybettiğini anımsatarak, faillerinin 3 yıldır bulunamadığına
dikkat çekti ve diğer faili meçhul cinayetlere değindi.
“ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA SONUNDAN SONRA ‘SAĞLIĞINDAN VE CAN GÜVENLİĞİNDEN
ARTIK KUŞKULUYUZ’ DİYECEĞİZ”
Çözüm Sürecinin içeriğinin sadece Kürtlerin hakları ile ilgili bir
mesele olmadığını, bu topraklarda yaşayan bütün ezilenlerin
özgürlüklerine ve haklarına kavuşması süreci olduğunu kaydeden
Demirtaş, “Biz bütün Türkiye’nin eşit, onurlu bir gelecek
kurabilmesi için yeni bir yaşamdan söz ettik. Ama Başbakan sadece
‘Çözüm Süreci’ diyebildi. Arkasına ne bir yasa, ne de Anayasal bir
güvence koyabildi. Çözüm Süreci’nin artık yürüyemeyeceğini artık
Başbakan’ın bilmesi lazım. 45 gündür Çözüm Süreci’nin mimarından
haber alamıyoruz, İmralı’ya gidemiyoruz. Heyetimiz adaya gitme
konusunda ciddi dirençlerle karşılaşıyor. Makul olmayan
gerekçelerle görüşme ertelendi, önümüzdeki hafta gidileceğine dair
bilgi var fakat gerçekleşmesi konusunda tereddüdümüz var. Bizim
açımızdan önümüzdeki hafta sonundan sonra ‘görüşme süreci
kesilmiştir’ diyeceğiz, ‘sağlığından ve can güvenliğinden artık
kuşkuluyuz’ diyeceğiz. İlerleme yerine eskiye geri dönüş var.
Heyetimiz bile artık İmralı adasına gidemiyor, kiminle, nasıl
yürüteceksiniz bu Çözüm Süreci’ni çıkıp açıklamanız lazım. Tek
taraflı yürümeyeceği ortaya çıkmıştır, Çözüm Süreci’ni bitirmek
yerine bizler tek taraflı adımlar atacağız. Tek taraflı nasıl
yürüyeceğini herkes görecek. Bu ülkenin özgürlüklerden korkmaması
gerektiğini pratikte göstereceğiz. Biz kendimizi darbe Anayasası
ile bağlı hissetmiyoruz. Evrensel hukukun geldiği normlar bizim
açımızdan geçerlidir. AİHM sözleşmesi bizim için referanstır. Biz
bunlardan doğan haklarımızı hayata geçireceğiz. Bunun öyle
korkulacak bir şey olmadığını pratikte göstereceğiz. Hükümet
yerinde saymaya devam ederse artık bu ülkede barışın teminatı
olarak sadece BDP ve HDP’nin duruşu ortada kalacak” diye
konuştu.
Hükümetin Suriye ve Rojava politikalarını eleştiren ve radikal
grupların Türkiye tarafından desteklendiğini iddia eden Demirtaş,
bunların Çözüm Süreci’ni dinamitleyen temel hatalardan olduğunu
söyledi. “Hiçbir hendek özgürlük yürüyüşünü durduramaz” diyen
Demirtaş, güvenlik sağlamak isteyenlerin hakların birliği ile
güvenliği sağlamaları gerektiğini ifade etti.
DAR BÖLGE, DARALTILMIŞ BÖLGE TARTIŞMALARI
“Sadece hangi partinin kaç milletvekili çıkartacağı üzerinden hesap
yapılarak seçim sistemleri değiştirilemez” dar ve daraltılmış bölge
seçim sistemini eleştiren Demirtaş, Başbakan’ın konuşmalarından ‘en
az oyla en fazla milletvekilini nasıl çıkartabiliriz’in hesabına
düştükleri anlaşıldığını ifade etti. AK Parti’nin her gün oy
kaybettiğini, seçim sonuçlarının yüzde 7-8 oranının hilelerle elde
edildiğini söyleyen Demirtaş, “Genel seçimlerde çoğunluğu elde etme
olanağının ortadan kaybolduğunun farkında, bunun şimdi çaresini
arıyor. Başbakan bugün formül arayışı derdine düşmüş durumda. Madem
ki kendine güveniyorsun o halde barajı sıfırlayalım, bütün
partilere eşit propaganda imkanı tanıyalım, bakalım sonuç ne
olacak, neden korkuyorsun? Tek derdi ‘düşen oyları nasıl daha fazla
milletvekiline konsolide edebilirim.’ Gelin Türkiye’de eyalet
sistemi, özerklik modeli, ya da yerinden yönetim esaslı bölge
modelini oluşturalım, onunla birlikte dar bölgeyi kuralım. Bölge
parlamentoları kuralım, yerinden yönetimi güçlendirelim, onunla
birlikte dar bölgeyi kuralım, varsanız bunu tartışalım. Eğer bu
sistemde baraj kalkıp eşit ve adil bir seçim yarışı getirilirse
