BDP'de Leyla Zana depremi
Abone olLeyla Zana'nın Başbakan Erdoğan ve Kürt sorunu hakkındaki sözleri BDP'de bomba etkisi yarattı.
Sertlik yanlısı olarak bilinen
Leyla Zana'nın Kürt sorununa ilişkin ılımlı mesajları gündeme
oturdu. Ancak bu durum BDP'de rahatsızlık uyandırdı.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Leyla
Zana'yı saflıkla suçladı.
Zana'nın bu açıklamalarından iki gün önce
ABD'li diplomatlarla görüştüğü ve "Bağımsız Kürdistan
hayal" dediği iddia ediliyor.
Zana'nın "Ben onun bu işi
çözeceğine inanıyorum. Buna dair umudumu da, inancımı da asla
yitirmedim" şeklindeki sözlerini Demirtaş, "Her
kim Başbakandan umutluysa bu saflıktır, AK Parti gibi
düşünmektir" sözleriyle değerlendirdi.
Partisinin Şemdinli ilçe örgütünü ziyaret eden Demirtaş, burada Zana'nın yankı bulan sözlerine cevap verdi. Halka hitap eden Demirtaş, AK Parti'yi sert sözlerle hedef aldı:
SAMAN ALTINDAN SU YÜRÜTÜYORLAR
"Cumhuriyet tarihinde en sinsi asimilasyon politikalarını
yürüten parti AK Parti olmuştur. Adeta saman altından su yürütmüş,
siyasi soykırım, askeri operasyonlarla katliamlar yapmış ve Kürt
sorununu yüz yıl geri götürmüştür."
DİĞER PARTİLER DAHA MERT
Cumhuriyet tarihindeki diğer partilerin AK Parti hükümetinden
daha mert olduğunu ifade eden Demirtaş, AK Parti öncesi partilerin
savaşı açık bir şekilde yürüttüğünü idda etti.
Uludere olayının gözdağı vermek, sindirmek için yapıldığını öne
süren Demirtaş, "Eğer hükümet samimiyse önce Roboski
katliamından özür dilemekle başlamalıdır. Sonra İmralı tecridine
son verip askeri ve siyasi operasyonlara son vermesi gerekiyor. En
son olarak da müzakereye oturmalıdır" şeklinde
konuştu.
BU SAFLIKTIR
Hükümetin açılım politikaları ile birlikte Hakkari bölgesinde daha
fazla karakol kurulduğunu,
Elimi taşın altına koyuyorum |
Zana Radikal’e yaptığı açıklamada şunları söyledi: “En küçük bir umut bile olsa bu umuda sarılmalı, umudu büyütme imkânını aramalıyız. Her gün gençlerimiz ölüyor. 10 sene sonra yeniden çözüm aradığımızda binlerce çocuğumuzu kaybetmiş olacağız. Siyaset umudu koruma sanatıdır. Herkes elini taşın altına koysun, ben de elimi taşın altına koyuyorum...” |
mayınların döşendiğini ve tel örgülerin çekildiğini öne süren Demirtaş, üstü kapalı Zana'ya cevap verdi: "Hem bunları yapacaksın hem de kalkıp, 'Ben sorunu çözeceğim' diyeceksin. Her kim Başbakandan umutluysa bu saflıktır, AK Parti gibi düşünmektir."
ZANA ABD'Lİ DİPLOMATLARLA GÖRÜŞMÜŞ
CHP'nin çözmek için yöntem önermesiyle yeniden gündemin birinci sırasına oturan Kürt sorununu konusunda ABD cephesinde de önemli gelişmeler yaşanıyor. Radikal gazetesi konuyla ilgili çarpıcı gelişmeleri yazdı. "Gençlerin ölmesini hiçbir vicdan kabul edemez. PKK ona göre süreci yeniden değerlendirsin" diyen Leyla Zana 'nın iki gün önce ABD'li diplomatlarla görüştüğü ve "Bağımsız Kürt devleti hayal. Sorunun şiddetle çözülmeyeceği ortaya çıktı. PKK'yı silah bırakmaya teşvik edin" mesajı aldığı ortaya çıktı.
ANKARA'YA DOĞRUDAN MESAJ VERDİK
ABD yönetimi benzer mesajları Washington'da Dışişleri
Bakanlığı'nda BDP lideri Selahattin Demirtaş'a da vermişti. Üst
düzey bir kaynak, "Geçmişte bu tür doğrudan mesajları
Ankara'da verirdik. Washington'ın mesajları daha yumuşak olurdu. Bu
kez, Washington da mesajlarını Ankara'nın tonunda verdi"
yorumunu yaptı. Barzani'nin PKK'nın silah bırakması için gösterdiği
çabaya da destek veren ABD yönetimi, Kuzey Irak 'ta bağımsız bir
Kürt devletine de yeşil ışık yakmıyor.
ZANA NE DEMİŞTİ? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
ERDOĞAN ÇÖZER
Hürriyet gazetesine konuşan Zana, Erdoğan için "tarihin en güçlü hükümetinin başındaki
isim" ifadelerini kullanmıştı. Kürt sorununa
ilişkin çözüm arayışlarıyla ilgili olarak şunları
söylemişti:
KCK deyip duruyorlar. Bu işin hikâye kısmı. Kim kendini ifade ettiyse, isyan ettiyse kendini içeride buldu. Benim tanıdığım onlarca insan var KCK’lı değiller ama içerideler. Türkiye’de adamı içeriye atıyorlar, orada unutuyorlar. Tamam bari suçluyorsun cezasını ver ama ceza da yok. Yargıçlar gereğini yapmıyor, hüküm yok. Yarın bu insanların hepsi AİHM’ye gitse, uzun tutukluluktan dolayı tazminat alsa bu paralar bu milletin, gariban vatandaşın cebinden, cebimizden çıkmayacak mı? Üniformanın laciverti, yeşili olmaz. Önemli olan tutumdur. Asker çözer, polis çözer, yargı çözerle bu iş olamaz. Burada bir gerçek vardı. Bunu hepimiz açıkça söyleyelim ve kabul edelim. Bu işi isterse en güçlü durdurur. O güçlü kimdir, şimdiki hükümettir. O hükümetin başı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Tarihin en güçlü hükümetinin başındaki isim isterse o iradeyi gösterir, buna gücü yeter ve bu sorunu da çözer. Ben onun bu işi çözeceğine inanıyorum. Buna dair umudumu da, inancımı da asla yitirmedim. Yitirmek de istemiyorum. Yitirseydim giderdim, burada olmazdım. Şimdi hepimizin yapması gereken, hepimizin başbakanın sorunu çözmesinde yanında olduğumuzu ona hissettirmemiz, onu teşvik etmemizdir."