ortaya çıkacak tablo bugünkünden çok farklı olacak. AK Parti’nin
oyları yüzde 30-35 civarındadır. Bu oyla parlamentoda yüzde 60
çoğunluğu elde etmenin formüllerini arıyorlar. Cumhurbaşkanlığı
seçimi öncesi bu tartışmanın başlatılması tesadüf değil. Başkanlık
sistemi hevesi ile aslında yarı diktatörlüğün resmileşeceği bir
modeli Türkiye’ye kabul ettirmenin adım adım karanlık projesi
hayata geçiriliyor. ’Ağustos’ta Başkanınızı seçeceksiniz’ diyen
Başbakan’a hatırlatmak istiyorum, hayır başkan değil, Cumhurbaşkanı
seçilecek. Kafanda bir başkanlık modeli olabilir, sen onun ismine
başkan diyebilirsin ama Anayasa gereği Cumhurbaşkanı seçilecek. O
Cumhurbaşkanlığı koltuğunu hayal ediyorsan bunun çantada keklik
olmadığını bileceksin. Çankaya yollarının düz olmadığını
göreceksin. Eğer Çankaya’da halkın Cumhurbaşkanı, bütünü temsil
edebilecek, hepimizin içinin rahat edebileceği bir Cumhurbaşkanı
görmek istiyorsak onun yolu Başbakan’ın dayatmalarına boyun eğmek
değil, gerçek bir halk temsilcisi etrafında kenetlenerek kendi
irademizi ortaya koymaktır. Hiç kimse kendisini şimdiden Çankaya
hayallerine kaptırmasın” şeklinde konuştu.
1 MAYIS’TA TAKSİM TARTIŞMALARI
1 Mayıs kutlamalarına ilişkin acıkmalarda bulunan Demirtaş,
Taksim’in yasaklanması veya izin verilmesi mevzusunu
önemsediklerini ifade ederek, “Bütün sendikalardan, emekçilerden
rica ediyorum, Türkiye’deki emek sorununu, işçi meselesini,
işsizlerin sorununun temel başlığı Taksim değil. Hükümet
yasaklayarak işçilerin asıl sorunlarını, ana gündemlerini gündem
dışına iterek ‘Taksim mi, Taksim değil mi’ tartışmasını 1 Mayıs
boyunca sürdürmeyi kendisi açısından bir kazanç olarak görüyor.
Elbette işçiler, emekçiler, Taksim’e çıkmak isteyenler bu konuda
halklıdırlar. Taksim’den bu yılda vaz geçilmeyecek. Esnaf zarar
görmesin gerekçesi son derece uyduruk bir gerekçedir. Taksim’de
olay çıkartmak isteyen Yenikapı’da Maltepe’de olay çıkartmayacak
mı? Senin derdin Taksim katliamını unutturmaktır. Bizler Taksim
Meydanı’nda olacağız. Başbakan ve hükümet sözcüleri sürekli
kanunsuzluktan söz ediyorlar, ortada bir kanun yok, bir Valilik
kararı var. Sizin aldığınız kararı emekçilere kanun diye
yutturamazsınız. Siz karar aldınız diye kanun mu oldu? Taksim’e
çıkmak isteyenlerin yaptığı kanunsuzluk değil, Taksim’i yasaklama
kararı kanunsuzluktur. Asıl sen 6 milyon resmi işsizin hesabını
vermelisin, 12 yılda sayılarını 4 kat artırarak 2 milyona
ulaştırdığın taşeron işçilerin hesabını vermelisin” ifadelerini
kullandı.
“HDP ÇATISI ALTINDA GRUP FAALİYETLERİMİZİ YÜRÜTME KARARI ALDIK”
HDP’nin geleceği ile ilgili yapılan tartışmalara yönelik konuşan
Demirtaş, tekçi anlayış politikalarına dikkat çekerek, “Bizler
seçilmiş milletvekilleri olarak halklarımıza verdiğimiz sözün bir
gereği olarak, bu topraklarda ortak mücadeleyi yürütüp, ortak
vatanı inşa etmenin, kardeşçe, adil, eşit, birlikte yaşamın
gereğini yapmak üzere önümüzdeki haftadan itibaren HDP’nin çatısı
altında grup faaliyetlerimizi yürütme kararı aldık. Bu kararın
BDP’yi feshedip, BDP’yi tasfiye edip HDP’ye geçiş kararı olarak
algılanmaması gerekir. BDP başka bir formatla, daha çok ta yerel
sorunların, ekonomik, sosyal, işsizlik, eğitim, sağlık gibi
konuların çözümünde pratik sahada görev alacağını, siyasi
mücadelesine bu şekilde devam edeceğini belirtmek istiyorum. Yoksa
BDP’nin tümüyle HDP’ye katılımı ve kendisini tümüyle feshetmesi söz
konusu olmayacak. Bizler milletvekilleri olarak bütün
arkadaşlarımızla birlikte önümüzdeki haftadan itibaren HDP’nin
Meclis grubunu kurmuş olacağız” açıklamasında bulundu.
(İHA)